"Ben Tugay Adak!
Hikayemi hepiniz öğrendiniz. 2014 yılında partimin bayrağını asarken 21 yaşında bir gözümü kaybettim. Mağduriyetimden kendime bir kazanç sağlama yoluna hiç gitmedim, bana verilen ve tutulmayan hiçbir sözü kendime dert edinmedim, kimseye sözünü tutmadı diye bir tepki de göstermedim. Sizin anlayacağınız söz verenler sözlerini yediler; lakin ben onurumu hiçe sayıp kimseden medet dilenmedim. Kendi çabamla ekmek paramı kazandım, partimden emeğimi esirgemedim. Ben partimi, partili arkadaşlarımı herkesten çok sevdim. Partim ve arkadaşlarım değil; ama makam sahipleri beni gönüllerine sığdıramadı.
Beni ve milyonlarca genci Fetullahçı sınav sistemine mahkum eden bu düzene rağmen üniversiteyi kazandım. Maalesef malum hayat şartları orada da karşıma çıktı ve okulumu bitiremedim. AKP'nin liyakatı, beceriyi yok saydığı memurluk sisteminde milyonlarca genç gibi benim de torpilim olmadığı için kendime yer bulamadım. Belki hata bendeydi belki babam ensesi kalın biri değildi. Halbuki bir günde memur olup liyakat sahibi olanların ülkesinde ben liyakatsiz kaldım. Ne zaman her şey çok güzel olacak desem beni AKP'nin çürümüş düzeninde partili büyüklerim sahipsiz bıraktı. Kısacası biz yerimizde kaldık.
Birileri üstümüze basıp yükseldi. Biz, sizi rüyanızda dahi görseniz inanamayacağınız makamlara sığdırdık da siz beni ve kardeşlerimi bir yere sığdıramadınız. Oysa ben 28 yıllık yaşamıma; Gezi eylemleri, adalet yürüyüşü, referanduma hayır gibi onlarca direniş sığdırdım. Partim için yaptığım hiçbir şey için en ufak bir pişmanlığım yoktur!
Ama içimin yandığı iki konu vardır!
Partim zora düşmesin diye anneme belediyede işe girdim diye yalan söyledim. Kardeşlerim makul bir dille anneme söyleyin beni affetsin. Kardeşlerime hakkım helal olsun. Ben 28 yılda hepinizi yüreğime sığdırdım; ama asfaltta yatan bedenimi bir yoğun bakım ünitesine sığdıramayan parti büyüklerine hakkım bir yana selamın bile yoktur!
Ve artık ben yokum!
Partisi için gözünü kaybeden Tugay artık canını da kaybetti. Şimdi gönül rahatlığıyla sizin olsun koltuklar, o kırmızı plakalar, o plazalar.. Gençler sayesinde kazanılan o parti meclisi koltukları, İl Başkanlığı koltukları sizin olsun. İmkanlar sizin olsun... Vaatler, yalan rüzgarları sizin. Ama bu son olsun! Kimsenin sonu benim gibi olmasın, ders olsun herkese!
Hiçbir genç arkadaşım benim yaşadığım buhranları yaşayıp, içinden çıkılmaz girdaplara girmesin. El verin birbirinize, el verelim birbirimize..
Kartepe'de sıcak bir toprağın koynunda yatan ve sizi herkesten çok seven, kardeşiniz, yol arkadaşınız Tugay...”
Not: Mektup, sosyal medya Facebook'tan alınmıştır.