İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, İstanbul Büyükşehir Belediyesinin iş başı yaptırdığı personellere ilişkin teftişin başlanılacağını duyurdu... Teftiş (Soruşturma) gün içinde başladı...
Bakan Soylu'nun bu hamlesine CHP'den de bugün yanıt geldi... Teftişe konu işe alımlarla ilgili İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu, Bakan Soylu'ya yanında CHP'li 11 Büyükşehir Belediye Başkanları'ndan bir eksikle yanıt vermeye çalıştı. İBB İmamoğlu'nun basın toplantısında İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer yer almadı... Başkan Soyer, İmamoğlu'na ve CHP Genel Merkezine küsmüş bile olabilir! Bu yüzden de katılmamış olabilir!
Edindiğimiz bilgi ve iddialar arasında; yeni yılda sokağa çıkmaya yüzü olmayacak CHP'li Belediye Başkanları arasında Soyer ve Çerçioğlu'nun başı çektiğine yer veriliyor!
Açıkçası, ne Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın ne de İçişleri Bakanı Süleyman Soylu'nun CHP'li Belediye ve Başkanlarına "ÖN YARGILI" yaklaştıklarını; ya da ellerinde bilgi ve belge olmadan konuşmadıklarını, açıklamalarda bulunmadıklarını en az Kılıçdaroğlu'nun da bizden daha iyi bildiğini düşünüyor ve biliyoruz!
Kesintisiz 2.5 yıldan beri CHP'li Belediye ve Başkanları sorununun artık "DEVLET MESELESİ" olduğunu yazıyoruz... Bizler yazmaktan yorulduk; onlar kurdukları vurgun, talan, yolsuzluk düzeninde yüzmekten yorulmadılar; günlerini gün etmeye devam ettiler!
Peki, hep böyle mi sürüp gidecek sandınız?
Hangi birinizin marifetlerinden başlayalım?
Sayın Kılıçdaroğlu, buyurun isim veriniz, ondan başlayalım!
MARE NOSTRUM
En uzun koşuysa elbet
Türkiye\'de de Devrim
O, onun en güzel yüz metresini koştu
En sekmez luverin namlusundan fırlayarak...
En hızlısıydı hepimizin,
En önce göğüsledi ipi...
Acıyorsam sana anam avradım olsun
Ama aşk olsun sana çocuk, Aşk olsun
CAN YÜCEL
Can Baba, bu şirini Deniz Gezmiş için yazmıştı...
Kılıçdaroğlu için birileri kalkar da şiir yazar mı orasını bilemeyiz ama, ocak ayında "Geliyor Gelmekte Olan"lar çerçevesinde "GİDECEK" olan Belediye Başkanları'nın arkasından ağıt yakmayacağını da çok iyi biliyoruz!
İBB İmamoğlu'nun basın toplantısını izlemişsinizdir... Dikkat ettiyseniz Ankara BŞB Başkanı Mansur Yavaş'ın dışında; kendinden emin bir yüz yoktu ekranlarda...
İBB İmamoğlu'nun konuşmasının satır aralarını analiz ettiğinizde; panik halinde olduğu ortaya çıkarken; aynı zamanda iki de bir terini siliyor vaziyetleri, rahat olmadığının belgesi oluyordu...
Bilemiyoruz ama; bir şirket İBB'den 1.5 yılda 1 Miyar 233 Milyon TL'lik otobüslerin tamir-bakım-onarım ihalesi alıyorsa, siz olsanız Müfettiş gönderip incelettirmez misiniz? (Eski parayla 1.233 Katrilyon.)
Bakın, kimse kimseyi kandırmasın! İBB'nin bir biriminde 60 milyonluk bir ihalede... Bir bürokrat bu işin içinde bir iş var deyip... İmza koymuyorsa... Ve siz bu bürokratınızı ödüllendireceğinize, tenzili rütbe sürgüne gönderiyorsanız; bırakın bu İstanbul halkı var arkamızda ayaklarını deriz!
Arkadaş... Sayın Kılıçdaroğlu "yolsuzlukların üzerine giden adam" ayağı ile siyasetteki ilk günlerinde ünlenmedi mi? Kimlerin TV'lere çıkarıp cilaladığını unuttunuz mu? O yolsuzluklar kahramanı sayın Kılıçdaroğlu, 2013 yılında ihaleye fesat karıştıranların, ihalede yolsuzluk yapanların korkulu rüyası TCK 235'te indirime gidilmesini TBMM'ye getirip geçirmedi mi? TCK 235'e yapılan operasyon sonrasında; bakın bakalım yolsuzluktan, ihaleye fesat karıştırmaktan cezaevine girmekten İzmir'in Develi köyünden Cafer mi, Manisa'nın Mütevelli köyünden Muhittin mi, yoksa yandaşlar mı candaşlar mı kurtarıldı?
İmamoğlu konuşmasında, "ben istihbaratçı mıyım" diyerek, alınan personelin ne olduğunu ben nereden bileceğime getirmeye çalışırken, aynı zamanda adres olarak Adalet Bakanlığını göstermeye çalışması, içinde bulunduğu durumun zor olduğunun işaretlerini veriyordu!
Şimdi düşünün... Medya leşkerleri ile birlikte yıllarca TV'lerde yolsuzluk şovları yap, ardından bir de rüyalarında bile göremeyeceğin bir koltuğa oturtsunlar... 11 Yılda hak, hukuk, adalet lafları ile 9 seçim kaybet... Ve... Hala da bir parti daha Belediye Başkanı, Milletvekili adayı yazacağım diye erken seçim iste... Hele ki, Erdoğan Toprak gibi ve benzerleri ile Cumhurbaşkanlığı adaylığınıza ilişkin örgütleri dolaştırmalarınız yok mu... İnanın örgüt tabanda patlamalar yaratıyor!
Malumunuz... Sayın Kılıçdaroğlu 3 günlük Kayseri "TIKIR TIKIR Çalışan Başkanlar" çalıştayında tüm CHP'li belediye başkanlarına kefil olduğunu açıklamıştı...
Bir kaç örnek verelim... Aydın BŞB, İmfalt adlı şirkete 3 ihalede bugün belirtilen rakamlarla 600-700 milyon liralık asfalt dökme işi verdi...
Aydın'nın Efeler İlçe Belediyesi de aynı İmfalt şirketine bir ihalede 3-4 milyon liralık asfalt dökme işi verdi...
İkisi de aynı şirkete aynı işi yaptırdılar... Ticaret mantığına göre; Efeler Belediyesinin yaptırdığı bu küçük asfalt dökme işinin birim maliyeti, Aydın BŞB'nin verdiği ihalelerde gerçekleşen birim fiyatlardan yüksek olması da hayatında normal akışına aykırı bir durum teşkil etmeyecektir... Sadece bu örnek üzerinden; her halde CHP Genel Merkezi'nde bu iki belediyenin asfalt ihalelerindeki birim maliyet farklarını bulabilecek, hesaplayabilecek zeka seviyesine sahip birileri vardır... Çok basit... Sayın Kılıçdaroğlu nasıl doğmamış yetimin hakkından, hukukundan söz ettiği gibi; verecek bir emir çıkacak ortaya yolsuzluk var mı yok mu? Bu kadar basit! Ha... Hesap işini becerecek birilerini bulamadı mı; o zaman da AŞTİ'den bindirecek birisini Muğla-Akyaka otobüsüne, inecek Şimal Rüzgarlarının estiği otelin önünde; bakacak ondan sonra otel kayıtlarına Aydın BŞB personellerinden kimlerin kaldığına! (Daha da net bilgilenmek için; Mansur Yavaş aynı asfaltı kaç paradan döktürmüş bir de Özlem Çerçioğlu asfaltı kaç paradan döktürmüş, ona bile bakmanız kafi gelecektir!)
Şimdi, biz bu kadarını biliyor ve de yol göstermeye kalkışıyorsak; ey sayın Kılıçdaroğlu, Akyaka'ya kimlerin neden gittiğini DEVLET bilmez mi? Hesabını sormaz mı?
Peki, dosyaların yüzlerce daha büyükleri yarın ortaya çıktığında, kefilliğinizi hala devam ettirecek misiniz?
Sayın Kılıçdaroğlu, 10 m2'lik çay ocağı ruhsatı için, vatandaş spor kulübüne gönderilip, 5 bin TL söğüşlendirildikten sonra ruhsat verilir mi?
Haydi biz düşman ilan ettiklerinizden olalım ve önyargılı yazdığımızı düşünün... İyi de İzmir MV Tacettin Bayır, bir klasör belge ile Güzelbahçe'dekinin CV'sini önünüze koymadı mı? Ne yaptınız? 3. Defa aday yapmanızın dışında; 11 yılda bir defalığına da olsa birilerini Güzelbahçe'ye gönderip, neler döndüğüne baktırdınız mı?
Güzelbahçe'dekinin her tarafına kefil olsanız ne yazar; DEVLET yarın "gel buraya kadar" dediğinde, ne yapacaksınız? Bırakın iki çift laf etmeyi, bütün Türkiye Güzelbahçe'deki vurgunları küçük dillerini yutarak, izleyecek, okuyacak... Siz hangi kefillikten söz edebileceksiniz?
Eşekliğimize doymayalım..! Yıllarca önce kendi evinizin içindeki pislikleri temizleyin diye uyarı yazıları yazıp, CHP'yi yönetenlerde kıllarını kıpırdatacak mı diye saf saf bekleyip durduk!
Salt Güzelbahçe için değil sayın Kılıçdaroğlu...
"Ok" zaten çoktan çıkmıştı...
Bu saatten sonra da Can Baba'nın dizesi ile "Acıyorsam sana anam avradım olsun!"
Aslında o kadar yolsuzluklar yapıldı ve yazılacak o kadar çok konu var bir bilseniz...
Neyse; sezon bir açılsın siz ondan sonra seyreyleyin sinemaları!
Dün olduğu gibi bugün de öncelikle CHP'nin Kılıçdaroğlu ve ekibinden kurtulmasını ve fabrika ayarlarına dönmesini savunduk ve savunmaya da devam edeceğiz!
Bir sevindirici haber verelim! Son gelişmelere göre; Tunceli'den 110 aile daha İzmir'e göç etmiş... Malum İzmir'deki CHP'li belediyeler istihdam edecek insan kıtlığı çekiyor ya... Ondan canım ondan...