Irak’ta muharip askeri varlığını sonlandıran ABD geride nasıl bir ülke bıraktı?

Irak’ta muharip askeri varlığını sonlandıran ABD geride nasıl bir ülke bıraktı?

Turan Salcı - Sputnik

Afganistan’dan adeta kaçarcasına çıkan ABD, Irak’taki muharip askeri varlığına da son verdi. Filli olarak 2003’te “demokrasi” vaadiyle başlayan ABD ve İngiltere öncülüğündeki koalisyon güçlerinin işgali ardında binlerce ölüm ve kaos içinde bir ülke bıraktı. Irak’ın dünü, bugünü ve yarını Sputnik’in hazırladığı analiz haberde.

Zengin enerji kaynaklarına sahip Ortadoğu bölgesi bugünlerde değişim içine girdi. Bölge ülkelerinin Arap Baharı ile bozulan ilişkileri onarılıyorken ABD de bölgeden güçlerini çekiyor. 30 Ağustos’ta son ABD askerini taşıyan uçağın da Afganistan’dan ayrılması bir dönüm noktası oldu.
Irak’ta da durum değişiyor. 2003'te ABD işgaline uğrayan Irak ciddi bir yıkımla karşı karşıya kalmış ve 2011 sonunda koalisyon güçleri ülkeden çekilmişti. Ancak 2014'te IŞİD'in ülkenin büyük bir kısmını ele geçirmesiyle koalisyon yeniden devreye girmişti.

Temmuz ayında ABD Başkanı Joe Biden ile Irak Başbakanı Mustafa el Kazımi, ABD ordusunun Irak'taki muharip misyonunun yıl sonunda sona ermesine yönelik anlaşmaya varmıştı. Anlaşmaya göre bugüne dek Irak ordusuna eğitmenlik ve danışmalık vermenin yanı sıra Irak hükümetinin IŞİD'i yenmesine yardımcı olmakla açıklanan Irak'taki ABD güçlerinin misyonu, artık askeri danışmanlık ve eğitmenlik rolüyle sınırlandırılacak. 9 Aralık’ta ABD Savunma Bakanlığı (Pentagon) Sözcüsü John Kirby konuyla ilgili açıklama yaptı ve muharip güçlerin ülkeden tamamen çıktığını duyurdu. Sözcü, "Irak’taki konuşlanmamızda şu an için önemli bir değişiklik olmayacak. 2 bin 500 asker halen oldukları yerde olacak, sayıları değişmeyecek. Fiziksel konuşlanmamız değişmeyecek. Bu ileride de değişmeyecek demek değil elbette" dedi.

Irak bugüne nasıl geldi?
Irak'ın ABD ve İngiltere öncülüğündeki koalisyon güçlerince 2003’te gerçekleşen işgalinin üzerinden 18 yıl geçti. Dönemin Irak Devlet Başkanı Saddam Hüseyin'in biyolojik silahlar ürettiği iddiasıyla Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nin (BMGK) kararı beklenmeden başlatılan işgal, ülkeye "demokrasi" yerine ülkeye kaos ve istikrarsızlık getirdi.

İşgalden önce de yürütülen bir ambargo süreci vardı. BMGK, Irak'ın Kuveyt'i işgal etmesinden tam 4 gün sonra 6 Ağustos 1990'da, Irak’a ekonomi ve mali yaptırım uygulama kararı aldı. Irak'ın Şubat 1991'de Kuveyt'ten çekilmesine rağmen yaptırımlar Mayıs 2003'e kadar devam etti. 13 yıl boyunca uygulanan ağır ambargo nedeniyle petrol zengini Irak’ın ekonomisi yerle bir oldu, altyapı çöktü, halk derin bir yoksulluğa terk edildi.

Biyolojik silah yalanı
2003 yılına gelindiğinde ise ABD ve İngiltere öncülüğünde biyolojik silah iddiası piyasaya sürüldü. Dönemin ABD Başkanı George W. Bush, “Irak, ileri derecede konsantre edilmiş alimünyum tüpler ve uranyumu zenginleştirecek teknik donanım satın alarak, nükleer silah geliştirme girişiminde bulundu. Aldığımız istihbaratlar hiçbir şüpheye yer bırakmıyor. Irak rejimi, şimdiye kadar hiç denenmemiş ölümcül bazı silahlara sahip bulunmaktadır ve yenilerini de üretmektedir” açıklamasını yaptı.
İngiltere Başbakanı Tony Blair ise “Irak kimyasal ve biyolojik silahlara sahiptir. Saddam bunları üretmeye devam etti ve şimdi de kullanmak niyetindedir” diyerek destek verdi.

ABD Dışişleri Bakanı Colin Powell da 5 Şubat 2003'te BMGK’da "Saddam Hüseyin'in biyolojik silahlara sahip olduğundan hiç şüphe yok ve daha fazlasını üretebilecek kapasiteye sahip" ifadelerini kullandı.
Daha sonra iddianın sahibi Iraklı kimya mühendisi Rafid Ahmed Alwan el-Cenabi bunun yalan olduğunu itiraf etti. ABD ve İngiltere de savaş sebebi olan iddiasını kanıtlayamadı.
ABD ve İngiltere, Irak'ın işgali için BMGK'ya da yeterli kanıtlar sunamadı. Bunun üzerine iki ülkenin öncülüğünde kurulan koalisyon gücü BMGK'dan onay çıkmadan işgal kararı aldı.

TBMM’den 1 Mart 2003 Tezkeresi’ne ret
Irak’ın işgali Türkiye’nin de gündemindeydi. Irak'ı işgale hazırlanan ABD kuzeyden düzenleyeceği saldırılar için Türkiye topraklarını kullanmayı planlıyordu.

Ak Parti’nin iktidara gelmesinin üzerinden 4 ay sonra Abdullah Gül başbakanlığındaki hükümetin TBMM’ye getirdiği tezkere 1 Mart’taki oylamaya 533 milletvekili katıldı, 250 ret, 264 kabul, 19 çekimser oyu kullanıldı. Oylamaya 533 milletvekili katıldığı için AK Parti'nin 264 oyu salt çoğunluğa yetmedi ve 3 oy eksikle tezkere reddedilmiş oldu.

AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın 14 Mart’ta başbakan olmasının ardından 19 Mart’ta getirilen yeni tezkere ise Meclis’ten geçti. Tezkere ile ABD uçaklarının Türk hava sahasını kullanmasına izin verildi. Bu tezkereden yaklaşık 5 saat sonra ABD, Bağdat’ı bombalanmaya başladı.

İsmi “Özgürlük Operasyonu”
20 Mart’ta “Özgürlük Operasyonu" adı verilen işgal harekatı hava operasyonu ile başladı. Savaş, dünyaya televizyonlar aracılığıyla naklen yayınlandı. Irak ordusu kısa sürede dağıldı, birçok asker savaşmadan teslim oldu. 9 Nisan’da ise başkent Bağdat düştü.

1 Mayıs'ta Bush savaşın büyük kısmının sona erdiğini ilan ederken 13 Aralık’ta da Saddam Hüseyin yakalandı. Saddam Hüseyin yaklaşık 30 Aralık 2006 tarihinde idam edildi. Irak'ta işgalle birlikte başlatan ABD askerlerinin varlığı yaklaşık 9 yıl sonra 18 Aralık 2011'de son buldu. Ülkeyi kanlı bir kaosa sürükleyen işgal, sayıları net olarak bilinmemekle birlikte binlerce sivilin hayatını kaybetmesine, çok daha fazlasının göç etmesine yol açtı. Irak Sağlık Bakanlığı'nın verileri üzerinde çalışma yapan bağımsız "Iraqcountybody" organizasyonuna göre, Irak'ta 2003-2011 yılları arasında çatışmalardan kaynaklı yaklaşık 120 bin sivil hayatını kaybetti.
Bu süreçte Sünni ve Şii gruplar tarafından ABD ve İngiltere öncülüğündeki koalisyona karşı direniş hareketi başladı.

Siyasi yapı değiştirildi
ABD öncülüğünde 2005 yılında yapılan siyasi anlaşmayla Başbakanlık Şiilere, Meclis Başkanlığı Sünnilere, Cumhurbaşkanlığı makamı ise Kürtlere verildi.
Nuri el-Maliki, 22 Nisan 2006'da Başbakan seçildi. Kürtler ise ABD öncülüğünde 2005'te hazırlanan anayasa sayesinde Erbil, Süleymaniye ve Duhok vilayetlerinden oluşan bölgede Irak Kürt Bölgesel Yönetimi'ni (IKBY) ilan ettiler.
IŞİD 2014’te ülkenin üçte birine tekabül eden Musul, Enbar ve Salahaddin vilayetleriyle Diyala ve Kerkük'ün bir kısmında hakimiyet sağladı. Bu süreçte koalisyon güçleri yeniden devreye girdi. Irak Başbakanı Haydar İbadi, 18 Aralık 2017'de IŞİD’in ülkedeki varlığının ortadan kaldırıldığını duyurdu. Ancak günümüzde de IŞİD’in çeşitli saldırı devam ediyor.

‘Irak’ta yıkılan kamu otoritesi yeniden sağlanamadı’
Altınbaş Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü'nden Doç. Dr. Serhat Erkmen, Irak’ın geleceğini Sputnik’e değerlendirdi. Erkmen, şunları söyledi:
ABD ülkede güvenliği sağladığını, bundan sonra artık muharip kuvvet bulundurmasına gerek olmadığını ileri sürerek Irak'taki askerleri çekti. Çok geçmeden Irak'ın 3'te 1'i IŞİD terör örgütü kontrolü altına girdi. Şimdi Irak'taki bu durum aslında tekrarlanabilir, mesele tekrarlanması muhtemel bir güvenlik sorununun bir türlü çözülememiş olmasıdır. Nedir Irak'taki temel mesele? 2003'te ABD Irak'ta devleti yıktı, kamu otoritesini yeniden yerine ihdas edemedi. Kurulmuş olan siyasal düzen ülkede birlik ve bütünlüğü sağlamaktan ziyade Amerikalıların güç paylaşımlarını ya da iktidar paylaşımlarını, gerçekte etnik ve dini farklılıkları politikleştiren yeni bir siyasal düzen oldu.

‘Bir sonraki davetiyeye kadar geçecek süreç’
“Irak'ta temel güvenlik meselesi aslında ülkedeki işgalle yıkılan kamu otoritesinin yerine getirilememesidir” diye devam eden Erkmen, şunları ekledi:
Şimdi geldiğimiz noktada ABD tamam IŞİD sorununu çözdük artık çekilme zamanı geldi şeklindeki yaklaşımıyla aslında 2011 Kasımında yaptığından farklı bir şey yapmıyor. Irak'ta bugün hala devletin yıkılan düzeninin yerine yeni bir mekanizma inşa edilemedi. Seçimler yapılıyor olmasına rağmen bu seçimler istikrarlı bir siyasal yaşam üretmiyor. Ülkenin anayasası hâlâ tamamlanabilmiş değil. Devletin içerisinde güvenlik kurumları birbiriyle rekabet edercesine farklı yerlerde kümeleniyorlar ve farklı silahlı birimler birbirlerini tehdit olarak görüyor. Şimdi böyle bir ortamda ABD'nin Irak'ta ‘Biz artık siyasal düzenin sağlandığını düşünüyoruz, güvenlik sorunu da kalmadı, çekiliyoruz’ demesi bir sonraki davetiyeye kadar geçecek süreç. Yani bundan sonra tekrar Irak'ta yenide büyük bir kriz patlak verip de ‘ne olur bunu gelin çözün’ şeklinde birileri davet edinceye kadar geçecek olan süreç gibi görünüyor. Dolayısıyla Irak'ta ne siyasal düzen gerçek anlamda oturabilmiş durumda, ne güvenlik sorunları tam olarak çözülebilmiş durumda ne de ABD'nin Irak'taki askeri varlığı ve mevcut siyaseti Irak'ın bu sorunlarına çözüm olacak durumda.

DÜNYA Haberleri

Almanya'da Göttingen Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Metin Tolan, görevden alındı
Putin, Kuzey Kore'ye aslan ve bozayı dahil 70'i aşkın hayvan hediye etti
Pentagon, UCM'nin Netanyahu hakkındaki tutuklama emrine karşı çıktı
Pentagon, Rusya'nın Ukrayna'da kıtalararası balistik füze kullandığını doğruladı
ABD yönetimi, UCM'nin Putin kararında farklı, Netanyahu kararında farklı tavır takındı