Ankara’nın Çubuk ilçesinde geleneksel yöntemle kurulan turşular 22 ülkeye ihraç ediliyor. Yıllardır aynı yöntemle kurulan turşulara pandemi döneminde ilgi artarken, meşhur turşular ülke için önemli bir gelir kaynağı oluşturuyor.
Ankara’nın Çubuk ilçesi denildiğinde akla gelen ilklerden biri olan turşu, dünyanın dört bir yanına ihraç ediliyor. Yıllardır değişmeyen tarifle hazırlanan turşularda kullanılan salatalıklar, ilçenin ikliminden başka bir yerde yetişmiyor. Asırlardır torundan toruna aktarılan ata tohumlarıyla yetiştirilen salatalıklar , toplandıktan bir kaç saat içerisinde turşu için hazır hale getiriliyor.
Salatalık, sirke, sarımsak, defne, karabiber, dere otu ve tuz kullanılarak kurulan turşuların sırrı ise paylaşılmıyor. Çubuk Belediyesi tarafından kurulan atölye 3 kadından soruluyor. Yılda 15 ton turşu hazırlayan hanımlar, dualarla hazırladıkları turşunun püf noktasını kimseyle paylaşmıyor.
Meşhur turşuların ünü ülke sınırlarını aşarken, pandemi ile birlikte artan turşu talebine yetişilemiyor. Çubuklular için turşu olmazsa olmaz. Probiyotik içeriğiyle bağışıklık sistemini güçlendiren turşulara olan farkındalık her geçen gün artıyor.
Çubuk Yaş Sebze Meyve Üretim Kooperatifi Başkanı Hasan Işık, ”Doğal ve kendi yöresinden doğmuş olması, sebzesi bu yörenin, tohumu, üretim şekli bu yörenin. Doğal turşunun özellikle pandemik ortamda doğal turşunun insan sağlığındaki değerinden dolayı turşu daha önemli durumda. Sadece ülke halkı için değil Türkiye için önemli bir gelir kaynağı. 22 ülkeye ihracat yapıyoruz. Çok ciddi bir katma değeri var. Mevsimlik işçiler için ciddi bir iş kolu Mayıs ayından ekim sonuna kadar 3 binden fazla mevsimlik işçi çalışır" dedi.
Atölyede yıllardır geleneksel yöntemlerle turşu kurduğunu belirten Satı Özkan, "Burada bu fabrikada yıllardır evimizde yaptığımız işlemi yapıyoruz. Tamamen doğal. Sevgimizi katarak yapıyoruz. Tarladan salatalığımız toplanıp geliyor. Eleniyor makinamızda, boyutlarına ayırıyoruz. Yıkama makinasına geliyor orada yıkıyoruz. Hijyen çok önemli, fermente olması çok önemli. Şunda ilk defa turşu yapacaklar için beş kilogramlık bidona dereotu, defne yaprağı, karabiber, sarımsak, acı biber koyuyoruz. Bu pandemi döneminde olmazsa olmazdır turşu. Biz Covid’den turşu yiyerek kurtulduk ve gerçekten de çok faydalı. Zaten önceden çok faydalı şimdi pandemi döneminde daha çok tüketiyoruz. İnsanlar faydalı olduğu için turşu tüketsin birde Çubuğun turşusu özellikle çok ünlü. Çubuğun turşusunu yiyebilirler hiç tereddüt etmeden. Bu turşu bizim Çubuk’ a özel. Türkiye’nin dört bir yanına özel. Yurtdışına da gönderiyoruz. Tadına bakmak için geliyorlar özellikle burada bayılıyorlar turşunun tadına. Biz burada üç tane kadın çalışıyoruz. Severek yapıyoruz. Günlük ortalama bir ton kurabiliyoruz. Yıl boyunca 15 ton falan hazırlanıyor. Sadece salatalık. Temmuz’da başladık ve şuanda da sezon kapandı" diye konuştu.
Durdane Koç ise "Bu fabrikada çalışıyorum. Burada turşu kuruyoruz. Tarladan getiriyoruz salatalıklarımızı elemeye veriyoruz. Elemeden sonra boyutlarına göre kavanozlarımıza kuruyoruz. Büyüklerimizden görerek bunu öğrendik. Onlardan gördüğümüzü yapıyoruz. Püf noktalarını paylaşmıyoruz. Çok turşu tüketiyoruz. Çocuklarımızda tüketiyor, eşimiz dostumuz, akrabamız hep tüketiyorlar. Özellikle suyunu içiyorlar. Benim tansiyonum var ama yine de tüketiyorum. Doğal olduğu için tansiyonumu etkilemiyor. Turşular bizim kendi üretimimiz tohumumuz. Kendimiz ürettiğimiz için bunun özelliği bu" ifadelerini kullandı.
Turşu yapımını gelecek kuşaklara aktarmak gerektiğini belirten Aliye İmdat, "Epeydir burada çalışıyoruz. Buranın doğal ürünü olduğu için turşumuz çok güzel her zaman için çocuklarımıza da yatırım yapıyoruz bizim elimizi onlara veriyoruz. Geleceğin nesli inşallah bizim gibi turşu yapar. Buranın suyu gerçekten çok önemli. İçine koyduğumuz tuzu, sirkesi ve bunun ayarı çok önemli. Buradan alıyorlar salatalığı götürüyorlar aynı lezzeti bulmak istiyorlar ama olmuyor. Buranın özelliği ekimi, dikimi buranın suyunda. Lezzet veren, suyu" diye konuştu.