Türkiye’de görev yapan yabancı uyruklu doktorlar: ‘Sigortamız bile yok, maaş asgari ücretin altında, geçinemiyoruz’
Türkiye’ye Tacikistan, Özbekistan, Azerbaycan, Moğolistan gibi farklı farklı ülkelerden gelen ancak tek talepleri katkı sundukları döner sermayeden pay almak olan yabancı uyruklu hekimler konuştu.
Yabancı uyruklu hekimler meslektaşlarıyla aynı iş yükünü paylaşmalarına rağmen maaşları asgari ücretin altında kalıyor. Türkiye’de çalışan yabancı uyruklu doktorlar ‘sigortamız bile yok, bu maaşla geçinemiyoruz, talebimiz döner sermayeden hakkımıza düşeni almak’ diyor.
Yabancı uyruklu hekimler pandemi döneminde en çok zorluk çekenler arasında. Tıpta Uzmanlık Sınavı’nda (TUS) kendilerine ayrılmış kontenjanları tercih ederek ülkede eğitim alıp aynı zamanda asistan hekim olarak çalışabilen yabancı uyruklu doktorlar, Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı’ndan izin alarak yine özel hastanelerde hizmet verebiliyor.
BirGün’den Meral Danyıldız’ın haberine göre, meslektaşlarıyla aynı iş yükünü paylaşmalarına rağmen yabancı uyruklu hekimlerin net maaşları asgari ücretin altında kalıyor. Sayıları 4 bini geçkin olan yabancı uyruklu doktorlar, Türkiye'deki meslektaşlarının aksine döner sermayeden ek ödeme alamıyor ve çalıştıkları kurumca sağlık sigortaları yapılmıyor. Türkiye’ye büyük hayallerle gelen yabancı asistan hekimler, geçimlerini sağlayabilmek için ek ödeme alabildikleri tek gelir kapısı olan nöbetlere mahkûm bırakılıyor. Ancak tek geçim kapısı olan nöbetler de hekimler kıdem aldığında 1’e kadar düşebiliyor.
Türkiye’ye Tacikistan, Özbekistan, Azerbaycan, Moğolistan gibi farklı farklı ülkelerden gelen ancak tek talepleri katkı sundukları döner sermayeden pay almak olan yabancı uyruklu hekimler konuştu.
‘Net maaşım 2 bin 100 lira, beş nöbet tutuyorum’
2011’de Azerbaycan’dan Türkiye’ye gelen Dr. Elmin İmanov, net maaşının zamlanarak bu ay 2 bin 100 lira olduğunu söyledi. Onun dışında yaptıkları ek mesailerle geçindiklerini aktaran İmanov, “Ben şu anda beş nöbet tutuyorum. 2 bin TL civarında yapıyor. Toplamda 4 bin kazanmış oluyorum ancak bu da kira, fatura derken yetmiyor. Bin 700 TL civarında kira ödüyorum. Bu ay da bin 900 olacak. Aldığım parayı direkt fatura ve kiraya veriyorum. Benim kendi meslektaşlarım, herkes benden memnun. Ancak benim arkadaşlarım benim aldığımın üç katını alıyor” dedi.
‘Sigortam yok, yarın çalışırken kolum, bacağım kırılsa yine kendi paramla tedavi olacağım’
Döner sermayeye her asistan gibi kendisinin de katkıda bulunduğunu aktaran Dr. İmanov, “Bu yüzden döner sermayeden hakkım olan parayı almak istiyorum. Ben yazın düğün yapacağım ve para biriktiremiyorum. Ailem yardımcı olacak, 30 yaşındayım, insan kendi masraflarını kendisi karşılamak ister. Nereye kadar ailemden destek alacağım? Sigortam yok, yarın öbür gün çalışırken kolum, bacağım kırılsa yine kendi paramla tedavi olacağım” şeklinde konuştu.
‘Bebeğime bez, mama alamıyorum, temel ihtiyaçlarımızı da karşılayamayacak hale geldik’
Moğolistanlı Armangül Tabigat, eşinin işsiz olduğunu; çocuklarına mama ve bez bile alamadıklarının altını çizdi: “Ben daha birinci senemdeyim. Eşim çalışmıyor, işsiz. Bir çocuğum var, ona bakıyor. Maaşım 2 bin 100. Kiramız yüksek, ödemekte zorlanıyoruz. Aydan aya geçinmekte zorlanıyoruz. Benim bir bebeğim var, ona mama alamıyorum. Çocuk bezi alamıyorum. En basit temel ihtiyaçlarımızı da karşılayamayacak hale geldik. Faturalar, kiralar çok yüksek.”
‘Kovid-19’a yakaladım, çalıştığım hastanede beni tedavi etmek için para istediler’
Özbekistanlı Dr. Abror Abdurakhmanov ise Kovid-19’un Türkiye’de görüldüğü 2020’nin Mart ayından bu yana pandemi servisinde çalıştığını belirtti. Bu esnada hasta bakarken koronavirüse yakalanan Abdurakhmanov, kendi çalıştığı hastanede bile tedavi göremediğine dikkat çekti: “Ben dahili asistanıyım. Rusya’da üniversite birincisiydim. Ekimde nöbette çalışırken Kovid-19’a yakalandım. Tek başımaydım, ailem yanımda yoktu. Evde ateşim düşmedi, nefes darlığı yaşadım. Hastaneye gittim, bana ilaç vermediler. Uzun bir kuyrukta bekledikten sonra kayıt açmamız lazım dediler. Kayıt açtırmak için 150 TL istediler. Ben de zaten bu hastanede çalıştığımı söyledim. Yardımcı olmadılar. Eve dönmek zorunda kaldım. İki üç gün evdeydim, nefes darlığım arttı, evde tek olduğum için korktum. Ne olur ne olmaz parasını ödeyeyim, bunu çekmeyeyim dedim.”
‘Çalıştığım hastaneye borçlandım’
Muayene parasını yatırdıktan sonra hastaneye yaklaşık 6 bin lira borcu çıktığını aktaran Abdurakhmanov, yaşadıklarını şu sözlerle anlattı: “Gece saatinde 150 lira yatırdım, kaydımı açtırdım, yatış verdiler. 8 gün hastanedeydim, hastalığı çok ağır geçirdim. Plazma tedavisi ve oksijen tedavisi aldım. Bana daha sonra borç yazıldığı bilgisi geldi. 5 bin 900 lira borç yazılmıştı. Ödemem mümkün değildi. Ben de hastaneden kaçmak zorunda kaldım. Kendi çalıştığım hastaneden parayı ödeyemediğim için kaçmak zorunda kaldım. Kendi baktığım hastaların odasında kalarak insan gibi taburcu olamadım. Eşyalarımı topladım, hepsine teşekkür ettim, mecburen kaçtım. Ne hastane yönetiminden ne anabilim dalı başkanından destek gördüm.”
‘Maaşım 1992 lira, hastaneye borcumu ödeyebilmem için aylarca çalışmam lazım’
Abdurakhmanov, sözlerini şu ifadelerle noktaladı: “Benim maaşım bin 992 lira. 36 saat nöbet tutarak ancak para kazanabiliyorum. Bin lira kira veriyorum, 1 artı 1 bile olmayan bir dairede oturuyorum. Aidatım 250 lira, gaz, elektrik, su 250 TL civarında. Bin 500 lira yaşamak için ödüyorum. Yemek yemem lazım, kendi ihtiyaçlarım var, belki ucu ucuna yetiyor. Ama tek başımayım. Ne evlenebilirim ne çocuk yapabilirim… Benim hastaneye borcumu ödemek için aylarca çalışmam lazım. Şimdi arkadaşlarımdan borç alarak o parayı ödeyeceğim. Geldiğimden beri Türkiye’ye hiç borcum yok. Aksine Türkiye bana borçlu çıkıyor.”
‘Talebimiz hastaneye kazandırdığımız döner sermayeden payımızı almak’
2011 yılında ülkeye gelen Tacikistan vatandaşı Dr. Said Holzade de, geçim sıkıntısını şöyle anlatıyor: “2 bin 138 TL maaş alıyorum. Nöbet tutmazsak geçinmemiz mümkün değil. Ben bu yüzden 7 tane nöbet tutmak zorunda kalıyorum. Bizim para toplayıp bir şeyler yapma hayali kuracak bir hayatımız yok. Zaten uç ucuna yetiriyoruz. Talebimiz hastaneye kazandırdığımız döner sermayeden payımızı almak.”
‘Ekstradan Kovid-19 için PCR testi yaptırdığımda bile benden para istediler’
Azerbaycan vatandaşı Dr. Aysel Mammadova, son zamanlarda geçimini sağlamakta çok zorlandığını ifade etti. “Biz maaş istemiyoruz, sadece hastanenin döner sermayesini istiyoruz” diyen Dr. Mammadova şunları dile getirdi:
“Kıdemlendiğim için 2 nöbetim var. Fazla nöbet yazılmasını istediğimde asistan sayımızdan dolayı fazla nöbet yazılamıyor. 2 bin 138 net maaş, 660 TL nöbet parası dışında hiçbir gelirim yok. Bununla kira parası, aidat, fatura ve yemek almak zorundayım. Ekstradan Kovid-19 için PCR testi yaptırdığımda bile benden para istediler. Bunda da Türk vatandaşı gibi değil, yabancı vatandaş üzerinden hesaplama yaptılar. Bu da ortalama bir PCR testi fiyatının 3-5 katı. Ailemin yardımıyla geçinebiliyorum, ama yaşımın 29 olması ve doktor olmama rağmen ailemden para istemem beni çok utandırıyor.”
‘Yemek yeme ve uyumayı hasta yoğunluğuna göre hastanede ayarlayabiliyorum’
Azerbaycan’dan Türkiye’ye 2010 yılında gelen başka bir yabancı uyruklu doktor da “İnsanlar bu kadar maaşla nasıl geçindiğimizi merak ediyor olabilir. Bu kadar maaşla geçinmek mümkün olmadığı için ben özel hastanelerde 4 ayrı nöbet tutuyorum, nöbetten nöbete koşuyorum. İşten normal çıkış saatim 17.00, ondan sonra nöbete gidiyorum. Sabah dokuzda nöbetten çıkıyorum, oradan tekrar işe gidiyorum. Yemek yeme ve uyuma işini hasta yoğunluğuna göre hastanede ayarlayabiliyorum ancak. Nöbette fırsat buldukça yemek yiyorum, uyuyorum” şeklinde konuştu.
HABERE YORUM KAT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.