Olmaz olmaz demeyiniz! Nihat Genç, KK'ya 'Başdanışman' oldu...

Olmaz olmaz demeyiniz! Nihat Genç, KK'ya 'Başdanışman' oldu...

Y-CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'na "Başdanışman" olan gazeteci yazar Nihat Genç, gerçekleşen ilk toplantıyı "SANSÜRSÜZ" kaleme aldı...

A+A-

aaggwafb-400x400.jpg

NİHAT GENÇ

Kılıçdaroğlu’na başdanışman oldum

Seçim yenilgisi sonrası radikal kararlar alan Kılıçdaroğlu, yönetimde köklü bir değişikliğe giderek yazar Nihat Genç’i başdanışman olarak atadı!

İstediğim buydu, başım göğe erdi, muradıma erdim!

Ancak bir şartla kabul ederim, dedim, görüşmelerimiz gizli kalmayacak, kayıt tutulacak ve istenildiğinde kamuya yayınlanacak!
Sağolsun incelikle nezaketle yedinci kattaki makamında kapıda karşıladı, yorgun ve halsiz ve çok çaresiz görünüyordu, saçı başı dağıtmış, dokunsan düşecek, ve ama daha hoş beş etmeden son bir umutla gözleri ışıldayıp yüzüme baktı ve projelerimi sordu!

-Hiç endişeniz olmasın, yüzde yüz garanti, bu iş tamam, dedim!

Kılıçdaroğlu: -Bir şeyler ters gitti ama anlayamadım oysa herkesle helalleştim herkesi yanıma aldım, nerde hata ettik, hala anlayamadım, deyip boş boş tavanlara baktı!

Ben de o sessizlikle onunla birlikte bir müddet boş tavanlara baktım!

Çaylar geldi çaylar gitti, projeler, süper fikirler, hayranlıkla ağzı açık kaldı!

Projeleri görünce şekli şemali değişti, yahu seçimden önce niye gelmedin, dedi! –Vallahi burası o kadar kalabalıktı ki itiş kakış ana baba günüydü, bende de hata var, izdiham mizdiham demeden yarıp gelmeliydim, nasip bugüneymiş, dedim..

Kahveler geldi kahveler gitti, tıpkı Mustafa Sarıgül gibi Türkiye’nin ve CHP’nin geleceğini masaya yatırdık!

-Sayın Kılıçdaroğlu, önce en etkili seçim kazanma projemi açıklayayım, yüzde yüz garantili, ancak, bunun için reklam tanıtım bütçesindeki bütün parayı isterim, 500 milyon’dan aşağı olmaz…

Kılıçdaroğlu: -Bütün parayı tek bir projeye yatıramayız, mitingler var reklam masrafları var..

-Sayın Kılıçdaroğlu, yüzde yüz garanti diyorum, ne mitinge ihtiyaç kalacak ne reklama!

Kılıçdaroğlu: Projeyi bir görelim, parayı sonra konuşuruz!

-Sayın Kılıçdaroğlu, projemi patlatıyorum, seçimleri yüzde yüz kazanmak için, CHP olarak bu sefer, Tayyip Erdoğan’ı aday göstereceğiz!

Kılıçdaroğlu: -Vallahi aklıma gelmedi değil!

-Bakın, Tayyip Erdoğan’ı CHP’den aday gösterirsek iki şekilde de kazanırız, birinci ihtimal, Tayyip Erdoğan CHP’den aday gösterildiği için kesin kazanamaz ve nihayet seçimi kaybeder ve Tayyip’ten kurtulmuş oluruz! Kazanırsa, ilk defa Kılıçdaroğlu seçimi kazanmış olacak!

Kılıçdaroğlu: -Hay Allah senden razı olsun, yok altılı masa yok onaltılı masa, hepsi yalanmış, kenarda köşede kalmış sağcıları tarikatçılarla ittifak kuracağına, en kralı Tayyip’le ittifak kurar, işi bitiririz!

-Yaa gördünüz mü sayın Kılıçdaroğlu, (kafama elimle vurarak) buna beyin derler, siz bugüne kadar beyinsiz boş kafa danışmanlarla çalışmışsınız!

Kılıçdaroğlu: -Altılı Masanın o kadar da hakkını yemeyelim, benim eserimdir, tırnaklarımla kazıya kazıya, varımı yoğumu vere vere, elde ayakta partide, değer, kurum, gurur, onur, herşeyimi altılıya yatırdım, şimdi birden ipleri kopartmak ağrıma gidiyor!

-Sayın Kılıçdaroğlu, siz, Altılı Masa’yı yeterince iyi kullanamadınız, posasını çıkartacaktınız, şöyle bir masa fotoğrafıyla olacak şey değil, evet, Altılı Masa gerçek bir hazine, doğru, fakat, insanlar altılı masanın sesini duydu ama kokusunu alamadı, ağzına bir lokma alıp tadına bakamadı, bence, Altılı Masa yeterince işlenemedi!

Kılıçdaroğlu: -Eksik olan neydi?

-Sayın Kılıçdaroğlu, Babacan denen adam, Allah’ın bir lütfu, adamın her tarafında rahmet var hikmet var, şifa var, bereket var! Secde edilecek adamı bile maymuna çevirdiniz, yani Babacan benim elimde olsaydı!

Kılıçdaroğlu: -Allah Allah, neyi akıl edemedik!

-Sayın Kılıçdaroğlu, Babacan, bildiğiniz Aktarlarda satılan Kudret Narı, var ya.. Bakın, Babacan’ın alın teri ve tükrüğünü şöyle güneş görmeyecek şekilde bir cam kavanoza koyacaksınız! Bu sağcı kitle ilahi bir kurtarıcı arıyor! İçine birazcık zeytinyağı damlatacaksınız! Özellikle rahim ve vajina yaralarına iyi gelir! Gastrit ülser, hepsine iyi gelir! Yara, kesik, yanık, hepsini tedavi eder. Mitinglerde şöyle şişe şişe CHP’ye yan gözle bakan AKP’li seçmenlere dağıtacaktınız!

Kılıçdaroğlu: -Nasıl olacak, bilemedim, ama Babacan’ın da terlediğini hiç görmedim…

-Yahu, kudret narı, diyorum, adam surattan değil .ötten terliyordur, tarihi bir seçim demiyor muyuz, artık elde ayakta ne var bütün kanı teri sıvıyı bütün mühimmatı kullanmak zorundayız!

Kılıçdaroğlu: – Şöyle mi yapsak, Babacan’ı terletelim ve kurulanması için kağıt mendil uzatalım, sonra o kağıt mendilleri sıkıp damıtıp suyundan, kim bilecek?

-Hah şöyle, bakın Davutoğlu’ndan da hiç faydalanamadınız, bu adam AKP’de başbakanlık yapmadı mı? Siz sağ’a oynuyorsunuz sağcı kitleler .ötünün kılını çok sever! Şimdi iki diş sarımsak bir tutam .öt kılı, kaynatıyoruz, cildi yeniler, parazitlerden temizler, kanserin her türüne birebir, üstelik bağışıklık sistemini güçlendirir! Hadi kolları sıvayalım, başlıyoruz, şimdi sen şu altılı masayı bir daha çağır!

Kılıçdaroğlu: -Babacan’ın terini anladım da, şimdi bu kılları nasıl ele geçireceğiz!

-Yahu sen Altılı masayı toplanıyoruz diye çağır gerisini hallederim, önce ağır yağlı bir yemek yedireceğiz, sonra klozete tüy yolmak için ağda var ya, ağda süreceğiz, bu kadar basit, sonra havanda iki diş sarımsakla!

Kılıçdaroğlu: Şişeleyip mitingde dağıtalım diyorsun…

-Hiç akıl etmiyorsunuz, niçin Davutoğlu tek bir oy alamadı, çünkü şifalı  kıllı .oklu suyunu içmedi! Sayın Kılıçdaroğlu, bu çok ağır bir seçim yenilgisi, ne diyorum size tarihi bir seçim, son şansımız, öyle iki şifalı projeyle olacak şey değil… Şu öbür adayınız neydi adı Demokrat Parti’den Saidi Nursi’nin şeysi.. Bakın bu adam kesin Fetö’nün kutsal donundan bir parça saklamıştır, şimdi, o donu alıyoruz nane şerbetinde kaynatıyoruz!

Kılıçdaroğlu: -Nane şerbeti, hakikaten çok rahatlatıcı!

-Sayın Kılıçdaroğlu, size bir soru, Temel Karamollaoğlu AKP’den en az yüzde on kopartır diyordunuz, ne oldu?

Kılıçdaroğlu: -Valla hepsi sülün Osman çıktı, resmen dolandırdılar yediler bizi!

-Sayın Kılıçdarolu, Temel bey’in hakkını yemeyelim, siz Temel bey’i yeterince kullanamadınız! Bakın, Temel bey’in abdest suyu var ya… Özellikle ayaklarını mest ettiği abdest suyuna birazcık limon tuzu birazcık tarçın, ama ayak kemiklerini iyice ovacak kibrit büyüklüğünde kirleri çıkartacak, üstüne karanfil zencefil, bu iki puanlık fark kesin kapanırdı!

Kılıçdaroğlu: -Biraz kafam karıştı, biz ilerici bir partiyiz, bu kıl tüy boktan şifali şerbetli okunmuş sular, bana şarlatanca geldi…

-Sayın Kılıçdaroğlu, Cübbeli’nin yanmaz kefenleri bile kazanıyor bir sen kazanamıyorsun, neden, Seyid Rıza’dan Fetö’den özür dilemek şarlatanlık değil de Temel bey’in mübarek abdest suyu mu şarlatanlık, sizinkisi gereksiz bir ahlaki panik, çöküşe girmiş partiniz depresyondan çıkabilmek için her bok’u afiyetle yiyecek, bu memleket meselesi! Kıl tüy diye dalga geçmeyin, sağa açılarak .ötünün kılına tapınan herşeye razı bir partiyi inşa eden sizsiniz, ki, doğrudur, ortaçağlar boyunca kiliseler tarikatlar ‘kıl’ı ‘kutsayıp’ kitleler üzerinde kıl’la ilahi bir tahakküm kurmuştur! Mesela bugün tarikatlarda ‘rabıta’ diye bir ritüel var, insanlar gece uyanıp şeyhlerinin resimlerine öyle aval aval  bakıyorlar!

Kılıçdaroğlu: -Ben de gece yarısına doğru kitlem suratımı görsün diye her gece mutfaktan video yayınları çektim, yine olmadı, yine olmadı!

-Sayın Kılıçdaroğlu, mutfaktan yayını siz değil Kurbağa Pepe yapacaktı? Trump bile kurbağa Pepe’yle seçimi kazandı, bir çizgi kahramanı Pepe, aşırı sağcılar Pepe’yi çok seviyor, her gece mutfağa Pepe’yi koyacağız, Pepe sizin adınıza konuşacak! Baştan yanlış yaptınız, siz helalleşmeyecektiniz, sizin adınıza Kurbağa Pepe helalleşecekti! Trump bile seçimi sosyal medya ikonu Pepe sayesinde kazandığını söyledi! Şimdi bu gece mutfaktan yayın yapacağız, Kurbağa Pepe çıkacak ve bombayı patlatacak, Tayyip’le helalleşeceğiz, diyecek! Bu tür çizgi kahramanlar sevimlidir, sıkıntılı muhalif kitlenin sıkıntısını atar! Parti başkanı olarak partinin kuruluşunu altı ok’unu tanımıyorum demeyecektiniz, sizin yerinize kurbağa Pepe diyecekti ve şimdi ihanet sizin üstünüzde kaldı ve siz de ihaneti Kurbağa Pepe’nin üstüne atacaktınız!

Kılıçdaroğlu: -Kurbağa Pepe yerine Nagehan Alçı’yı İsmail Saymaz’ı benim mutfaktan konuştursak!

Nihat Genç: -Süper fikir, o da olur, Yalı Kurbağası! Hatta Uğur Dündar da olur, Bunak Kurbağa! Hatta… Buraya gelirken, Uğur Dündar’ın twitlerine baktım. Enver Aysever’le birbirlerine girmişler. Enver Aysever’e şöyle twit atmış: -sen benim menimin bir damlası olamazsın! Çalıştır kafayı Kılıçdaroğlu! Uğur Dündar’dan iki avuç meni alacağız ve spermlerden AKP’yle aramızdaki oy farkı kadar Uğur Dündar’ın aynısı milyonlarca seçmeni laboratuvarda üreteceğiz! Düşünün mükemmel şahane muazzam dünya harikası deha bir Atatürkçü’nün spermleri boşa gitmeyecek, milyonlarca kibirli küstah herşeyi bilen seçmen yaratacağız!

Kılıçdaroğlu: -Bu proje hoşuma gitmedi, ben tek tip’e karşıyım, ben çok kültürlülüğe çoğulculuğa inanıyorum!

Nihat Genç: -Haklısınız, çoğulculuk olmadan demokrasi olmaz, şimdi Halk TV, Sözcü, Cumhuriyet yazarları ve Kandil ve Fetöcüler, hepsinden avuç avuç meni toplamalıyız, bu tarihi seçim son şansımız! Mottomuzu unutmayalım, bizi öldürmeyen şey bizi güçlendirir!

Kılıçdaroğlu: -Allah kahretsin, yine büyük mesele, olmak ya da olmamak, iyi de bu menileri kim avuçlayacak?

Nihat Genç: -Sayın Kılıçdaroğlu, İzmir birinci sıradan Taraf yazarı, Çankaya dördüncü sıradan Sadullah Ergin, artık onlar da taşın altına ellerini koysunlar!

Kılıçdaroğlu: -Ne taşı ya geçecen onu, 88 yaşında adam!

Nihat Genç: -Mecazen canım, emeklilik kabuğuna çekilmiş salyangoz işte, bakın, bu hazır lokma vekiller bütün pis işleri sana yaptırıyorlar, ne derler, kızına namaz kıldırıyor orospuluğu kendi yapıyor!

Kılıçdaroğlu: -Var mı böyle bir laf!

Nihat Genç:  -Yoksa da sayenizde olacak, bu milleti tanırım bu lafı şimdi anında icad eder söyler! Sayın Kılıçdaroğlu, hep defansdasınız iştahınız kalmamış, işte gördünüz, şarlatanlık ihanet, sizi öldürmedi ama partinizi kitlenizi umutları öldürdü! Maşallah dimdik ayaktasınız, seçim yenilgisi, ihanet, iradesizlik, kişiliksizlik, sizi öldürmüyor Allah’ın sopası işte, ayakta süründürüyor!

Kılıçdaroğlu: -Vallahi her yolu denedim, sevgi, gülücük, kalp işareti de yaptım, masaya yumruk da vurdum! Mahvoldum, şimdi de partinin dizginlerini ele geçiremiyorum!

Nihat Genç: -Her yol mubahtır deyip denediniz ama hepsini uzaktan yaptınız, sayın Kılıçdaroğlu, Tayyip’in suratına iyi baktınız mı, alnına doğru bakın, Tayyip’in görünmez boynuzları var, o görünmez boynuzlardan tutmak için güreşi daha yakından yapmalısınız!

Kılıçdaroğlu: -Boynuz mu, hiç fark etmedim!

Nihat Genç: -Eski çağ gravürlerine hiç mi bakmadınız, Tanrıların boynuzları olur, keçi boynuzu,  manda boynuzu, koç boynuzu, geyik boynuzlu! Tayyip’in bir sürü görünmez boynuzu var, birinden doğal gaz fışkırıyor diğerinden milli savunma gemileri çıkıyor diğerinden Putin selam gönderiyor! Sayın Kılıçdaroğlu sizin görünmez boynuzun Cumhuriyet idi, kökünden söktünüz, çaresi kalmadı, olsun, şimdi size özel bir boynuz projemiz var, şöyle sarmaşıklı, noel ağacı gibi süslenmiş bir boynuz, boynuzun içinde hediye paketleri var, boynuzun bir dalından asgari ücret yüzbin lira olacak yazıyor, diğer dalından her depremzedeye bedava ev, yazıyor! Dallı budaklı süslü boynuzlarınızı gören herkesin sevinci keyfi umudu yerine gelecek!

Kılıçdaroğlu: -Daron Acemoğlu, Rıfkın, hepsini çeşit çeşit dallandırdık, sallandırdık, yine olmadı!

-Sayın Kılıçdaroğlu, siz Rıfkın gibi bir dünya harikasını kullanamadınız, Rıfkın’dan kuşburnu çayı yapıp dağıtacaktık, içine biraz yeşil çay koyacaktık, halkımız şifalı bitkileri çok sever, mesela Şeytan Pençesi diye bir ot var, ağrıları anında keser! Bakın Şeytan Pençesi’nin tarifini vereyim, şimdi Fazıl Say’ın piyanosunu alıyor bir güzel yakıyor kömür elde ediyoruz, üstüne, Şahan Gökbakar’ın Recep İvediklerini sonra  Nagehan Alçı’nın samur saçlarını yakıyor tütsüsüyle, sonra İsmail Saymaz ve Şirin Payzın’ın mübarek dillerinden tükürük alıyoruz ve üstüne Emre Kongar’ın parlak fularını koyuyor, ifrit bir karışım elde ediyoruz!

Kılıçdaroğlu: -Hepsini bin kez yaptık, yaptık yaptık, yine olmadı!

Nihat Genç: -Yaptın da bilmeden anlamadan eksik yaptın, şükürsüz duasız yaptın, dinle şimdi, Fazıl Say’ı ve Emre Kongar’ı ve Şirin Payzın’ı ve Ayşenur Arslan’ı ve Abdullah Gül’ü derhal yanına alıyorsun ve Çoruh nehrine gidiyorsunuz, Babala Tv’yi de alın, Ekşi Sözlük’te trollerinizin gaza getirip sömürdüğü ergenleri de alın pirom demokrat dedem diye bağırır alkış kıyamet, raytinginiz bol olur, hepiniz bota bitip rafting yapıyorsunuz!

Kılıçdaroğlu: -Vallahi onu da yaptım!

Nihat Genç: -Yaptın da yanlış yaptın, akıntıya karşı kürek çektin, rafting nedir bilmiyorsun, rafting azgın suların yolunu akışını bilip azgın suların debisine huyuna akış yönüne doğru kürek çekmek, siz kalktınız, akıntıya karşı kürek çektiniz, Türk Milleti’ne karşı, toprak bütünlüğümüze karşı, Cumhuriyet’i var eden değerlere karşı…

Kılıçdaroğlu: -Hatırlatma, sinirlerim tepemde, benimle .aşak geçmeyi bırak, şöyle bizi insan içine çıkartacak rezilliğimizi hafifletecek dişe dokunur bir projen var mı?

Nihat Genç: -Çoruh deyince, Bayburt’un Erzurum’un meşhur kara helvası var bilir misiniz, kara buğdaydan yapılır, kara buğday tavada kavrulup kavrulup yakılır sonra şerbeti dökülür, dağılmaz, taş gibi sert olur, sizin parti ölmüş sayın Kılıçdaroğlu, yarına kalmasın, partinin önünde helva kazanlarını kurduk, partililere tabak tabak dağıtırız!

Kılıçdaroğlu: -Herkesi kovdum, helvayı dağıtacak kimse kalmadı!

Nihat Genç: -Kim mi dağıtacak, şov bitmez sayın Kılıçdaroğlu, tabii ki Fenerbahçeli Arda Güler’i çağıracağız, partinin önünde ayağına topu vereceğiz, doksana takacak, ve Arda Güler doksana takarken biz de helva dağıtacağız!

Kılıçdaroğlu: -Arda Güler’in kerameti ne?

Nihat Genç: -Umut, umut, gelecek umudu Arda Güler, kitleye gençlik umudu vereceğiz…

Kılıçdaroğlu: -Kız voleybol takımını çağırsak!

Nihat Genç: -Süper olur, kız voleybolcularımızın her biri ellerine helva tabaklarını alır, sizlerin partililerin şarlatanların sahtekarların hainlerin okkalı okkalı suratına suratına smaç çakar gibi yapıştırır!

Kılıçdaroğlu: -İyi şenlik olur!

Nihat Genç: -Ne şenliği festival karnaval olur, herkes CHP bitti derken, millet eline helva tabakları almış birbirine fırlatıyor, stresi gerginliği alır!  Bu bir ‘katarsis’ şenliği, tabak tabak fırlatıp herkes içini boşaltır!

Kılıçdaroğlu: (dizlerini döverek) -Yanarım yanarım, şu Meral Akşener altılı masadan kalkmayacaktı…

Nihat Genç: -Ne güzel, Akşener’in sembolik fotoğraflarını alalım, Altılı masanın kendisini alalım, helvanın yanında hepsini şeytanların hainlerin ibreti alem için suratına suratına çarpalım!

(Bu sırada danışmanları Kılıçdaroğlu’na bir not uzatır ve Kılıçdaroğlu şüpheyle yüzüme bakıp..)

Kılıçdaroğlu: -Siz gizli gizli İmamoğlu’na mı çalışıyorsunuz?

Nihat Genç: -Allah yazdıysa bozsun haşa!

Kılıçdaroğlu: -Danışmanlarım söylüyor, bu kurbağa Pepe, İmamoğlu’nun tıpkısının aynısı!

Nihat Genç: -Ver şu Kurbağa Pepe’ye bir daha bakiyim, evet ya, aynısıymış, tüh, projelerimiz suya düştü!

Kılıçdaroğlu: -Aldığım istihbarata göre Sözcü Tv, Halk TV, Cumhuriyet, Sözcü, hepsi partiden Altı Ok’u kaldırmış amblem olarak İmamoğlu’nun Kurbağa Pepe suratı koymuşlar, Kurbağa Pepe, değişim, değişim, değişim, değişim, değişim, vraklamaya başlamış bile!

Nihat Genç: -Sayın Kılıçdaroğlu, Kurbağa Pepe’ye karşı da projelerim var, ancak, bu sefer parayı peşin isterim! Önce Kurbağa Pepe’nin beşli çeteden kankisinin Soner Yalçın’a Beykoz’da emre amade bağışladığı yalısını isterim! Sonra, Sözcüsü Halk TV’si hepsi ‘köpeğim’ olacak köpeğim, ben ne dersem o, atacağım tenis topunu, koş getir Şirin Payzın, koş getir İsmail Saymaz, koş getir Ayşenur Arslan, tamam mı, anlaştık mı?

Önceki ve Sonraki Haberler

HABERE YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.