Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Bayraktar: Erzincan'da çalışmalar heyelan riski göz önünde bulundurularak yürütülüyor

Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Alparslan Bayraktar, Erzincan'ın İliç ilçesindeki maden kazasının yaşandığı sahada çalışmaların heyelan riski göz önünde bulundurularak yürütüldüğünü söyledi.

Bayraktar, İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya, Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Mehmet Özhaseki, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Vedat Işıkhan ile Tarım ve Orman Bakanı İbrahim Yumaklı eşliğinde maden ocağı sahasında basın açıklamasında bulundu.

Olayla ilgili soruşturmaların devam ettiğini ve kazanın sebeplerinin araştırıldığını aktaran Bayraktar, "Adli konudaki süreç devam ediyor. Şu anda 6'sı tutuklu, 3'ü adli kontrol şartıyla serbest olmak üzere 9 kişi hakkında adli işlemler sürüyor ama bu sayı artabilir, adli organlar gerekli soruşturmaları yapacaklardır. Dolayısıyla bu süreç büyük bir titizlikle, gayretle devam ediyor." diye konuştu.

Bayraktar, 14 Şubat'tan bu yana maden faaliyetlerinin durdurulduğunu anımsatarak, olayın ilk anından itibaren önceliklerinin kayıp 9 çalışanı bulmak olduğunu söyledi.

Süreç boyunca kayıp çalışanların aileleriyle irtibat içinde olunduğuna dikkati çeken Bayraktar, "Onlarla birlikte bu süreci yürütüyoruz. Onların yanında olduğumuzu bir kez daha sizlerin aracılığıyla ifade etmek istiyoruz." değerlendirmesinde bulundu.

Bayraktar, konunun çevresel etkilerinin sürekli ölçümler ve analizlerle takip edildiğini belirterek, şöyle devam etti:

"Özellikle yüzey sularının bu bölgeye karışmaması için, onların kontrol altına alınmasıyla alakalı da yoğun bir çalışma yürütüyoruz. Eş zamanlı yürüttüğümüz faaliyetlerimiz şu anda halen devam ediyor. Özellikle arama faaliyetleriyle alakalı iki gün önce halen devam eden heyelan riski nedeniyle bu süreç durmuştu. Heyelan olmuş toprağın uygun olacak alanlara taşınmasıyla ilgili faaliyetlerimiz şu anda devam ediyor. O alanlar tespit edildi ve heyelan riski de göz önünde bulundurularak bu çalışmalar şu anda devam etmektedir."

Bakan Işıkhan: Çalışanların güvenliği ve sağlığı taviz vermediğimiz konu

Bakan Işıkhan, bütün iş yerlerinde ve üretim sahalarında kendileri için en önemli konulardan bir tanesinin, çalışanların güvenliği ve sağlığı olduğunu söyledi.

Bu konuda gerekli önlemleri aldıklarını ifade eden Işıkhan, şöyle konuştu:

"Bu bizim için taviz veremediğimiz bir konudur. Çalışanlarımızın sağlığı ve güvenliği noktasında Teftiş Kurulu Başkanlığımız ve başmüfettişlerimiz eşliğinde şu an incelemelerimiz ve araştırmalarımız devam ediyor. Bu çerçevede olayın gerçekleşmesinde ortaya çıkan kök nedenlerin bulunması noktasında da müfettişlerimiz çalışmalarını sürdürüyor. Tabii olayla ilgili idari ve hukuki süreç devam ediyor ancak müfettişlerimizin hazırlayacağı raporlar belli bir zamanı alacaktı ama en son noktada burada ihmal ve kusuru olan kim varsa hukuk önünde gerekli hesabı vereceğini ifade etmek isterim. Tekrar geçmiş olsun diyorum. Tüm müfettişlerimiz burada koordinatör bakanımız, Enerji Bakanımıza birlikte destek vermeye devam edeceğiz. Müfettişlerimizle burada ve alanda olacağız."

Bakan Yumaklı: (Yüzey suları)Herhangi tehlike arz edecek bir durum yok

Tarım ve Orman Bakanı İbrahim Yumaklı ise olayın yaşandığı ilk andan itibaren Devlet Su İşleri yöneticileri ve mühendislerinin alanda bir acil eylem planı oluşturduğunu anlattı.

Bu plana istinaden öncelikle yüzey sularının baraja akmasını engellemek için set yapılmaya başlandığını ve şu anda 8 metreye ulaştığını dile getiren Yumaklı, bu setin 11 metreye kadar çıkacağını bildirdi.

Yumaklı, setin önünde ve arkasında birikme ihtimali olan suları da atık havuzuna aktarmak üzere bir pompa sisteminin kurulduğunu ifade ederek, şunları kaydetti:

"İkinci olarak bunun daha da önünde, gelecek yağışları da depolama amacıyla yaklaşık 30 metre yüksekliğinde adeta küçük bir baraj inşa edilecek. Bunun dışında da bu maden sahasının bir üst tarafında gelecek olan yağmur suyu gibi temiz suların alana girmemesi için bir baypas sistemi şu anda planlanıyor, arkadaşlar bununla ilgili çalışmalara başladılar. Gelen sular burada tutulup daha sonra da dışarıdan büyük borularla alana değmeyecek şekilde diğer tarafa yönlendirilecek. Şu an itibarıyla herhangi bir şekilde yüzey sularından normal baraja ya da herhangi bir yere akan bir su söz konusu değil. Herhangi tehlike de arz edecek bir durum yok."

Çalışmaların devam ettiğini ve en kısa zamanda bahsi geçen konularla ilgili işlerin bitirileceğini söyleyen Yumaklı, alanda emek veren ve gayret gösteren bütün ekiplere teşekkür etti.

Bakan Özhaseki: Şu ana kadar çok şükür tehlike oluşturacak bir zehirli atığa rastlanmadı

Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Özhaseki ise kazanın yaşandığı sahada şu ana kadar tehlike oluşturacak zehirli bir atığa rastlanmadığını bildirdi.

Özhaseki, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Alparslan Bayraktar, İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Vedat Işıkhan, Tarım ve Orman Bakanı İbrahim Yumaklı ile maden ocağı sahasında açıklamalarda bulundu.

Olayın olduğu andan itibaren bakanlığın ilgili birimlerinin, 10 bilim insanı ve bakanlık uzmanlarının donanımlı mobil cihazlarla bölgeye gittiğini bildiren Özhaseki, olayları yakından takip ettiklerini vurguladı.

Bölgeye geldikten sonra heyelan alanında uçan, biriken toprağın nehir ile buluşmasını kesmek için menfez kapaklarının kapatıldığını aktaran Özhaseki, sonrasında bu toprağın güvenli bir yere nakli için gerekli arama çalışmaların yapıldığını söyledi.

Özhaseki, şöyle devam etti:

"Bu toprağın herhangi bir şekilde insan sağlığına çevreye zararı var mı, havada, suda, toprakta tehlikeli atıklar oluştu mu gibi bir soruya cevap bulabilmek amacıyla da arkadaşlarımız her gün 9 noktadan numune alıyorlar. Sonra bunu gerek kendi mobil cihazımızda gerekse üç ayrı dışarıdaki yetkin laboratuvarlarda incelettiriyorlar. Şu ana kadar çok şükür tehlike oluşturacak bir zehirli atığa rastlanmadı. Bundan sonra da bu titizliği devam ettireceğiz, sonuna kadar sürdüreceğiz. Herhangi bir tehlikenin oluşmaması için elimizde ne geliyorsa onu yapacağız."

Özhaseki, toprağın taşınması aşamasında taşınabilecek yerlerin tespiti dahil üzerlerine düşeni yapacaklarını vurgulayarak, "Çok şükür burada bir tehlikenin oluşmaması bizim için son derece önemliydi, bundan sonra da inşallah olmaz diye ümit ediyorum. Ama bu hiçbir zaman bizim yapacağımız çalışmalara mani değil, burada biz bu çalışmaları titizlikle sürdüreceğiz." diye konuştu.

Her gün topraktan numune alınıp, havadaki ölçümleri yapacaklarını bildiren Özahseki, "Ayrıca yer altındaki suların nehre ulaşma konusundaki tehdidini de göz önünde bulundurarak, ne yapılması icap ediyorsa bilim adamlarımızın tavsiyeleriyle, uzmanlarımızın bu konudaki görüşleriyle istişareyle bakanlıklar arasındaki bir koordinasyonla üzerimize düşen de yapmaya devam edeceğiz." ifadelerini kullandı.

"Gelememe nedenim sadece özel sağlık nedenleri"

Gazetecilerin sorularını da yanıtlayan Özhaseki, bölgeye geç gitmesine yönelik tepkiler olduğunun belirtilmesi üzerine, "Özellikle kendi özelimle ilgili bir şey söylemek istemezdim ancak bir ay kadar önce 8 saat süren bir operasyon geçirdim ve buradaki hadisenin vuku bulduğu gün de devamında 2 saatlik bir operasyon daha geçirdim. Hastanede kalıp doktorların nezaretinde uzunca bir süre tedavi oldum." dedi.

Olayın olduğu ilk andan itibaren narkozun etkisinden kurtulmasıyla, çevreden sorumlu Bakan Yardımcısı, ÇED Genel Müdürü, Çevre Yönetimi Genel Müdürü ve bilim insanlarından oluşan ekipten anbean olayları takip ettiğini anlatan Özhaseki, "Buradaki olayların hepsinden de sonuna kadar tabii ki haberim var. Gelememe nedenim sadece özel sağlık nedenleri, o yüzden eğer özür dilemem gerekiyorsa bütün kamuoyundan özür dilerim." ifadelerini kullandı.

"Bugüne kadar tutanaklara yansıyan tam 135 denetim yapılmış"

Özhaseki, bölgedeki denetimlere ilişkin soruyu yanıtlarken, ÇED raporlarının Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığından alındığını anımsattı.

Kirleticilik vasfı bulunan herhangi bir işletmeyi açacak olan her kim varsa Bakanlığa müracaat ettiğini anlatan Özhaseki, şöyle konuştu:

"Kirleticilik vasfı yüksekse Bakanlık yetkilidir bu konuda, değilse biraz düşük oranda ise onda valiliklerimiz, çevre il müdürlükleri yetkili. Buradaki hadise ÇED çıkmadan önce başlamış ama 2008'de ilk raporu alınmış. Yani neredeyse tam 16 sene kadar önce bu rapor alınmış, aradan geçen zaman ve süre içerisinde 2-3 bazen 4 yıl gibi aralıklarla ya genişletme ya alandaki değişik proseslerin uygulanması ile ilgili de bir takım ÇED raporundaki yenilenmeler söz konusu olmuş, arkadaşlarımız titizlikle tabii bu işi takip ediyorlar."

Özhaseki, bir ÇED raporu için müracaat edildiğinde 2 yılı bulabilen uzun bir süreç yaşandığını belirterek, oradaki birçok bakanlık, kamu kuruluşu, yereldeki idarelerle yazışmalar yapıldığını bildirdi.

Rapor verildikten sonra belli aralıklarla tüm bakanlıkların kendi alanına düşen denetimleri yaptığını aktaran Özhaseki, "Arkadaşlarımız bugüne kadar burayla ilgili tutanaklara yansıyan tam 135 tane denetim yapmışlar. En çok denetim 2022 yılı ortalarında meydana gelen bir borunun patlaması üzerine olmuş. Burada kapatma kararı vermişler, en ağır para cezasını vermişler, ayrıca da savcılığa suç duyurusunda bulunmuşlar. Daha sonra ilgili firma bunları giderdiğini ispat ederek, yeniden müracaat ettiğinde de tabii ki çalışmasına izin vermişler." diye konuştu.

Özhaseki, denetimlerin büyük çoğunluğunun 2022 ortasından itibaren başladığına dikkati çekerek, şunları kaydetti:

"Burada çevreye bir zarar veriliyor mu, verilmiyor mu? Nihayetinde oradaki madende üretim şartlarından dolayı tabii olarak bir tehlike oluştuğu için bunun çevreye etkisi noktasında arkadaşlarımız ölçümler yapmaya da devam etmişler. Şu ana kadar bizim raporlarımızda söylüyorum bu konuda tehlike oluşturacak bir şey olmadığı hususunda da bilgiler var. Yığının ne kadar olduğu, kaç metre yükseklikte olduğu, bunların ÇED raporlarına nasıl yansıdığı, sınırların aşılıp aşılmadığı bunların hepsi hem idari hem adli hem de hukuki boyutlarıyla inceleniyor."

Bütün bakanlıkların kendi müfettişlerini gönderip, kendi bakanlıkları açısından ilgili genel müdürlüklerin bir kusuru olup olmadığını incelediklerini dile getiren Özhaseki, "Bizim de baş müfettişlerimiz buradalar, ilgili birimlerimize düşen tarafta bir kusur var mı yok mu, biz de onu inceliyoruz. Varsa zaten gereğini yaparız. Öbür taraftan da adli olarak da savcılarımız burada serbestçe çalışıyorlar. Nihayetinde kusur kimde niye böyle bir olay meydana geldi, bu da ortaya çıkacaktır, diye düşünüyorum." şeklinde konuştu.

İçişleri Bakanı Yerlikaya: Her anını takip ediyoruz, kayıt altına alıyoruz

İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya da çalışmalarda 3 bin kişinin ve 800'ün üzerinde iş makinesinin görev aldığını söyledi.

Bakan Yerlikaya, şu değerlendirmede bulundu:

"İlk andan itibaren arama kurtarmaya ve bu büyük gayrete de başladık. Bütün bunları yaparken daha önceki buluşmalarımızda da ifade ettiğimiz bir meseleyi bugün sizler aracılığıyla açıklığa kavuşturmak istiyoruz. Bu büyük bir kaza değerli arkadaşlar. Bu yığın liç alanı dediğimiz, toprağın kümelendiği alandan her iki tarafa büyük toprak kayması yani Sabırlı Deresi'ne akan büyük bir kütleden bahsediyoruz. 8 milyon metreküp son ölçümlerle ve onun aksi istikametinde 2 milyon metreküp mangan sahası açık ocağa akan bir kütleden bahsediyoruz ve her iki tarafta da aradığımız canlarımız olduğunu söylemiştik."

Yerlikaya, yığın liç alanlarının devamlı suretle kontrol edilerek sismik ölçümlerinin yapıldığının altını çizerek, şöyle devam etti:

"Her anını takip ediyoruz, kayıt altına alıyoruz. Bilim insanlarından oluşan bir kurulumuz var. Bunlar teknik personel, sahadaki daha önce burayı tanıyanlar, velhasıl istişaresi ve bilimi bize katkı sunacak herkesle bunu değerlendiriyoruz. Gelinen nokta şu, üç gün öncesinde biliyorsunuz bunu paylaşmıştık sahadaki sizle buluşmamızda, mangan sahasındaki alan, ara verilmişti oradaki arama çalışmalarına güvenlik gerekçesiyle ve iki günden beri de Sabırlı Vadisi'nde, Sabırlı Deresi'nin oradaki arama faaliyetlerine yine ara vermiştik."

Yerlikaya, AFAD olarak arama kurtarma çalışmaları sırasında, arama işini yapanların güvenliğini öncelediklerini belirterek, "Bunu yapıyoruz. Yukarıdaki kaymaya vesile olan yerdeki stabilite hiçbir şekilde durmadığı, devamlı surette aktif ve bir önceki, bir önceki zamandan daha aktif hale gelmesiyle ilgili olan bir rapor ve nihayetinde buradaki çalışmaları, arama çalışmalarını inkıta uğratıyor." diye konuştu.

Bakanlar, bilim insanları ve teknik mühendislerle bir araya gelerek toplantı yaptıklarını anlatan Yerlikaya, şöyle devam etti:

"Nihai raporu aldığımız zaman şununla karşı karşıya kaldık, bunu sizlerle paylaşmamız lazım. Her iki tarafta yani Sabırlı ve mangan açık ocağındaki arama faaliyetlerine ara veriyoruz. Tekrar ediyorum, ara veriyoruz. Ne zamana kadar? Yukarıdaki yığın liç alanındaki aktivasyon durup, stabil aşağıda güvenli çalışmaya vesile oluncaya kadar biz arama çalışmalarına ara veriyoruz."

Bakan Yerlikaya, sözlerini şöyle tamamladı:

"Ara veriyoruz ne demek? Yani birazdan bakanlarımız buradaki, yukarıdaki yoğun yığın linç alanının tahliye planları var. Çevre, Şehircilik Bakanlığımız ve Enerji Tabii Kaynaklar Bakanlığımız onların planları doğrultusunda bu aktarma hangi takvim boyunca devam ederse edecek ama bize evet aramayla ilgili aşağıda güvenle tekrar ediyorum güvenle çalışabilirsiniz denildiği an AFAD koordinasyonunda tekraren arama faaliyetlerine devam edilecek. Ben tekrar kıymetli bakanım da az önce ifade etti. En az iki kere gittiğimiz ve büyük bir metanet gösteren ailelerimize tekrar geçmiş olsun dileklerimi iletmek istiyorum. Aziz milletimize geçmiş olsun dileklerimi iletmek istiyorum. Hep dua ediyoruz. Allah bu tür kazalardan ve bildiğimiz, bilmediğimiz afetlerden bizleri insanlarımızı, milletimizi korusun diyoruz."

POLİTİKA Haberleri

Dışişleri Bakanlığı, Pakistan'daki terör saldırısını kınadı
TBMM Başkanı Kurtulmuş: (UCM'nin Netanyahu kararı) Bu karar, insanlığın geleceği adına ümit verici
TBMM kararı Resmi Gazete'de
İç güvenlik alanında düzenlemeler içeren kanun teklifi, TBMM Genel Kurulunda kabul edildi
Köy Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, Komisyonda kabul edildi