Tarımda son yılların modası
Dünyada tarımsal ithalat açısından rekorlar kıran başka bir ülke var mıdır acaba?
Tarımda son yılların modası; "Cumhurbaşkanlığı kararnamesi ile gümrüklerin sıfırlanıp ardına kadar tarım ürünlerinin ithali…"
Toplam 30 ülkeden canlı hayvan ve karkas et…
Rusya, Ukrayna ve Brezilya'dan buğday…
Rusya, Sırbistan ve Romanya'dan mısır…
Yunanistan ve ABD'den pamuk…
Bulgaristan'dan saman…
Moldova ve Bulgaristan'dan ayçiçeği…
Fransa ve Danimarka'dan arpa…
Rusya ve ABD'den pirinç…
Srilanka'dan çay…
Meksika, Hindistan, Kanada ve Arjantin'den kuru fasulye…
Meksika ve Hindistan'dan nohut…
Ukrayna ve ABD'den soya…
Kanada'dan mercimek…
Venezüella'dan peynir
Fıstık, fındık, üzüm, kayısı ile narenciye dışında her şeyi ithal ediyoruz, sevgili okurlar…
Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan, "Türkiye gibi bir ülkenin tarım ve hayvancılık ürünleri için dışarıya milyonlarca dolar ödemiş olmasından ben fevkalade rahatsızlık duyuyorum. Biz, kendimizle birlikte bölgemizdeki kardeşlerimizi, dostlarımızı rahatlıkla doyurabilecek potansiyele sahip bir ülkeyiz" diyor ama her hasat zamanında kararname ile gümrükleri sıfırlayarak ithalata imzayı da basıyor.
Kendi kendimize yetmenin ötesinde dünyayı doyuracak ve bu işten pekala para kazanacakken sürekli ayağımıza sıkarak kimleri zengin ediyoruz acaba?
Konya'dan sadece 3 bin kilometrekare büyük olan Hollanda ve diğer ülkeler ile ülkemizi kıyasladığımızda, ellerin aya bizim yaya kaldığımız görülüyor.
Hollanda'nın en fazla ihraç ettiği altı ürün şöyle sıralanıyor:
Çiçek soğanı ve süs bitkileri: 9,5 milyar euro.
Et ve et ürünleri: 8,8 milyar euro.
Süt ürünleri ve yumurta: 8,6 milyar euro.
Sebze: 7,3 milyar euro.
Meyve: 6,2 milyar euro.
İçecek: 5,8 milyar euro.
Ülkemizde yetiştirip, ihraç edip para kazanmak varken; hububattan baklagillere, yağlı tohumlardan endüstri bitkilerine kadar tarımda dışa bağımlılığımız giderek artıyor. Tarım alanlarımız üretim yapacağımız alanlar azalıyor. Çiftçimiz borçlanıyor, desteklenmiyor. Desteklenmeyen çiftçi toprağını bırakıyor, kente göç ediyor. Kent yoksulluğunun temelini kırsaldaki yoksulluk oluşturuyor.
Oysaki kalkınma köyden ve kırsaldan başlar. Köylüde ve çiftçide para olursa esnafta ve şehirlide de olur.
Dünyanın en makbul ve en helal işi üretmektir ve üreticiyi baş üstünde tutarak ödüllendirip, onure etmektir. Tarım emekçilerine kıymetli oldukları hissettirilmeli ve ürettiği ürününü ederinin üzerinde almak devletin başlıca görevi olmalıdır. Aslolan ve insanlık onuruna yakışan, ithalat ile 3-5 kodamanı değil tüm çiftçileri zengin kılmaktır.
Zengin Anadolu toprakları ve evlatları tarımdaki bu baştankara anlayışı/zulmü hak etmiyor.
Daha adil bir yönetim mümkün…