KEMAL KARATAŞ
BABA VE OĞUL…
Sayın Kılıçdaroğlu dedi ki;
“Ekrem İmamoğlu’yla baba oğul ilişkisi gibiyiz“…
***
Kılıçdaroğlu aynen böyle dedi…
Dedi de!…
Oğul oğul değil ki…
Kıpır kıpır mübarek… Her tarafı oynuyor…
Pelte gibi… Yerinde duramıyor…
Eli işte… Gözü oynaşta…
***
Baba onu…
Almış Beylikdüzü'nden…
Yerel yönetimlerin en büyük koltuğuna oturtmuş…
Üç ay geçmemiş aradan…
Ben Cumhurbaşkanı olmalıyım diye tutturmuş…
***
Durmuyor da… Durmuyor…
Fıldır fıldır…
Etrafına da şakşakçılar… Pohpohçular doluşmuş…
***
İşler biraz sarpa sarınca…
Baltayı da sık sık taşa vurunca…
Babaya koşuyor…
Başını babanın omuzuna koyuyor…
“Ben babamdan vazgeçmem... Babam benim bitanem“ derken…
Kaş gözde oynuyor…
***
Bunu gören baba…
Ona göndermeler yapıyor ;
“Belediye başkanlarımız çok başarılı, görevlerine devam ediyorlar“ diyor…
***
Oğul durur mu?…Oğul laf anlar mı?…
Gözler kıpış kıpış… Fıldır fıldır…
Eller ayaklar oynak…
Oda hemen babaya gönderme yapıyor ;
***
“Ben altılı masanın forma giymiş…
Her an sahaya çıkarabileceği bir oyuncusuyum“ diyerek cevabı yapıştırıyor…
***
Oğul duramıyor ki yerinde…
Seçildiği şehre hizmet etsin…
Koşturuyor gidiyor başka başka şehirlere…
***
Dini yerlerde görünmeye özen gösteriyor…
Mevlana’ya gidiyor dua okuyor…
Eyüp Sultan'a gidiyor adak adıyor…
O billur sesiyle Kuran'dan Yasin suresini okuyor sular seller gibi…
***
Çıkışta…
Gazeteciler; Ne adadın ne dua ettin diye sorsun istiyor?…
***
Oda yandaş basınını oluşturmuş… İmkanlar lebi derya…
Övgü dolu yazılar… Trollerle selfi resimler…
Anketler hep önünde…
***
Baba ne yapsın… Baba çaresiz…
Evlat işte …
Evlat değil… Velet diyecek… Diyemiyor…
***
Evlat çıkıp dese ki:
“Ben Cumhurbaşkanlığına aday değilim…
Asla böyle bir niyetim yok…
Ben İstanbul belediye başkanıyım…
Görevimin başındayım…
Sonuna kadarda devam edeceğim…
Benim adayım genel başkanım Kemal Kılıçdaroğlu'dur…
Onun Cumhurbaşkanı olması için çalışacağım“ …
Dese…
Bütün sorun ortadan kalkacak…
Şıp diye kesilecek bütün dedikodular… Yorumlar…
Kimsede bir daha bu konuyu gündeme getiremeyecek…
***
Ama öylemi … Öyle değil işte !…
Kılıçdaroğlu'nun dediği gibi;
“Ekrem İmamoğlu’yla baba oğul ilişkisi gibiyiz“ gibi değil işler…
***
Evlat evlat değil… Velet…
***
Bakın size bir hikaye anlatayım :
“Velet mazbut velakin memleket puşt" hikayesini bilirsiniz ;
***
Petrol şeyhinin biri, Üniversitede okuması için oğlunu İstanbul’a gönderir…
Çocuk ilk devreyi başarıyla bitirdikten sonra notları değişmeye ve çocuk hafiften dağıtmaya başlar…
İşin kötüsü, memleketten çocuğa gönderilen avuç dolusu paralarda artık yetmemektedir…
Şeyhimiz oğlunu kontrol etmek için adamlarından birisini İstanbul’a gönderir…
Adam İstanbul’a gelince, şeyhin okusun diye gönderdiği oğul okulu bırakmış, kendini karıya kıza vurmuştur Alkolde gırla…
Hikayeyi uzatmayayım…
Oğulu kontrol için gönderilen şeyhin adamı da…
İstanbul’un cazibesine kapılır…
Ayartılan adam…
Efendisini arar:
“Yaa Seydi… Veled mazbut velakin memleket puşt “.
***
Baba oğlunu yetiştirmiş… Almış Beylikdüzü'nden…
En büyük Şehri-İstanbul’a başkan yapmış…
Goygoycular… Şakşakçılar peşinde…
Oğul babanın yerine göz dikmiş…
Veled baştan çıkmış…
***
Ne yapsın baba şimdi !…
Kime meramını anlatsın ?…
***
Altılı masadan da kendisine hayır yok!…
Yazı, Kemal Karataş'ın Facebook'taki sayfasından alınmıştır.