Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "Bilhassa CHP’nin kendi iktidarı için referans verdiği belediyelerinde ortaya koyduğu görüntüler hiç de iç açıcı değildir. Türkiye, 1990’lı yıllarda CHP’nin ‘çöp, çukur, çamur’ diye özetlediğimiz belediyecilik anlayışının ağır bedellerini ödemiştir" dedi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, partisinin TBMM'deki grup toplantısına katıldı. Cumhurbaşkanı Erdoğan burada yaptığı konuşmada, kalkınmanın temel altyapısı olan enerji konusunda geçtiğimiz 18 yılda gerçekten takdire şayan bir gelişme gösterdiklerini kimsenin inkar edemeyeceğini belirterek, "Bunlar istedikleri kadar inkar etsinler, biz işimize bakıyoruz. Öyle ki, 2002 yılında toplam enerji kurulu gücümüz 32 bin megavatı bile bulmazken, bugün bu rakam 96 bin megavatı geçmiş durumdadır. İnanın bu, ‘maliyeciyim’ filan falan diyor ama bunun maliyeci olması bu rakamları değiştirmez, biz işimize bakalım. Bunlar içinde de, yerli enerji kaynaklarına dayalı kurulu gücümüz 19 bin megavattan 61 bin megavatın üzerine çıktı. Yenilenebilir enerji kaynaklarımız ise 12 bin megavat seviyesinden 50 bin megavata ulaştı. Özellikle rüzgar, enerji, güneş, jeotermal enerji kurulu gücümüz 18 yıl önce sadece 36 megavat iken bugün bu rakam 17 bin 437 megavat olmuştur. Artık karşımızda, geçtiğimiz yıl kullandığı elektriğin yüzde 63'ünü yerli ve yenilenebilir enerji kaynaklarından elde eden bir Türkiye var” diye konuştu.
"Ülkemizin doğalgaz tüketimi 2002 yılında 17,1 milyar metreküp iken, 2020 yılında 47,7 milyar metreküpe yükseldi"
Türkiye’nin yenilenebilir enerji kurulu gücünde dünyada 13'üncü, Avrupa'da 6’ncı sırada olduğuna vurgu yapan Cumhurbaşkanı Erdoğan, diğer yandan Türkiye’yi bir enerji üssü haline getirecek projeleri de birer birer hayata geçirdiklerini ifade etti. Erdoğan şunları söyledi:
“Bu kapsamda TANAP ve Türk Akımı projelerimizi işler hale getirdik. Azerbaycan’la birlikte Avrupa enerji arz güvenliğinin önemli bir halkası olan Trans-Adriyatik Boru Hattı Projesi'ni de tamamladık. Ülkemizin ilk yüzer LNG depolama ve yeniden gazlaştırma terminalini Aliağa’da 2016’da, BOTAŞ’a ait ikinci yeniden gazlaştırma terminalini ise Dörtyol’da 2018’de devreye aldık. Türkiye’nin ilk derin deniz sondaj gemisi Fatih ile Tuna-1 kuyusunda 405 milyar metreküp doğalgaz rezervi bulduk. Ülkemizin ikinci derin deniz sondaj gemisi Yavuz, göreve başladığı tarihten itibaren 4 adet sondaj gerçekleştirdi. Üçüncü derin deniz sondaj gemisi Kanuni, Filyos Limanı’nda sondaja hazırlık çalışmalarına devam ediyor, o da inşallah Nisan ayında sondaja başlayacak. Türkiye bu üç sondaj gemisini 450 milyon dolara mal etmiştir. Şayet bu gemileri sıfırdan inşa ettirmeye kalksaydık, 2 milyar 100 milyon dolar ödememiz gerekecekti. Anladın mı bay Kemal? bunun adı ‘finans yönetimidir’ finans. Kalkıp da sen bize, ‘Merkez Bankası’nın şu kadar parası nereye gitti, ne oldu?’ bunları sorma, siz tarihinize bakın tarihinize, sizin dönemlerinizde İMF’ye olan borçlanma, Merkez Bankası’nın rezervleri nasıl buharlaştı? Siz bize onun hesabını verin. Bizim böyle verilecek bir hesabımız yok. Biz yere çok sağlam bastık ve bu noktada da gayet emin adımlarla yolumuza devam ediyoruz. Bu sondajları kiralık gemiyle yaptırsaydık, satın aldığımızdan çok daha fazla bir bedel ödeyecektik. Bu yöntemle hem ülkemize kazandırdık hem de derin deniz sondajı alanında dünyanın önde gelen birkaç şirketinden birine sahip olduk. Türkiye’ye bu kazanımları sağlayan Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlarımız Berat Albayrak ve Fatih Dönmez’e ben şahsım, milletim adına teşekkür ediyorum. Görüldüğü gibi, doğalgaz konusundaki dışa bağımlılığımızı önemli ölçüde azaltacak adımları birer birer atıyoruz. Ülkemizin her bir şehrindeki vatandaşlarımızı doğalgazın getirdiği konfora ve temizliğe kavuşturmakta kararlıyız. Yaptığımız yatırımlarla, ülkemizin doğalgaz tüketimi 2002 yılında 17,1 milyar metreküp iken 2020 yılında 47,7 milyar metreküpe yükseldi. Doğalgaz abone sayısı 1,3 milyon iken, bu rakam 17,5 milyona ulaştı. Doğalgaz kullanma imkanı sunulan nüfusun oranı, son 18 yılda yüzde 25’ten yüzde 80,4’e çıktı. Bu, refah düzeyinin nereden nereye geldiğini gösteriyor. Şu anda artık kömür kullanan ev neredeyse kalmadı. Büyük oranda bütün vatandaşlarımız doğalgaza geçti ve geçiyor. Biz göreve geldiğimizde ülkemizde sadece 5 il ve 57 yerleşim yerinde doğalgaz kullanılıyordu. Bizden önceki yönetimlerin tablosu buydu. Bugün ise 81 ilimizin tamamında 589 yerleşim biriminde doğalgazdan istifade ediliyor.”
"Önümüzdeki dönemde ülkemizi enerjinin her alanında geliştirmeye, büyütmeye, güçlendirmeye devam edeceğiz"
Arz güvenliği bakımından önemli olan doğal gaz depolama kapasitesini sıfırdan 3,84 milyar metreküpe ulaştırdıklarını aktaran Cumhurbaşkanı Erdoğan, benzer bir atılımı madencilik alanında da yaptıklarına dikkat çekerek, “Geliştirdiğimiz politikalar ve teşvik ettiğimiz yatırımlar sayesinde maden ihracatımız, 680 milyon dolardan 4,3 milyar dolar seviyelerine geldi. Linyit rezervimizi 8,3 milyar tondan 19,5 milyar tona, bor kimyasallarının kurulu kapasitesini 730 bin tondan 2 milyon 753 bin tona yükselttik, ama bunu işleyerek. Mardin-Mazıdağı’nda, ülkemizde daha önce hiç olmayan 4 adet altın izabe tesisinin, Siirt’te de bir adet çinko izabe tesisinin yapımına başladık. Siirt’teki tesisimizi, inşallah yakında faaliyete geçiyoruz. Maden sektöründe faaliyet gösteren işyeri sayısı 3 bin 206’dan 7 binin üzerine, sektörde çalışanların sayısı da 82 binden 130 bine çıktı. İnşallah önümüzdeki dönemde ülkemizi enerjinin her alanında geliştirmeye, büyütmeye, güçlendirmeye devam edeceğiz” şeklinde konuştu.
Yapılanları anlatmanın önemli ama görmenin daha kalıcı olduğunu dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, konuşması sırasında Türkiye’nin enerji alanında nereden nereye geldiğiyle ilgili olarak hazırlanan videoyu izledikten sonra, “Evet, Allah’a hamd olsun. Görüldüğü gibi biz icraatlarımızla konuşuyor, eserlerimizle övünüyor, hizmetlerimizle iftihar ediyoruz. Bütün bunlar karşılığında vatandaşlarımızdan şöyle kalplerinden kopup gelecek bir ‘Allah razı olsun’ duasından başka bir şey de beklemiyoruz” ifadelerini kullandı.
"Yıllarca altyapıdan hak ve özgürlüklere kadar her konuda ihmal edilmişliğin, geri bırakılmışlığın, horlanmışlığın acısını çeken milletimize layık olduğu hizmetleri sunmak için gece gündüz çalıştık, çalışıyoruz"
Enerji konusunda ortaya koydukları bu tabloyu her alana çok daha fazlasıyla teşmil edebileceklerini vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Biz ülkemize bu eserleri ve hizmetleri kazandırırken, tek muhatabımız milletimizdir. Yıllarca altyapıdan hak ve özgürlüklere kadar her konuda ihmal edilmişliğin, geri bırakılmışlığın, horlanmışlığın acısını çeken milletimize, layık olduğu hizmetleri sunmak için gece gündüz çalıştık, çalışıyoruz. Ülkemizdeki kimi çevrelerden ise ne yaparsak yapalım kalkınma mücadelemize destek bulamadığımızı üzüntüyle ifade etmek isterim. Destek bir yana, bu çevrelerin önümüze sürekli çıkarttıkları engelleri aşmak, kesintisiz yürüttükleri yalan ve iftira kampanyalarıyla boğuşmak zorunda kaldık. Bunlarda yalan, aman ya rabbim akşam başka sabah başka. Neyle karşılaşırsak karşılaşalım, sözümüzü hep milletimize söylemekten, desteği hep milletimizden beklemekten, Allah’ın takdirine ve yardımına sığınmaktan vazgeçmedik” değerlendirmesinde bulundu.
Milletten alamadıkları iktidar vizesini ülkesinin felaketinde arayacak kadar muvazeneyi yitirenlerin olabildiğini belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, bunlara da yanlış yolda ilerlediklerini anlatmaya çalıştıklarını, hep birlikte çalışacaklarını kaydederek, “Şahsımıza, ailemize, Meclis’teki, partideki, hükümetteki çalışma arkadaşlarımıza saldırarak bizi yolumuzdan alıkoyabileceklerini sananları acı bir tebessümle takip ediyoruz. Halbuki kendilerini böyle zelil bir duruma düşüreceklerine, bizimle; vizyonda, projede, yatırımda, icraatta, eserde yarışsalar, ülkemiz ve milletimiz adına daha hayırlı bir iş yapmış olacaklar” dedi.
"Şayet kamuoyunun önüne şöyle en basitinden bile olsa bir projeyle çıkamıyorsanız, ülkenin enerjisini boş yere heba etmeyin"
Önceki günlerde İzmir İl Kongresi'nde muhalefete kendileriyle nasıl yarışacakları konusunda birkaç tüyo verdiğini anımsatan Erdoğan, “Şimdi burada bir kez daha tekrarlayayım ki, kimse duymadım, görmedim, haberim yok demesin” ifadelerini kullanarak, şöyle konuştu:
“Muhalefete düşen; bunlar eğitimde 324 bin yeni derslik yaptı, biz 648 bin yeni derslik yapacağız demektir. Bunlar 132 yeni üniversite açtı, biz 264 yeni üniversite açacağız demektir. Eğer bizimle yarışa gireceklerse. Bunlar 2 bin 145 yeni spor tesisi yaptı, biz 4 bin 290 yeni spor tesisi yapacağız demektir. Bunlar aralarında şehir hastanelerinin de bulunduğu bin 524 yeni sağlık tesisi inşa etti, biz 3 bin 48 yeni sağlık tesisi inşa edeceğiz demektir. Muhalefete düşen; bunlar 22 bin kilometre bölünmüş yol yaptı, biz 44 bin kilometre bölünmüş yol yapacağız demektir. Bunlar 11 bin 600 kilometre demiryolunu yeniledi, biz 22 bin 200 kilometre demiryolunu yenileyeceğiz demektir. Bunlar sınırlarımız içinde bir dönem on binlerle ifade edilen terörist sayısını 300’ün altına düşürdü, biz bir tane bile bırakmayacağız demektir. Bunlar yılda 60 milyar lira sosyal yardım yapıyor, biz 120 milyar lira yapacağız demektir. Muhalefete düşen; bunlar 126 yeni organize sanayi bölgesi açtı, biz 252 organize sanayi bölgesi açacağız demektir. Bunlar elektrikte kurulu gücümüzü 92 megavata çıkardı, biz 184 megavata çıkartacağız demektir. Bunlar 1 milyon toplu konut yaptı, biz 2 milyon yapacağız demektir. Bunlar orman varlığımızı 2 milyon hektar artırdı, biz 4 milyon hektar artıracağız demektir. Bunlar 600 yeni baraj yaptı, biz bin 200 yeni baraj yapacağız demektir. Bunlar turist sayısını 52 milyona kadar çıkardı, biz 104 milyona çıkartacağız demektir. Eğer bu hedefleri kuru sözle bile olsa ifade edemiyorsanız, lütfen milletin vaktini boşa harcamayın. Şayet kamuoyunun önüne şöyle en basitinden bile olsa bir projeyle çıkamıyorsanız, ülkenin enerjisini boş yere heba etmeyin. Siyaseti hayırda rekabet haline dönüştüremiyorsanız, yalan ve iftirayla şerrinizi kimseye bulaştırmayın.”
"CHP’nin kendi iktidarı için referans verdiği belediyelerinde ortaya koyduğu görüntüler hiç de iç açıcı değildir"
“İnşallah bu mesajlarımız yerini bulur da Türkiye 2023 hedefleri arasına vizyon sahibi bir muhalefete kavuşma sevincini de ekler” diyen Erdoğan, “Aksi takdirde biz hep söylediğimiz gibi 2023 seçimlerinde de vizyonda, hedefte, projede kendimizle yarışmaya devam ederiz. Gerçi, bilhassa CHP’nin kendi iktidarı için referans verdiği belediyelerinde ortaya koyduğu görüntüler hiç de iç açıcı değildir. Türkiye, 1990’lı yıllarda CHP’nin ‘çöp, çukur, çamur’ diye özetlediğimiz belediyecilik anlayışının ağır bedellerini ödemiştir. Aynı şekilde koalisyonlu yılların ülkemizin sırtına yüklediği faturaları da unutmuyoruz. Bugün yeniden, ülkemizin çeşitli şehirlerindeki ilçelerde, sokakları ve meydanları dolduran çöp yığınları görüyoruz. Bugün yeniden, musluklardan su akmadığı için tankerlerin ardında oluşan su kuyrukları görüyoruz. Bugün yeniden, her yağmurda su altında kalan binalar, iş yerleri, sokaklar görüyoruz. Bugün yeniden, yetersiz toplu taşıma hizmetleri sebebiyle üst üste yığılmış insan manzaraları görüyoruz” ifadelerini kullandı.
“Kendinden başka kimseyi sevmeyenler, millete hizmet edemez”
“Dünden bugüne CHP belediyeciliği” ile ilgili hazırlanan videonun izlenmesi sırasında sokaklardaki dağılmış ve birikmiş çöpler ekrana geldiğinde “Görüldüğü gibi 20 yıl öncesi değil, 2 ay öncesi” diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü:
“Şecaat arz ederken, sirkatin söylermiş. İşçinin, emekçinin, çalışanların isimlerini dillerinden düşürmeyen, hatta ‘biz devletin belirlediği ücretten daha fazlasını vereceğiz’ diye böbürlenen CHP’nin belediyelerinin ülkeyi getirdiği hal işte budur. Tabii istismarcılık bunların genine işlemiştir. Parti teşkilatlarındaki, belediyelerindeki, yanlarında yörelerinde tuttukları kesimler arasındaki taciz, tecavüz, hırsızlık, arsızlık hadiselerini bile görmezden, duymazdan özellikle gelenlerin elbette millete hizmet gibi bir davası olamaz. Bu ülkeye ve bu millete hizmet etmek için önce onu aşkla sevmemiz gerekiyor. Kendinden başka kimseyi sevmeyenler, millete hizmet edemez. Rabbim hepimizi ülkesine ve milletine ram olanlardan eylesin diyoruz.”
“Pek çok ülke adeta sağlık sisteminin çöküşü gerçeğiyle kendi içine kapanırken, biz tüm vatandaşlarımıza hastanelerimizi açtık”
Korona virüs salgınının dünyanın son bir asırdaki en büyük sağlık krizi olarak etkisini artırarak sürdürdüğünü hatırlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye’nin salgınla mücadelesini ilk vakanın tespit edildiği günden beri kararlılıkla yürüten ülkelerin başında geldiğini belirterek, “Pek çok ülke, adeta sağlık sisteminin çöküşü gerçeğiyle kendi içine kapanırken, biz tüm vatandaşlarımıza hastanelerimizi açtık. Bugün hala gelişmiş ülkeler başta olmak üzere çoğu yerde, öyle istediğiniz gibi hastaneye gidemez, teşhis ve tedavi talep edemezsiniz. Ancak, telefonla yaptığınız başvuru kabul edilirse hastane kapısından içeri alınma şansına sahipsiniz. İlk aylardaki maske kargaşasını hatırlayın. Yine ilk aylardaki yoğun bakım yatağı, solunum cihazı krizlerini hatırlayın. Yaşlı bakım evlerinde yaşanan toplu ölümleri hatırlayın. Dünyayı anlatıyorum, dünyanın devini, devlerini anlatıyorum. İnsanların üzerine çöken korku ve umutsuzluk iklimini hatırlayın. Hamdolsun Türkiye hiçbir zaman böyle bir duruma düşmedi. Vatandaşlarımızın sadece sağlıklarını değil, istihdamdan eğitime kadar hayatlarının her alanını kuşatan tedbirlerle süreci yönettik. Utanmadan sıkılmadan öyle tweetler atıyorlar ki biz maskesiz kalmışız. Halkımıza maske dağıtamamışız. Bu ne vicdansızlıktır, bu ne terbiyesizliktir? 146 ülkeye maske gönderen bir ülke var. Buna da bir kılıf uydurmuşlar, bu ‘Erdoğan’ın sadece kendi reklamını yapması.' Bizim böyle bir reklama ihtiyacımız yok. Ama biz dünyada nerede bir sıkıntı varsa oranın imdadına yetişmeyi, kendi medeniyetimizin özellikle bize yüklediği bir görev telakki ettiğimiz için bu adımları attık. Ama bunların böyle bir derdi yok, bunların böyle bir medeniyet sevdası bir medeniyet yarışı yok. İnançlarından ötürü böyle bir adımı atma dertleri de yok. Ama bizde bu dert var” diye konuştu.
Bugün Türkiye’nin aşılama konusunda dünyada en üst sıralarda yer aldığına dikkat çeken Erdoğan, “Salgın tedbirlerinin yönetiminde de oldukça iyi bir noktadayız. Son kabine toplantımızda, şehirlerimizi vaka sayısı, yoğun bakım yatak sayısı, aşılama oranı gibi kriterlere göre dört gruba ayırarak renklendirdik. Yeni kontrollü normalleşme adımlarını da, bu renklere göre kademeli olarak belirledik. Böylece durumu iyi olan illerin kazanımlarına sahip çıkmalarını, durumu kötü olan illerin de iyiye doğru gitmek için çalışmalarını sağlamayı hedefliyoruz. Dolayısıyla, o şehirdeki insanlar, hangi renkte yer alacaklarına, dolayısıyla hangi imkanlardan faydalanabileceklerine kendileri karar veriyorlar. Hiç şüphesiz, ideal olmamakla birlikte, bu sistemin nispeten adil olduğunu düşünüyoruz. Önümüzdeki hafta yapacağımız kabine toplantımızda, illerimizdeki gelişmeleri değerlendirerek, normalleşme haritamızı güncelleyeceğiz. Temizlik, maske ve mesafe kurallarına uyarak, ülkemizi bu musibetin yol açtığı sıkıntılardan kurtarabileceğimize inanıyorum” dedi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, konuşmasının sonunda AK Parti Gençlik Kolları’nın kongresini gerçekleştireceklerini, ardından da Büyük Kongre’ye hazırlandıklarını belirtti.