MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, partisinin TBMM’deki grup toplantısında konuştu

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, partisinin TBMM’deki grup toplantısında konuştu

"Boğaziçi Üniversitesi’ndeki her gelişme açıkça çarpıtılmış, gençliğin kabına sığmaz niteliği hain çevreler tarafından kullanılmak istenmiştir"

A+A-

Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) Genel Başkanı Devlet Bahçeli, gençlere çağrıda bulunarak, “Eyvah gençliğim’ dememek için tüm kardeşlerimi ziyana değil, ziya içinde yaşamaya, Türkiye’ye sahip çıkmaya, huzur, barış, refah ve mutluluk içinde var olmaya çağırıyorum” dedi.

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, partisinin TBMM’deki grup toplantısında konuştu. Hararet düzeyi yüksek siyasi gündem konuları içinde olması gerektiği kadar temas edilmeyen mühim meselelerin ve toplum kesimlerinin olduğunun sarih bir gerçek olduğunu belirten Bahçeli, “Bu kapsamda siyaset kurumunun teferruatlı bir özeleştiri yapması kanaatimce ahlaki sorumluluğudur. Geleceği planlamayı ihmal edenler, başkalarının planlarında yalnızca bir nesne, yalnızca etkisiz bir eleman olurlar. Dünün mahsulü nasıl bugünse, geleceğin de cümle kapısı şuurla temellenmiş bugün telakkisidir. Gelecek demek var olmak, hayata tutunma iddiası demektir. Geleneği ile geleceği arasında bağ kuramayan toplumların hazin ve hüsran dolu sonlarına tarih ibretle şahitlik etmektedir. Elbette ne geçmişimizi unutma lüksümüz, ne de geleceğimizi ihmal etme hakkımız vardır. Özellikle 4 Ocak 2021 tarihinden itibaren Boğaziçi Üniversitesi’nde yeşeren muzır olaylar Türk gençliği üzerinde oynanan oyunları, geniş çaplı istismar kampanyalarını yeniden ve tüm çıplaklığıyla deşifre etmiştir. Gençlik; gelecek ümidi, gelecek iradesi, geleceğin gerçeğidir. Nitekim Gazi Mustafa Kemal Atatürk, ‘Genç fikirler demek, gerçek fikirler demektir’, sözüyle bu görüşümüzü doğrulamaktadır. Biz kuşakları X, Y, Z kategorisiyle ele almıyor, bu şekilde analiz etmiyoruz. Çünkü bu ayrımın alfabenin diğer harflerine kadar ulaşacağını, buradan da bir sonuç çıkmayacağını düşünüyoruz. Milleti bir görüyor, adına Türk milleti diyoruz. Gençliği bir değerlendiriyor, müstesna unvanına Türk gençliği diyoruz. Yaratılan her insan bizim için hürmete layıktır. Ve hepsi Cenab-ı Allah’ın eşsiz bir emanetidir” ifadelerini kullandı.

Gelecekten tasarruf yapılamayacağına göre gençlikten taviz vermek, onlara kulak tıkamak, onları hayatın kaotik şartlarında sahipsiz bırakmanın söz konusu olamayacağını dile getiren Bahçeli, düşüncesi, siyasi ve ideolojik aidiyeti ne olursa olsun Türk gençliğinin kendilerinin has bahçeleri, parlak yüzleri, muazzam hazineleri olduğunu aktardı.

"Hiç ayırt etmeksizin, hiçbir fark gözetmeksizin her genç kardeşime elimi uzatıyor, alayını birden hasretle kucaklıyorum"

Büyük düşünür Farabi’nin bilmenin bir usta edasıyla hayata şekil vermek olduğuna vurgu yaptığını, merhum Nurettin Topçu’nun “Var Olmak” isimli eserinde de “Bilen kendi varlığından yukarılara tırmanan insandır” ifadelerini kullandığını anımsatan Bahçeli, “Bizim ne kadar tırmanacağımız başka bir tartışma konusuysa da, biz Türk gençliğinin ruh kökünü, asaletle yoğurulan hamurunu, yüreğinde kopan fırtınalı sahilleri kendimizi bildiğimiz kadar iyi biliyor ve içselleştiriyoruz. Hiç ayırt etmeksizin, hiçbir fark gözetmeksizin, her genç kardeşime elimi uzatıyor, alayını birden hasretle kucaklıyorum. Onlar bizim her şeyimizdir, ne oy kaygısına, ne siyasi tartışmalara, ne de basit çıkar hesaplarına hapsedilemeyecek mümtaz değerlerimizdir. Gençlik hür istikbalimizin mimarı, mihmandarı, mirasçısı, mihrabıdır. Merhum Necip Fazıl’ın dediği gibi, ‘Zaman bendedir ve mekân bana emanettir’ şuurunda bir gençliktir Türk gençliği. ‘Kim var’ diye sorulduğunda, sağına/soluna bakmadan, fert fert ‘Ben varım!’ diyebilen haykırışın ta kendisidir Türk gençliği. Gözümüze nasıl bakıyorsak onlara da öyle bakmalıyız. Sağlam bir kafaya, imanlı bir kalbe, çalışan ve çalışkan bir kola sahip bir gençliğin üstesinden gelemeyeceği hiçbir zorluğun olmadığı, olmayacağı inancındayız” diye konuştu.

Diri umutlarını Türk gençliğiyle örtüştürdüklerini bildiren Bahçeli, “Onlar sayesinde milli hedeflerimizin daha yükseklere çıkarılması ve hatta ulaşılması için bu zaman diliminde, cari imkanlarımız nispetinde üzerimize düşen görevleri yerine getirmenin heyecanıyla dolduk. Genç kardeşlerimin üzerinde hesap yapan çakal suretlerini görüyor, emellerini yakından tanıyor ve takip ediyoruz. Dikkatlerinizi çekmek isterim ki, 15-24 yaş grubunda yaklaşık 13 milyon kardeşimiz bulunmaktadır. Nüfusun yüzde 15,6’sı gençlerden müteşekkildir. Türkiye’nin genç nüfus oranı, AB ülkelerinin genç nüfus oranlarından çok daha fazladır. Bu tablo esasen potansiyel, mukayeseli ve stratejik gücümüzün apaçık delilidir. Türk gençliğinin aklını bulandırmaya, arayışlarını budamaya, duruşunu bozmaya, geleceğini karartmaya çalışan iç ve dış mihrakların ana gayesi bu güçten çekinmelerinden dolayıdır. Günleri aylara, ayları yıllara bağlayan zaman tüneline ışık tutulursa, akla gem vurup duyguların dizginlerini serbest bırakmanın sarsıcı sonuçları hemen görülecektir” şeklinde konuştu.

"Türk gençliği uyanık ve dikkatli bir şuura, devletine ve milletine karşı sadakat ve sorumluluğa, ailesine ve arkadaşlarına karşı müşfik ve saygılı bir üsluba sahiptir"

Büyük Türk düşünürü Yusuf Has Hacib’in “Aklın kıymetini yine akıllı bilir” sözlerini hatırlatan Bahçeli, Hacib’in akla ve aklını kullananlara karşılıklı vurgu yaptığını kaydederek, şu ifadeleri kullandı:

“Can alıcı nokta, her hareketi aklın imbiğinden geçiren/geçirebilecek ihtiyatlı ve itidalli bir iradeyi tecessüm ettirmektir. Çok şükür, Türk gençliği bu iradenin bizatihi faik ve fazıl tarafıdır. Hayatın olağan ilerleyişinde her birimizin karşısına zorluklar çıkabilir, sıkıntılar doğabilir, hatta ızdırıplar sökün edebilir, fakat aziz Atatürk’ün dediği gibi, muhtaç olduğumuz kudret damarlarımızdaki asil kanda saklı olduğu müddetçe gündüzümüzü geceye, baharımızı kışa, hayallerimizi hüsrana hiç kimse döndüremez, döndürmeye de solukları yetmez. Nasıl ki istiridye zoru görmeden inci yapamazsa, zorlukları yenmeden de irademiz sivrilemeyecektir. Bilinsin ki, teminatımız ve tesellimiz Türk gençliğidir. Tarihin hiçbir döneminde esir bir vicdan ile kutlu emanetlerin taşındığı görülmemiştir. Bu sebeple gençliğimizi esir etmek için kuyruğa girenlere katiyen izin vermeyeceğiz. Merhum Cenap Şehabettin diyor ya, ‘Kalp kalbe sığdı mı göz gözü kusurlu görmez.’ Bizim kalbimizde her gencimize yer vardır, bizim sevgimiz hepsini sarıp sarmalamaya kafi gelecektir. Biz gençlerimizin göz bebeklerinde derin teessür uçurumları görmek istemiyoruz. Onun bunun şiddet aparatı olmalarına tahammül edemiyoruz. Ölüm döşeğine düşmüş bir uygarlığın korkudan kasılmasına benzer şekilde, herhangi bir kaygıya kapılmalarını aklımızın ucuna bile getirmiyoruz. Yıkım gündelikçileri, mukallit aydınlar, kimliksiz siyasetçiler, terör örgütlerine taşeronluk yapan köksüzler, aslanı kediye boğdurmak için el ovuşturan vatansızlar, gençliğe musallat olan cinayet ve suç şebekeleri şunu iyi bilsinler ki; bizim ne dağa gönderecek, ne hücre evine yollayacak, ne üniversite kapılarındaki eylemlerde kaybedecek, ne de sokak aralarında molotof fırlatacak tek bir gencimiz, tek bir evladımız, tek bir fidanımız dahi yoktur. Devşirdikleri kişilerin eline silah tutuşturanlar, militan açığını bu yolla takviye etmek için üniversitelere tezgah kuranlar bunun bedelini ağır ve acıklı şekilde ödemelidir. Unutmayalım ki; düşmanın en büyük hilesi dost görünüşüdür. Belirsizliği kuşatan sis bulutu dağılıp pişmanlık duygusu sahnedeki yerini almaya başladığında; kandırılan, aldatılan, aklı kiralanan, nihayetinde hayatı sönen gençlerimizin müteessir ve muhtaç hallerine en başta anaları ve babaları kahrolacak, toplumumuz da bundan ciddi düzeylerde zarar görecektir. Türk gençliği uyanık ve dikkatli bir şuura, devletine ve milletine karşı sadakat ve sorumluluğa, ailesine ve arkadaşlarına karşı müşfik ve saygılı bir üsluba sahiptir, bunun aksi istikametinde tavır ve tutum alanlar da kandan ve candan nemalanan vampirlerdir.”

"Boğaziçi Üniversitesi’ndeki her gelişme açıkça çarpıtılmış, gençliğin kabına sığmaz niteliği hain çevreler tarafından kullanılmak istenmiştir"

Şahsiyeti olanın amacının var olduğuna, amaç yoksa her şeyin çarpıtılmasının kaçınılmaz olduğuna dikkat çeken Bahçeli, “Mesela Boğaziçi Üniversitesi’ndeki her gelişme açıkça çarpıtılmış, gençliğin kabına sığmaz niteliği hain çevreler tarafından kullanılmak istenmiştir. Bu işin içinde ne yazık ki bazı siyasi partiler de yer almıştır. Kendi evlatlarına el bebek gül bebek muamelesi yapan, başkalarının evlatlarını siyasal ihtirasları için kavgaya yönlendirenler zilletin dipsiz çukuruna düşen sorumsuz ve kirli zihniyetlerdir. Bu çürük ve günahkar zihniyet failleri, büyük bir tezat ve ikilik içine gömülü halde olduklarından dolayı sürekli bocalıyorlar. Hiç biri sırtında taşıdığı ve muhafazaya mecbur olduğu mevki veya paye ile ahenk içinde yaşamıyor. Kafaları zeka itibariyle olsun, vatan sevgileri itibariyle olsun, hakikaten merhamete muhtaçtır. Şahsiyetleri kırpıntı bohçası gibidir. Üstelik her şeyleri de iğretidir. CHP’den tutun İP’e kadar, HDP’den tutun diğerlerine kadar çirkin manzara aynısıyla bunu göstermektedir. Sevgili gençlere tavsiyem, şahsiyetinizi kazanın, kazandıysanız sağlamlaştırın, faziletlerinizi kemale eriştirin, kendinizi yetiştirin, mensubiyet bilincinizi her daim müdafaa etmeyi göze alın. Zira cisminizle değil ruhunuzla insan olacağınızı lütfen aklınızdan çıkarmayın. Bunun için de her yaptığınız işe inanın, bağlanın, daha doğrusu yüreklerinizde hissedin. Merhum şairimiz Arif Nihat Asya diyordu ki: ‘İnanmak, basamakların çıkamadığı yere kanatlarınla tırmanmaktır’ neyin yanlış, neyin doğru olduğuna vicdan fermanımızı dinleyerek karar vermeliyiz. Vazoyla saksının farkını bile çiçeklerden sormak durumundayız. Gençlerimiz müsterih olsunlar, zaman öncelikleri hep değiştirmiştir. Hiç kimse, 'kuyunun dibindeyim' diye de üzülmemelidir. Belki oradan da bir kapı aralanacak, Hz. Mevlana’nın dediği üzere, kuyuya düşen Yusuf olup çıkacaktır” dedi.

Dijital çağın siyasi coğrafyası olmayan yerçekimsiz bir ortam oluşturduğunu, bu ortamın millet ve gençler için hem fırsat hem de riskler barındırdığını vurgulayan Bahçeli, “2020 yılında küresel internet kullanıcı sayısı 4,5 milyardı. Dünya çapında e-ticaret için bir dakikada 1 milyon dolar para harcandı. Bir dakikada 187 milyon e-posta gönderildi. Whatsapp uygulamasında bir dakikada 41,7 milyon mesaj paylaşıldı. Facebook’a bir dakikada 973 bin giriş yapıldı. O bir dakikada 147 bin resim yüklendi, 150 bin mesaj paylaşıldı. Google’da bir dakikada 3,7 milyon arama yapıldı. Bir dakikada 481 bin tweet atıldı. Her bir dakikada Twitter’a 319 yeni Twitter kullanıcısı katıldı. Zoom ile bir dakikada 208 bin 333 kişi toplantı gerçekleştirdi. İnstagram’a bir dakikada 347 bin 222 hikâye yüklendi, 1,7 milyon resim beğenildi. Youtube’da bir dakikada 4,3 milyon video seyredildi. Endüstri 4.0’e geçişle birlikte, dijital gelişmelere yeni boyutlar eklenmişti. ‘Şeylerin interneti, her şeyin interneti, yapay zeka, büyük verilerin bulut bilişim sistemlerinde depolanması’ insan ve toplum ilişkilerini yoğun, kimi hallerde de müphem düzeyde etkilemişti. 2020 yılında internete bağlı cihazların sayısı 35 milyarı aştı. Türk gençliği mizahi aklıyla, kavrayış gücüyle, çakmak çakmak çakan gözleriyle Endüstri 4.0’ün gereğini ne kadar yapıyor? Hatta Endüstri 5.0 ve 6.0’ya hazırlık içinde mi” ifadelerini aktardı.

"‘Eyvah gençliğimdememek için tüm kardeşlerimi ziyana değil, ziya içinde yaşamaya, Türkiye’ye sahip çıkmaya, huzur, barış, refah ve mutluluk içinde var olmaya çağırıyorum"

Milli davalarının Türk gençliğinin davası olduğunu vurgulayan Bahçeli, “Düşüncelerim, kronik bir endişenin, hayali bir tehdidin veya bir vehmin değil, hepsini kardeşim gördüğüm Türk gençliğiyle gönülden gönüle bir rabıta kurmak ve onlara bir büyükleri olarak kalpten tavsiyelerde bulunmak için dile getirilmektedir. Bugünkü şartlarda hıyanet dalgaları tsunami boyutunda olsa da, sukutu hayal kaderimiz değildir. Merhum Enver Paşa’nın dediği gibi, ‘Yaşamak büyümektir.’ Büyüklenmekle büyümek farklıdır. Büyüdükçe devlete ve millete, tarihi ve egemenlik haklarımıza destek vermek asıl olmalıdır. ‘Eyvah gençliğim’ dememek için tüm kardeşlerimi ziyana değil, ziya içinde yaşamaya, Türkiye’ye sahip çıkmaya; huzur, barış, refah ve mutluluk içinde var olmaya çağırıyorum. Bu çağrı dürüst, temiz, hilesiz ve hesapsız bir çağrıdır. Bu çağrı birliğe, beraberliğe ve hep birlikte dirliğe çağrıdır. Bu çağrı tarihin, talihin, milletin, haklıdan yana duruşun çağrısıdır. Geçmişte yeterince bedel ödedik, yenilerini ödemeyelim çağrısıdır” diye konuştu.

"Gönül kimi severse onun kusuru erdem olur, bütün ters işleri düz, eksiği tam olur"

Uygarlıklar arasındaki fay hatlarının, geleceğin savaşlarının cephe hatlarını teşkil edeceğini işaret eden Bahçeli, şöyle konuştu:

“Şimdiden her ihtimale hazırlık yapmak şarttır. Berlin Duvarı’nın yıkılmasından sonra New York’ta Dünya Ticaret Merkezi’nin kulelerinin yıkılmasına kadar insanlığa dayatılan fikir, toplumların parçalandığı fikriydi. Ama bu dayatma boşa çıkmıştır. Savaşlar, çatışmalar, kutuplaşmalar, devrimler, seriye bağlanmış teknik dönüşümler, göçler, artan zenginlikler, tavan yapan yoksulluk ve sefalet küreselleşse de, bunlara mukavemet ruhu da aynı oranda güçlenmiş ve genişlemiştir. Deniyordu ki, küresel süreç demokrasinin önüne çekilen bütün setleri yıkıp geçerken piyasaları serbestleştirecek, hukuk kurallarını evrenselleştirecek, insanı ve toplumları özgürleştirecek. Bu tahmin de sulara gömülmüştür. Demokrasi, özgürlük, insan hakları, adalet bizim vazgeçilmez hayat ve siyaset prensiplerimizdir. Yıkıcı olmadıktan sonra, hainlerin zehirli propagandası haline dönüşmedikçe saygımız ve riayetimiz tartışmasızdır. Hz. Mevlana’nın dediği gibi, ‘Adalet bir şeyi yerine koymaktır’ ve bu ihlaslı hüküm Türk milletiyle özdeş, Türk gençliğiyle iç içedir. Özgürlük manevi ve hukuki bir haktır. Türk gençliğinden bunun esirgenmesi eşyanın tabiatına aykırıdır. Elbette hiç kimsenin lütfunu istemiyoruz, bağımsızlığımıza da gölge düşürülmesine göz yummuyoruz, yummayacağız. Merhum Namık Kemal demişti ki ‘Kimsenin lütfuna talip olma, bedeli cevher-i hürriyettir’ Türk gençliği hiçbir şiddet ve şirret emele boyun eğmemelidir, çünkü onların onuru onurumuz, itibarları itibarımız, güvenlikleri güvencemizdir. Bununla birlikte devletine ve milletine tuzak kuran iç ve dış işgal cephesinin zalim senaryolarını da sabır ve cesaretle bozmak için gençlerimiz her zaman hazırda beklemelidir. Türk gençliği vatanına ve milletine inanıyor ve iddiayla söylüyorum ki her şeyiyle sahip çıkacaktır. Gençliğimizi doymak ve kanmak bilmeyen hırslarına alet etmeyi hedefleyenlerle mücadelemiz de sonuna kadar sürecektir. Büyük Türk düşünürü Yusuf Has Hacib asırlar öncesinden bizlere seslenerek seven ve sevgi dolu bir kalbin hal tercümesini yapmıştı; ‘Gönül kimi severse onun kusuru erdem olur, bütün ters işleri düz, eksiği tam olur’ Türk gençliğini çok seviyoruz. Her şeyin en güzeline layık olduklarına inanıyoruz. İmanlı, bayrak, vatan ve millet sevgisiyle bezenmiş, taassuptan uzaklaşmış, tahriklere yüzünü dönmüş, küçüğünü büyüğünü bilen, milli seciyesiyle gururlanan, hadiselerin akışına milli ve yerli bakabilen Türk gençliği irfan sancağımız, istiklal zırhımızdır. Bu irfan sancağı da düşüncenin bütün kutuplarını potasında eritecektir. Gelecek onlarla gelecektir. Malumatsız zeka dizginsiz at gibidir. Bilgi, kitap, şuur, kardeşlik, sevgi ve dostluk bağları varlığımızın muhafızlarıdır. Merhum Cemil Meriç, ‘Kitap zekayı kibarlaştırır, kendini tanımak marifetlerin marifetidir’, sözleriyle aslında gençlerimize ne yapmaları gerektiğini anlatmış, emniyetli bir yol göstermiştir. 1919 yılının ocak ayında Ömer Seyfettin diyordu ki; ‘İhtimal yarın bütün cihan Türkiye’ye dünyanın en mesut memleketi diyecek. Evet, bunu bekleyelim.’ Çok şükür beklediğimiz an yaklaşmış, Cumhuriyet’in yüzüncü yıldönümü olan 2023 görünmüştü.

Etiketler : ,
Önceki ve Sonraki Haberler

HABERE YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.