Türk Sanayicileri ve İş İnsanları Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Simone Kaslowski, "TL’ye kaybettiği güveni mutlaka yeniden kazandırmalıyız. Aksi halde krizden çıkışımız çok zorlaşacak'' dedi.
TÜSİAD'ın Olağan Genel Kurul Toplantısı’nın açılışına video konferans yöntemiyle katılan Kaslowski, geçen hafta Hazine ve Maliye Bakanlığı tarafından kamuoyu ile paylaşılan reform uygulama programının üç aylık sürelerde reel kesimle, STK’larla birlikte takip edilmesinin kritik öneme sahip olduğunu söyledi.
Yapısal reformların bir an önce hayata geçirilmesinin şart olduğuna işaret eden Kaslowski, şöyle konuştu:
“Aksi takdirde had safhaya varan işsizliğin de etkisiyle, alım gücündeki azalma, enflasyonun yükselmesi, büyümenin finansmanı gibi temel sorunların çözülmesi mümkün değildir. TL’ye, kaybettiği güveni mutlaka yeniden kazandırmalıyız. Aksi halde krizden çıkışımızın çok zorlaşacağı kanısındayız. TL’nin zayıflığı bizi de dışsal şoklar karşısında sürekli zayıf bırakacaktır. Bu hedefe yönelik olarak bugüne dek titizlikle korunan bütçe dengesine daha fazla dikkat etmek, daha önce ülkemize büyük sıkıntılar yaşatan ikiz açık ortamına, dönmemek gerektiğini düşünüyoruz.Bu bağlamda gıda enflasyonunun özel olarak ele alınmasının, tarım sektörünün sorunlarını gündeme getirecek ve kalıcı olarak çözecek bir programın da hazırlanmasının gereğine inanıyoruz. Bu konularda hazırladığımız kapsamlı raporun yetkililerce değerlendirileceğini umuyoruz. Reform Programında bu yönde öngörülmüş adımların takipçisi olacağız. Gıda enflasyonu ve işsizliğin, artması ve yayılması, eğer önlem alınmaz ise toplumumuza çok zarar verecektir.”
'Küresel durgunluk bu yıl aşılacak gibi duruyor'
Simone Kaslowski, dünyanın çok boyutlu bir krizden geçtiğini ancak 2021'in ekonomik anlamda büyümeye meyilli olduğunu vurguladı ve “Yine de bilim insanları sayesinde, aşıların çok kısa sürede üretilebilmesinin sağladığı ivmeyle, küresel durgunluk bu yıl aşılacak gibi duruyor. 2021 yılı, dünya ekonomisinde büyüme sinyallerinin hızlandığı bir yıl olarak başladı. Tabii bu arada, pandemi nedeniyle teknolojinin hayatımızdaki hükmünün arttığı, iş hayatında zaman ve mekân kullanımının dönüştüğü bir aşamaya geldik” dedi.
'İstanbul Sözleşmesi'nden çıkılması' düzeltilmesi gereken bir karar'
Simone Kaslowski, 'ekonominin sadece ekonomiden ibaret bir mesele' olmadığını, bir ülkedeki yargı sisteminin güvenilirliği, hukukun üstünlüğü ve insan haklarına saygının düzeyi, kurumların yetkinliği ve ülkenin eğitim sistemindeki seviyenin yüksekliğine bağlı olduğunu söyledi.
Kaslowski, özellikle 21. yüzyıl dünyasında kadınların haklarının tam anlamıyla hayata geçirilmesinin, onların şiddetten korunmasının öncelikli bir konu olduğunu ifade ederek, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Kadınların iş dünyasında ve aslında hayatın her alanında eşit muamele görmeleri hem her şeyden önce bir insan hakları meselesidir hem de bir ülkenin ekonomik cazibesini etkileyen unsurlardan birisidir. Bu nedenle bizzat Avrupa Konseyi bünyesinde tüm ülkelerce imzalanmış, Türkiye’nin öncülük de yaptığı, ilk imzacısı Türkiye olan ve dünyanın incisi şehrimizin adını taşıyan İstanbul Sözleşmesi'nden çıkılmasını, daha önceki basın açıklamalarımızda da vurguladığımız gibi, düzeltilmesi gereken bir karar olarak değerlendirdiğimizi tekrarlamak istiyorum.”
'Kalkınmanın ön koşulu siyasal ve kurumsal istikrar'
Kalkınma unsurlarının ön koşulunun bir ülkedeki istikrar olduğunu anlatan Kaslowski, “Yalnızca siyasi istikrardan değil kurumsal istikrardan bahsediyorum. Son 2.5 yıl içinde en önemli kurumlarımızdan TÜİK’in Başkanı 4, Merkez Bankası’nın Başkanı ise 3 kez değişmiştir. Demokratik hukuk devletlerinde kamusal alanda hizmet gören kişilerin atanması, görevden alınması, kısaca devlet personel rejimi, yasamadan aldığı güç ile yürütmenin uhdesinde olan bir konudur ve öyle olmalıdır. Zira hükümet, programı çerçevesinde, en uygun insan kaynaklarıyla amaçlarına ulaşmak isteyecektir”
Kaslowski, bu tür görev değişikliklerinde, ancak şeffaflık ve hesap verilebilirlik dikkate alındığında piyasa ekonomisinin daha sağlıklı çalışmasının sağlanacağını belirterek, “Yatırımcılar bunun gerçekleştiğine kani olduğunda, yatırım ortamındaki iyileşme ile beraber, Türkiye yeniden yapılanan tedarik zincirlerinde hak ettiği yeri alacak, yatırım pastasındaki payı da artacaktır” dedi.
Özlem Türeci ve Uğur Şahin'e teşekkür
Kaslowski, pandemi sürecinde sağlık çalışanlarına düşen büyük görevi hatırlattı ve sözlerine şu şekilde devam etti:
“Her şeyden önce, geçtiğimiz yılın ve bugünün asıl kahramanlarına, canla başla çalışarak, aralarından çok da kayıp vererek emsalsiz bir özveride bulunan sağlık çalışanlarına, şiddete maruz kalma ve bakım yükü daha da artan kadınlara, pandemi yasaklarının psikolojik yükünü çeken yaşlılara ve çocuklara, dayanışmanın en güzel örneklerini veren ailelere ve komşulara şükranlarımı sunuyorum. Pandeminin aramızdan alıp götürdüğü insanlarımıza ve erkek şiddetine maruz kalarak hunharca katledilen tüm kadınlara da Allah’tan rahmet diliyorum. Bu dönemde hepimize umut veren gelişmeler de yaşadık. Almanya’da yetişmiş Özlem Türeci ve Uğur Şahin, doğru koşullar yaratıldığında, uygun ortam sağlandığında Türk kadınlarının, bilim insanlarının neler yapabileceğini tüm dünyaya gösterdiler. Türkiye’nin ve insanımızın imajını da hiçbir lobi şirketinin, hiçbir halkla ilişkiler kampanyasının başaramayacağı derecede yükselttiler. Onlara da ayrıca teşekkür etmek isterim.”