Rusya lideri Putin ve Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın yarın Astana’da yapması beklenen görüşme hakkında değerlendirmelerde bulunan Rus uzman Markov, toplantının çok dostane ve karşılıklı saygıya dayalı bir atmosferde gerçekleşeceğinin altını çizdi.

Rus-Türk Toplumsal Forumu Genel Sekreteri ve Siyasi Araştırmalar Enstitüsü Genel Müdürü Sergey Markov, Kazakistan’ın başkenti Astana’da yarın bir araya gelmesi beklenen Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ve Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın yapacağı görüşme ile ilgili öngörülerini Sputnik muhabiri ile paylaştı.

Markov, “Putin ve Erdoğan’ın Astana'da yapacağı görüşmenin olası konularına ilişkin şunlar söylenebilir. Her şeyden önce toplantı çok dostane ve karşılıklı saygıya dayalı bir atmosferde gerçekleşecek. Erdoğan'ın bu toplantı ile ilgili hazırlık sürecinde tüm ülkelerin Rusya'ya saygı duyması, Rusya'nın çıkarlarının göz ardı edilmemesi ve Ukrayna'nın Rusya ile barışı kabul etmesi gerektiğine dair önemli açıklamalarda bulunması Moskova'da gözden kaçmadı” diye konuştu.

İki liderin Ukrayna çözümü bağlamında Türkiye’nin arabuluculuğunu görüşmesinin beklendiğine dikkat çeken Markov, şöyle konuştu:
“Bir diğer konu da Türkiye'nin Ukrayna krizi ile ilgili müzakerelerdeki arabuluculuğu. Türkiye’nin bu konuya yaklaşımlarında ciddi değişiklikler oldu. Türkiye birkaç aydır Rusya ile Ukrayna arasındaki müzakerelerde arabulucu olmaya çalışıyor. Ancak Ankara, (Ukrayna Devlet Başkanı Vladimir) Zelenskiy’in bağımsız bir siyasi olmayıp tamamen Washington tarafından kontrol edildiği için Ukrayna ihtilafını çözmeye yönelik tam teşekküllü bir diyalog için koşullar yaratmayı başaramadı. Bu nedenle de kendisi ile müzakereler anlamsızdı. Sonuçta Erdoğan bunu benimsedi ve şimdi bir yanda ABD, İngiltere, Fransa ve Almanya şahsında Batı, diğer yanda da Rusya olacak şekilde farklı bir müzakere formatı öneriyor.”
İki liderin ayrıca ‘tahıl anlaşmasının’ uygulanmasına ilişkin konuları da ele alacaklarına dikkat çeken Markov, “Onlar daha önce bu ‘anlaşmanın’ kasım ortasında sona ereceği ve tahılın çoğunun fakir ülkelere değil zengin ülkelere gittiğinin ortaya çıkması halinde askıya alınabileceği şeklinde açıklamalar yapmıştı. Bu nedenle iki lider büyük bir ihtimalle bu sürecin nasıl ilerlediğini kontrol edecek. Belki de bir kez daha bu bağlamda Batılı ülkelere yönelik sert açıklamalarda bulunabilecek” vurgusunu yaptı.