Kemal Karataş, İzmir'in 'Şehr-i Emin'inin 'Balon'unu yazdı, CHP Genel Merkezi karıştı!
Karataş, daha yazısının ilk cümlesinde başta CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu olmak üzere CHP'yi yönetenlere sesleniyordu: "Şimdi oturdunuz mu kıçüstü…"
CHP'nin Efsane İzmir e. İl Başkanı (Şato demekten partiden atıldı) Kemal Karataş, sosyal medya Facebook hesabından İzmir'in Şehr-i Emin'i Tunç Soyer'in son bombası kredi konusunu "Aşkla Yalan Söylemek" başlığı altında yayınladı...
Deyim yerindeyse, Karataş'ın yazısını okuyanlar aynen Soyer'in ağlanılacak haline güldüler!
Karataş, daha yazısının ilk cümlesinde başta CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu olmak üzere CHP'yi yönetenlere sesleniyordu: "Şimdi oturdunuz mu kıçüstü…"
Peki, Soyer'in ortalığı karıştıran yazısının konusu neydi?
Soyer, neden yalan konuşmakla suçlanıyordu?
CHP'de Örgütlerden Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı olan Oğuz Kaan Salıcı, neden "O 340 milyon İzmire gelecek… Kredi, deprem mağdurları için kullanılacak ama, Erdoğan CHP'li belediyeleri cezalandırmak için imza atmıyor" Cumhurbaşkanı Erdoğan'a çatıyordu?
Yoksa Salıcı'ya Soyer tarafından yalan/yanlış bilgiler mi verilmişti?
Ak Parti İzmir İl Başkanı Kerem Ali Sürekli, Salıcı'nın "kükremesine" neden olan kredi konusunun hangi aşamada olduğu, Cumhurbaşkanı'nın önünde böylesine bir krediye ilişkin bir belgenin olmadığını açıklamıştı!
Sürekli'nin bu açıklamasının da manşet olmadığı basın organı kalmamıştı... Uzağa gitmenize gerek yok; Soyer-Kredi yazın Google, yüzlerce, binlerce haber çıkacaktır karşınıza...
Peki, böylesine önemli bir konudan CHP'yi yönetenlerin nasıl olurda haberleri olamaz?
Sürüsüne bereket, CHP Genel Merkezi'ndeki adına danışman denilenler, böylesine haberleri nasıl olurda atlayabilirler?
CHP'yi yönetenlere sosyal medyada bir CHP üyesi kalksın "kaşının altında gözü var" desin, anında görülüp partiden atılırken; Halk Troller tarafından sosyal medyada linçe tabi tutululurken; İzmir'in Şehr-i Emin'inin "BALON"unu şu CHP'yi yönetenler nasıl olur göremez/okuyamazlar?
Ne idiğü net olmayan bir konu hakkında sayın Salıcı bir bardak su da fırtına kopardığına, Cumhurbaşkanı Erdoğan'a da kükrediğine göre; her konuya böylesine mi yaklaşıyor? Daha doğrusu, iktidara çatmadan önce evlerinin içindeki pislikleri neden hala CHP'yi yönetenler göremiyor, görmek istemiyorlar?
Buyursunlar sayın Salıcı İzmir Büyükşehir Belediyesi-İzmir Köy Koop (Karı-Koca) arasındaki alışveriş hakkında da iki çift laf söyleyebilsin de anlayalım o zaman nasıl bir insan, nasıl bir yönetici olduğunu? Sayın Salıcı'nın gözü yer mi böyle bir konu hakkında konuşmaya, araştırma yapmaya?
İzmir Büyükşehir Belediyesi Ak Parti Grup Başkanvekili Özgür Hızal daha geçtiğimiz hafta sosyal medya hesabından paylaştı İzmir Büyükşehir Belediyesi ile İzmir Köy Koop arasındaki alışverişin 700 Milyonu geçtiğini!
Şimdi böylesine CHP'yi sıkıntıya sokacak alışverişler ortada dururken; hangi Y-CHP'li yönetici ağzını açıp İzmir'in Şehr-i Emin'ine "nedir bunlar" diyebilir? Siz görebiliyor musunuz ortalıkta her hangi bir belediye başkanına hesap soracak bir Y-CHP'li yönetici? Ha... Lafa geldi mi 3 öğün papağan gibi hak, hukuk, adalet demekten de geri durmazlar!
Tekrar Karataş'ın yazısına dönersek;
"Bu adam aşkla yalan söylüyor…
Hemde öyle bir söylüyor ki… Çok rahat…
Söyledikleri yalanlarla hepinizi kandırdı…
Başta genel başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nu…
Örgütlerden sorumlu genel başkan yardımcısı Oğuz Kaan Salıcı'yı…
CHP'nin yöneticilerini…
Ve İzmir halkını kandırdı…
Yalan söyledi…" diyor Kemal Karataş...
Haydi buyurun Kemal Karataş'ın bu yazdıklarına yanıt verebilecek Y-CHP'de biri çıkabilir mi?
"Aşkla yalan söyleyen adamın yalanı ortaya çıkıverdi…
Yüzü kızardı mı… Utandı mı bilmiyorum…
Genel başkan Kılıçdaroğlu…
Yalancı belediye başkanının sözüne inanarak geldiği İzmir'de…
"Neden bu kredi imzalanmıyor" diye…
Cumhurbaşkanına verdi veriştirdi…"
Karataş ne güzel de belirtmiş CHP Genel başkanı Kılıçdaroğlu'nun da "künde"ye getirilişini!
Karataş, Salıcı ve Kılıçdaroğlu cephesinden bir nanenin çıkmayacağını anlamış olmalı bu defa Şehr-i Emin'in bu skandal için ne diyeceğini bakmış:
"Olmayan bir kredi sözleşmesi… Varmış gibi gösterip...
Halkın karşısında yalan söyleyerek…
Cumhurbaşkanını suçlayan…
Cumhurbaşkanından hesap soran…
Kılıçdaroğluna… Oğuz Kaan Salıcı'ya…
Ne cevap verecek sayın Tunç Soyer?…"
Karataş, CHP'yi yönetenlerin Şehr-i Emin tarafından düşürüldükleri durum karşısından da dayanamamış sormuş:
"Bunun bir yaptırımı olmayacak mı Tunç Soyer'e ?…
Yoksa herkes pişmiş kelle gibi sırıtacaklar mı?…"
Kemal Karataş, İzmir halkının karı-koca alışverişleri sayesinde "kavurma" yediğini unutmuş olmalı, yazısını "pişmiş kelle" detayı ile bitirmiş! (Sahi 22 ton kavurma bir günde dağıtılmıştı değil mi İzmir'e? Candaş medya öyle yazmıştı.)
Eh... Karataş'ta böylesine "taş" gibi yazı yazınca, son gelen bilgilere göre Y-CHP Genel merkezi karışmış! Ha bir şey çıkar mı bu skandalın ardından? Çıkar tabii ki; çıkmaz ayın 15'nde!
Oysa, Karataş böylesi finansal konularda 4734'ten bir ihale modeli bulup konuyu daha estetik bağlayabilirdi?
Ne dersiniz Y-CHP'liler 4734 ihale modeli üzerinden gerçekleştirilen alışverişleri mercek altına alırlar mı?
En azından kükredikleri zaman boş atıp, dolu tutmaya kalkışmış olmazlar!
HABERE YORUM KAT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.