Bursa’da konuşan Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Vedat Bilgin, EYT ile ilgili çok önemli açıklamalarda bulundu.
‘Üretim Sürecine Katılımın Desteklenmesi Projesi’ Bursa açılış toplantısı, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Vedat Bilgin'in katılımıyla gerçekleşti.
Programda konuşan Bakan Bilgin, projenin Türkiye'nin istihdam açığına katkıda bulunacağını söyledi. Programın Uluslararası Göç Örgütü tarafından desteklendiğine dikkat çeken Bakan Bilgin, “Biz bu programı çeşitli kaynaklardan, kendi kaynaklarımız da dahil, yerli kaynaklardan ve uluslararası kaynaklardan Türkiye çapında, Türkiye'nin bütün sanayi şehirleri başta olmak üzere, bütün kentlerine yaymak amacındayız. Amacımız bu yıl sonuna kadar bu programı bütün Türkiye'ye yayarak yaklaşık sanayide 50 bin yeni istihdam üretmek” dedi.
‘Enflasyonun artmasının sebebi döviz açığı'
Yaşanan ekonomik kriz ile ilgili de konuşan Bakan Bilgin, Türkiye’nin döviz açığına dikkat çekerek şöyle konuştu: “Tabii bir başka sorun, bütün bu ekonomik, dünyadaki ekonomik krizin yansımaları olarak Türkiye'nin yaşadığı enflasyon sorunudur. Enflasyon son yıllarda şahit olmadığımız bir orana yüzde 80’lere ulaşmıştır. Bu ciddi bir sorundur. Tabii ki bazen şöyle değerlendirme yapanlar var, işte dünyanın başka ülkelerinde yüzde 10, yüzde 20 fakat işte her birisi artan oranlarda devam eden bir kriz şekline dönüşen ve bugünlerde de çok sık resesyona girme endişesini artıran bütün iktisatçıların tartıştığı bir mesele haline gelmiştir. Resesyonun arkasından da bildiğiniz gibi bu durgunluğun bir stakkasyonist ortama dönüşmesi tehdidi ile karşı karşıyayız. Bütün bunlardan Türkiye etkileniyor. Türkiye daha fazla etkileniyor. Neden Türkiye daha fazla etkileniyor? Bunu aslında iş hayatının içinde olan bütün iş adamları bu konuyu tartışan ve bilen bütün insanlar tahmin ediyor. Bunun cevabı bu sorunun cevabını biliyorlar. Bu sorunun en önemli kaynağı Türkiye'nin döviz açığıdır. Döviz talebidir. Döviz talebinin artması, döviz fiyatlarını artırıyor. Bildiğimiz iktisada giriş derslerinde, bizim ders kitaplarımızın bu daha başlangıcında yer alan bir şey. Talebi arttığı zaman, onu yeterli üretemiyorsanız onun fiyatı artar. Bu önemli bir sorun olarak karşımızda duruyor. Tabii Türkiye'ye ilave bir yük daha geliyor. Döviz fiyatlarındaki dalgalanmanın dışında bir başka yük de enerji kaynaklarının tahmin ettiğimizin üzerine çıkmış olması. Petrol, işte brent petrolün 40 dolar civarından artarak, 120 dolarlara ulaştığı bir aşamada bizim enerji maliyetlerimiz korkunç bir patlama göstermiştir. Bugün yıl sonu itibarıyla tahminimiz ekonomiye bunun 50 milyar doların üzerinde bir yük getirmesidir. Bunun maliyetini görüyoruz. Bunun maliyeti ekonominin çeşitli alanlarında ama özellikle enerji, ulaştırma, ilişkisi açısından baktığımız zaman pazarlarda bunu hissetmek, marketlerde bunu hissetmek hepimizin gündelik hayatının bir parçası olarak, gündelik bir olay haline gelmiştir. Tabii bunlar çözümsüz olaylar değil. Bunların bir kısmı uluslararası sistemle meydana gelen sorunların çözülmesine bağlıdır. Ama esas önemli tarafı da, bizim elimizde olan tarafı da ekonominin istikrar içerisinde olması, büyümesini sürdürmesi.”