Lübnan'daki çağrı cihazı saldırısının perde arkası: İsrail Hizbullah'ı nasıl kandırdığı ortaya çıktı
Lübnan'daki çağrı cihazı saldırısının perde arkası: İsrail Hizbullah'ı nasıl kandırdığı ortaya çıktı
17 Eylül'de Beyrut'un güney banliyölerinde ve Hizbullah'ın yoğun olarak yaşadığı bölgelerde binlerce çağrı cihazı, gelen bir mesajı gösteren bip sesinden sonra eşzamanlı olarak patlamıştı. Söz konusu patlamalara ilişkin soruşturma hala devam ederken sevkiyata ilişkin detaylar gizemini korunmaya devam ediyor.
Tanıklarına göre hastaneye kaldırılan kurbanların çoğunda göz yaralanmaları, parmak kayıpları ya da karınlarında patlama anında cihazlara yakın olduklarını gösteren yaralanmalar bulunuyordu. Çağrı cihazı saldırısı ve ertesi gün telsizlere de yapılan ikinci saldırı ile toplamda 39 kişi hayatını kaybetmiş ve 3 bin 400'den fazla kişi yaralanmıştı.
Batı basınında çıkan ve muhtelif medya kuruluşlarına demeçler veren kaynaklar, çağrı cihazı ve telsiz saldırılarına İsrail istihbarat teşkilatı Mossad'ın öncülük ettiğini dile getirmişti.
Ancak İsrail saldırılarda rolü olduğunu ne yalanlamış ne de doğrulamıştı. Saldırıların ertesi günü İsrail Savunma Bakanı Yoav Gallant Mossad'ın 'çok etkileyici' çabalarını ve sonuçlarını överken yaptığı yorumlar, İsrail'de teşkilatın katılımının 'zımnen' kabul edildiği şeklinde yorumlanmıştı.
Reuters, "İsrail'in hantal çağrı cihazı Hizbullah'ı nasıl tongaya düşürdü?" başlıklı yazıda Lübnan'da gerçekleştirilen çağrı cihazları saldırısına ilişkin bir rapor hazırladı.
İsrail Hizbullah'ı nasıl kandırdı?
Görünmeyecek kadar küçük bir fünye ve oldukça ince plastik patlayıcılar ile çağrı cihazlarının pillerinin bir bombaya dönüştürüldüğü ifade edilen raporda İsrail'in Hizbullah'ı 'çökertme' planının bir parçası olarak yılın başında Lübnan'a ulaşan silahlandırılmış çağrı cihazlarının içindeki bataryalar son derece 'aldatıcı' özelliklere sahip olduğu bilgisi yer aldı.
Çağrı cihazları hakkında ilk elden bilgi sahibi olan Lübnanlı bir kaynağa ve Reuters tarafından görülen pil takımının söküm fotoğraflarına göre, çağrı cihazlarını yapanların, küçük ama güçlü bir plastik patlayıcı yükünü gizleyen bir pil ve X-ray'de görünmeyen yeni bir fünye tasarladıkları dile getirildi.
Reuters'in internet arşivlerinde yaptığı incelemeye göre, bu yeni 'hantal ürün' için makul bir arka plan hikayesinin olmaması boşluğunun üstesinde gelmek üzere Hizbullah'ın durum tespitini yanıltabilecek sahte çevrim içi mağazalar, sayfalar ve gönderiler oluşturulduğu dile getirildi.
Çağrı cihazının pil takımının iç parçalarını gösteren şema şunlardan oluşuyordu: iki lityum-iyon, bir plastik patlayıcı tabakası ve yüksek derecede yanıcı madde içeren bir şerit.
Lübnanlı kaynağa ve fotoğraflardan elde edilen verilere göre iki dikdörtgen pil hücresi arasına altı gram beyaz pentaeritritol tetranitrat (PETN) plastik patlayıcı içeren ince, kare bir tabaka sıkıştırıldığı ifade edildi. Yine aynı kaynağa göre, pil hücreleri arasında kalan boşluk fotoğraflarda görülemiyordu zira patlatıcı olarak işlev gören yüksek derecede yanıcı bir malzeme şeridi tarafından muhafaza edilmişti.
İki bomba uzmanının meseleye ilişkin yaptığı açıklamada, düzeneğin 'alışılmadık' olduğunu çünkü standart bir minyatür fünyeye, tipik olarak metal bir silindire dayanmadığını dile getirdi. Buna ek olarak herhangi bir metal bileşen olmadan, patlamayı tetiklemek için kullanılan malzemenin X-ray tarafından tespit edilemeyen plastik patlayıcı olması gibi bir avantajı bulunduğu ifade edildi.
Konu hakkında bilgi sahibi iki kişinin Batı basınına yaptığı açıklamalarda, Hizbullah'ın çağrı cihazlarını Şubat ayında teslim aldıktan sonra patlayıcı olup olmadığını araştırdığını ve alarm verip vermediğini görmek için havaalanı güvenlik tarayıcılarından geçirdiğini söyledi. Kaynak, bu araştırmanın neticesinde şüpheli bir şey rapor edilmediğini dile getirdi.
Reuters'ın çağrı cihazı-bomba tasarımını gösterdiği iki bomba uzmanı, cihazların büyük olasılıkla batarya paketinde, patlayıcı maddeyi yakmaya yetecek bir kıvılcım oluşturacak ve PETN tabakasının patlamasını tetikleyecek şekilde ayarlandığını dile getirdi. Buna ek olarak iki pil uzmanı ise patlayıcılar ve sargılar hacmin yaklaşık üçte birini kapladığından, pil takımının 35 gramlık ağırlığıyla tutarlı olarak gücün çok az bir kısmını taşıdığını söyledi.
Newcastle Üniversitesi'nde lityum pil uzmanı olan Paul Christensen, “Önemli miktarda hesaba katılmamış kütle var” dedi.
Lübnanlı kaynak, Hizbullah'ın bir noktada pilin beklenenden daha hızlı tükendiğini fark ettiğini söyledi. Ancak bu durum büyük bir güvenlik endişesine yol açmadığını zira grup saldırıdan saatler önce mensuplarına çağrı cihazlarını dağıtmaya devam ettiğini ifade etti.
'Sıfırdan bir hikaye yaratıldı'
Çağrı cihazının güç kaynağı dışarıdan bakıldığında binlerce tüketici elektroniği ürününde kullanılan standart bir lityum-iyon pil paketine benzediği belirtilen Reuters raporunda, LI-BT783 etiketli pilin çağrı cihazı gibi piyasada bulunmadığı aktarıldı.
Reuters raporun bu noktasında ise, "Bu yüzden İsrail istihbaratı sıfırdan bir hikaye oluşturdu" cümlesine yer verdi.
Çağrı cihazı operasyonunda yer almayan eski bir İsrail istihbarat subayı Reuters'a yaptığı açıklamada, Hizbullah'ın satın aldığı ürünleri kontrol etmek için ciddi tedarik prosedürleri olduğunu belirterek, “Baktıklarında bir şey bulacaklarından emin olmak istersiniz “Hiçbir şey bulamamak iyi değildir" cümlesini kaydetti.
Söz konusu raporda İsrail istihbaratının, çağrı cihazları için Hizbullah'ın özel olarak üretilen AR-924 modelini mevcut, tanınmış bir Tayvan markası olan Gold Apollo adı altında satarak kandırıldığını ifade edildi.
Gold Apollo'nun CEO'su Hsu Ching-kuang, çağrı cihazı saldırısından bir gün sonra gazetecilere yaptığı açıklamada, yaklaşık üç yıl önce eski bir çalışan olan Teresa Wu ve onun 'Tom adındaki büyük patronu' tarafından bir lisans anlaşmasını görüşmek üzere kendisi ile iletişime geçildiğini dile getirmişti
Hsu, Wu'nun patronu hakkında çok az bilgiye sahip olduğunu ancak onlara kendi ürünlerini tasarlama ve yaygın olarak dağıtılan Gold Apollo markası altında pazarlama hakkı verdiğini söyledi.
Hsu, çağrı cihazlarının ölümlere sebep olması ya da Hizbullah'a yönelik daha geniş kapsamlı saldırı operasyonu hakkında hiçbir şey bilmediğini belirterek şirketini komplonun bir kurbanı olarak tanımladı.
Teresa Wu ise yapılan aramaları ve gönderilen mesajları cevapsız bırakırken saldırılardan bu yana medyaya bir açıklama yapmadı.
'Bu ürünü biliyorum'
Reuters'in internet kayıtları ve meta veriler üzerinde yaptığı incelemeye göre, Eylül 2023'te AR-924 ve bataryasını içeren web sayfaları ve görseller, Gold Apollo ürünlerinin yanı sıra dayanıklı çağrı cihazı ve hantal güç kaynağını dağıtma lisansına sahip olduğunu söyleyen apollosystemshk.com web sitesine eklendi.
Bu internet sitesi, Apollo Systems HK adlı bir şirket için Hong Kong'da bir adres veriyordu. Bu adreste ya da Hong Kong kurumsal kayıtlarında bu isimde bir şirket bulunmadığını belirten Reuters, ancak sitenin Tayvanlı iş kadını Wu tarafından Facebook sayfasında ve bu yılın başlarında Taipei'de Apollo Systems adlı bir şirketin kamuya açık kuruluş kayıtlarında listelendiği ifade edildi.
Apollosystemshk adlı sitede LI-BT783'e ayrılmış bir bölümünde pilin olağanüstü performansına vurgu yapıldığı belirtilirken YouTube'daki 90 saniyelik tanıtım videosuna göre, eski nesil çağrı cihazlarına güç veren tek kullanımlık pillerin aksine, 85 günlük dayanıklılığa sahip olduğu ve bir USB kablosuyla yeniden şarj edilebildiği bilgisi yer alıyordu.
Reuters raporunda, 2023'ün sonlarında iki pil mağazasının kataloglarında LI-BT783'ün listelendiğini tespit ederken piller konusunda paylaşımların yapıldığı bir forumda kullanıcıların ticari olarak bulunmamasına rağmen bu ürün hakkında konuştuğunu ve hatta 'Mikevog' rumuzlu bir kullanıcının Nisan 2023'te “Bu ürünü biliyorum. Harika bir veri ekranı ve performansı var" dediğini not düştü.
Mikevog adlı kullanıcının kimliğini tespit edilemedi.
'Hizbullah ikna edilene kadar fiyatı düşürmeye devam edildi'
Eski İsrail istihbarat subayı ve iki Batılı güvenlik görevlisi Reuters'e internet sitesi, çevrimiçi mağazalar ve forum tartışmalarının 'bir aldatma girişimi' taşıdığını söyledi.
Buna ek olarak çağrı cihazı saldırılarının ardından söz konusu internet sitelerine artık erişimin bulunmadığı ancak arşivlenmiş ve önbelleğe alınmış kopyaların hala görülebilir durumda olduğu ifade edildi.
Çağrı cihazlarını satın aldıkları günü hatırlayan Hizbullah liderleri, güvenlik ihlalinin nasıl gerçekleştiğini anlamak ve 'olası köstebekleri' tespit etmek için iç soruşturma başlattıklarını söylemişti.
Hizbullah, cep telefonu iletişiminin İsrail'in gizli dinlemesi nedeniyle tehlikeye girdiğini fark ettikten sonra yılın başında çağrı cihazlarına geçmişti. Konuyla ilgili bilgi sahibi bir kişinin yaptığı açıklamada Hizbullah'ın soruşturmalarının, İsrail ajanlarının Hizbullah'ın satın alma müdürünün AR-924'ü seçmesini sağlamak için nasıl agresif bir satış taktiği kullandığının ortaya çıkarılmasına yardımcı olduğunu söyledi. Söz konusu kişi, teklifi ileten satış elemanının çağrı cihazları için çok ucuz bir teklifte bulunduğunu ve 'ikna edilene kadar fiyatı düşürmeye devam ettiğini' söyledi.
Lübnanlı yetkililer saldırıları Lübnan'ın egemenliğinin ciddi bir ihlali olarak kınamıştı. Hizbullah lideri da Hasan Nasrallah 19 Eylül'de, İsrail tarafından öldürülmeden önce yaptığı son konuşmada, cihaz patlamalarının bir 'savaş ilanı' anlamına geldiğini söylemiş ve İsrail'i 'cezalandırma' sözü vermişti.
Hala devam etmekte olan iç soruşturma 28 Eylül'de akamete uğradı. Zira çağrı cihazı saldırısından on bir gün sonra, satın alma soruşturmasını yürütmekle görevlendirilen üst düzey Hizbullah yetkilisi Nabil Kauk, bir İsrail hava saldırısında öldürüldü.
Lübnan hükümeti İsrail’i işaret etmişti
Lübnan çağrı cihazı patlamasını İsrail saldırısı olarak değerlendirmişt.
Lübnan Enformasyon Bakanlığı’ndan yapılan açıklamada, ilk verilere dayanılarak olayın arkasında İsrail’in olduğu bilgisi paylaşılmıştı.
Lübnan Enformasyon Bakanı Ziyad el-Makari de olaydan İsrail'i sorumlu tutarken, saldırıların sorumluluğunun uluslararası topluma ait olduğunu vurgulamıştı.
Hizbullah da İsrail’i sorumlu tutmuştu
Hizbullah, ülke genelinde mensuplarının kullandığı çağrı cihazlarının patlamasından İsrail'i sorumlu tutarak bu saldırıya karşılık vereceğini duyurmuştu.
Hizbullah, yaptığı yazılı açıklamada, 'yürüttükleri araştırma ve ellerindeki bilgilerin ışığında ülke genelinde sivilleri de hedef alan çağrı cihazlarının patladığı saldırıdan tamamıyla İsrail'i sorumlu tuttuğunu' kaydetmişti.
Açıklamada, 'İsrail'in bu günahkar saldırı için ister beklesin ister beklemesin hakkı olan cezayı alacağı' belirtilmişti.
HABERE YORUM KAT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.