Süt üreticilerinin ya da sektör temsilcilerinin bir ellerinde 1 litre süt diğer ellerinde ise 1 litre su ile basın toplantıları yaptıklarını hepimiz izlemişizdir. Sütümüz sudan ucuz diye sütleri borçlu oldukları banka önlerine döken süt üreticilerimizin görüntüleri ise hepimizin malumudur.

Bu kısır döngü yıllar boyu bu şekilde sürüp gitmektedir. Türk tarım köylüsü maalesef yıllardan beri yerinde saymakta ve ürettiğinden tatminkar bir şekilde para kazanamamaktadır. Üretimde girdi fiyatları her yıl üzerine katlarken üretilen ürünlerin fiyatı hep yerinde saymaktadır. Bundandır ki kazanamayan çiftçimiz ya üretimi bırakmakta ya da zararına ekip/biçip, hep cepten yemektedir. Bugün Anadolu yaylasında toprağı, evi ya da traktörü bankalara ipotekli olmayan bir çiftçi göstermek çok zordur…

Süte gelirsek… Süt her dönemde hep sudan ucuz olmuştur. Üreticiden bugün 3 liradan alınan çiğ süt marketlerde 9 liradan satılmaktadır. Üreticinin 3 liraya sattığı sütü, bendeniz üreticinin ayağına giderek 5 liradan satın almaktayım. 

Bugün hayvancılık yapan süt üreticisi ayakta kalıp sürdürülebilir bir hayvancılık yapmak istiyorsa sütün litresini en az 5 liradan satmak zorundadır.

Süt üretiminin sürdürülebilmesi için dünyada 1,3 süt-yem paritesinin sağlanması gerektiğini kaydeden Tire Süt Kooperatifi Başkanı Mahmut Eskiyörük, üretimin sürdürülebilmesi için üreticinin, 1 litre çiğ süt ile en az 1,3 kilogram yem alabilmesi gerektiğinin altını çiziyor. Bu parite hiçbir zaman dengede tutulmadığı için üreticiler sürekli zarar ediyor ve üreticiler çaresizlikten ineklerini kesime göndermek zorunda kalıyorlar. Ondan sonra gelsin ithalat… 

Yıllardan beri yandaş ithalat şirketlerine ve yabancılara para kazandırıyoruz. Son 10 yılda tam 30 ülkeden canlı hayvan ve karkas et ithal edip 10 milyar dolara yakın bir para ödemişiz. Diyeceksiniz ki, paramız var da ithal ediyoruz. Ege şivesiyle deyiverin…

En son çiğ süt fiyatları 3,20 lira olarak açıklanmasına rağmen, birçok bölgede üretici bu fiyata bile sütünü satamıyor. Girdi maliyetlerin yüksek olmasından dolayı süt üretimi yapan işletmeler elindeki hayvanların bir kısmını satarak küçülmeye ya da tamamen kapanmaya gidiyor.

Açıklanmayan kuru üzüm taban fiyatı

Eski yıllarda devlet ürün pazara inmeden, hasadına başlanmadan önce taban fiyatları açıklanırdı. Şimdilerde ise devlet bu görevinden elini eteğini çekerek hasat sonlarında taban fiyat açıklama gereği duyuyor her nedense! 

Kurutmalık Manisa Sultaniye üzümünün hasadı bitmek üzere, devletimiz hala taban fiyatı açıklamadı. Her yıl Ağustos ayının ortalarında üzüm hasadının başlamasıyla birlikte kuru üzümün taban fiyatı açıklanırken, bu yıl Ağustos ayının bitmesine rağmen halen fiyatın açıklanmaması elbette üreticinin tepkisine neden oluyor. 

Fiyatın açıklanmamasının üreticiyi tüccarın eline bırakmak olduğunu söyleyen Menemenli üzüm üreticilerinin ise serzenişleri şöyle: 

"Bu yıl üzümün hakkı en az 18 lira. Eğer düşük olursa yerimizi satmak zorunda kalacağız. Biz üzüme kundaktaki bebek gibi bakıyoruz. Sürekli içindeyiz. Zaten bu yıl doğal afetler sebebiyle önemli ölçüde rekolte düşüklüğü yaşadık. 18 liranın altında açıklanan fiyat bizi kurtarmaz. Ama nedense Ağustos ayı bitti hala fiyat açıklanmıyor. Her yıl Ağustos ayının ortalarında açıklanan fiyat bu yıl nedense bekletiliyor. Bizi tüccarın eline mi bırakmak istiyorlar anlamadık."

Evet sevgili okurlar, üretici adeta şamar oğlanı, iki arada bir derede. Eli böğründe çaresiz ve sahipsiz…