İsrailli yetkililerin nefret dili savaş suçlarını teşvik ediyor
İsrail'in abluka altındaki Gazze Şeridi'ne yönelik saldırıları devam ederken, İsrailli politikacılar ile ordu yetkililerinin kullandığı şiddet ve nefret dilinin savaş suçlarına davetiye çıkardığı belirtiliyor.
İsrail'in abluka altındaki Gazze Şeridi'ne yönelik saldırıları devam ederken, İsrailli politikacılar ile ordu yetkililerinin kullandığı şiddet ve nefret dilinin savaş suçlarına davetiye çıkardığı belirtiliyor.
Birçok uluslararası hukukçu Gazze saldırılarının yanında İsrail'in yıllardır sistematik uyguladığı yerleşimci politikasının bizatihi savaş suçu olduğunu ifade ediyor.
İsrail'in Gazze'de sivillere, sivil unsurlara, hastanelere ve mülteci kamplarına yaptığı saldırılar dünya çapında protestolara neden olurken, İsrailli politikacılar ile ordu mensuplarının tehditkar ve insanlık dışı söylemleri tepki çekiyor.
Uluslararası hukuk uzmanları, bu söylemlerin savaş suçu olup olmadığını tartışırken, Uluslararası Ceza Mahkemesinin (UCM) Gazze'de sürdürdüğü incelemenin nasıl sonuçlanacağı sorusu cevapsız kalmaya devam ediyor.
Netanyahu'dan Filistinlilere "Amalek" benzetmesi
İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, yaptığı basın toplantısında, Yahudi kutsal kitabındaki anlatılarda yer alan Amalek kavmini Filistinlilere benzetti.
Bu anlatıya göre, İsrailoğullarının Amaleklere yönelik savaşta kadın, çocuk veya yaşlı ayrımı gözetmeden her canlının öldürülmesi, şehirlerin yok edilmesi yönünde ifadeler yer alıyor.
Netanyahu, buna atıfta bulunarak, "Kutsal kitabımız, Amalek'in size yaptığını hatırlamalısınız diyor. Biz hatırlıyoruz, savaşıyoruz. Gazze'de, Gazze'nin etrafında, İsrail'deki diğer tüm bölgelerdeki cesur birliklerimiz ve savaşçılarımız bu Yahudi kahramanları zincirine katılıyor." dedi.
Bu zincirin 3 bin yıl önce başladığını belirten Netanyahu, "Kahraman birliklerimizin bir ana hedefi var, kana susamış düşmanı tamamen yok etmek ve bu ülkedeki varlığımızı garanti altına almak." ifadesini kullandı.
Gazzelilerin başka ülkelere gönüllü göçünün "doğru çözüm" olduğu iddiası
İsrail'in aşırı sağcı Maliye Bakanı Bezalel Smotrich, Facebook sosyal medya platformunda tepki çeken yazılı açıklama yayımladı.
"Gazzelilerin gönüllü olarak göç etmesi ve dünya ülkelerinin onları kabul etmesinin, Yahudilerin ve Arapların acılarını bitirecek insani çözüm olduğunu" ileri süren Smotrich, "Gazzelilerin gönüllü olarak dünyanın dört bir yanındaki ülkelere tahliye edilmesine yönelik girişimi memnuniyetle karşıladığını, bunun 75 yıldır süren mültecilik, yoksulluk ve tehlikelerin ardından Gazze ve bölge sakinleri için doğru insani çözüm olduğunu" savundu.
Smotrich, Gazze sakinlerinin çoğunun 1948 mültecilerinin dördüncü ve beşinci kuşağı olduğunu, bu kişilerin Gazze'de fakirlik içinde ve aşırı kalabalıklar halinde "rehin" tutulduğunu, İsrail devletini yıkma ve Yafa ile Hayfa gibi kentlere mültecileri geri döndürme isteğinin sembolü olduğunu iddia ederek, "Gazze sakinlerinin İsrail devletine ve Yahudilere karşı, içinde büyüdüğü ve öğrendiği yoğun nefretin nedeninin bu olduğunu" ileri sürdü.
Gazze Şeridi'nin ekonomik ve siyasi olarak uzun süre bağımsız şekilde var olma şansı bulunmadığını söyleyen Smotrich, "Bu nedenle, İsrail devleti dahil olmak üzere uluslararası toplumun cömert mali desteği ve yardımlarıyla, mültecilerin, gerçekten onların iyiliğini isteyen dünya ülkeleri tarafından kabul edilmesi, mülteci sorunu ile Yahudiler ve Arapların acılarına son verecek son verecek tek çözümdür." ifadelerini kullandı.
"Hamas'ı destekleyen herkes yok edilmeli"
İsrail'in aşırı sağcı Ulusal Güvenlik Bakanı Itamar Ben-Gvir, "Kanal12" televizyonunda katıldığı programın bir bölümünü X hesabından paylaştı.
Ben-Gvir, "Açık konuşmalıyız. Hamas yok edilmeli dediğimizde, şarkı söyleyen, destekleyen, şeker dağıtan herkes, Hamas ve hepsi yok edilmeli." şeklinde konuştu.
İsrail'de Yahudi üstünlükçü siyasetiyle tanınan Ben-Gvir, uzun süredir tartışmalı figür olarak öne çıkıyor.
"Gazze'ye nükleer bomba" tehdidi
İsrailli aşırı sağcı Miras Bakanı Amihai Eliyahu, katıldığı radyo programında, Gazze Şeridi'ndeki Filistinlilere yönelik tartışma yaratan sözlere imza attı.
Filistin düşmanlığı ve aşırı sağcı görüşleriyle öne çıkan Otzma Yehudit (Yahudi Gücü) partisinden koalisyon hükümetinde yer alan Eliyahu, Gazze'nin yeniden işgal edilip bölgeye yasa dışı Yahudi yerleşim birimleri inşa edilmesini talep ederek, "(Filistinliler) İrlanda'ya da çöllere de gidebilirler, Gazze'deki 'canavarlar' kendileri çözüm bulmalı." dedi.
Eliyahu, sunucunun "Gazze'ye atom bombası atılmasına gerek olup olmadığı" sorusunu da cevaplayarak, "Bu (Gazze'ye nükleer bomba atılması) olasılıklardan biri." ifadesini kullandı.
Gelen tepkilerin ardından, Eliyahu, X sosyal medya platformunda yaptığı paylaşımda, atom bombasıyla ilgi açıklamasının "mecazi olduğunu" savundu.
İsrail Başbakanlık Basın Ofisinden yapılan yazılı açıklamada, İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu'nun, Eliyahu'yu kabine toplantılardan süresiz olarak uzaklaştırdığı belirtti.
"Gazze'de taş üstünde taş bırakmayın"
İsrail'deki sağcı Zehut Partisinin kurucusu Moshe Feiglin, İsrail televizyonu Kanal 14'te katıldığı programda, Gazze'de "taş üstünde taş bırakılmaması" yönünde çağrı yaparak "Gazze'nin Dresden'e dönmesi gerekiyor." ifadesini kullandı.
Feiglin, Al Jazeera kanalıyla yaptığı röportajda, İsrail'in imajını düzeltmeye değil "intikam almaya" ihtiyaç duyduklarını söyleyerek, "Tek çözüm var, Gazze'yi işgal etmeden önce tamamen yok etmek. Yok etmek derken, nükleer silah olmadan, Dresden'deki ve Hiroşima'daki gibi bir yok etmeden bahsediyorum." dedi.
X sosyal medya platformunda yaptığı paylaşımda, İsrail'in milyonlarca Yahudi'yi ağırlamaya hazırlanması gerektiğini kaydeden Feiglin, "Her ortamda Gazze bir an önce yok edilmezse, bütün dünyadaki Yahudilerin varoluşsal meşruiyetini kaybedecek ve durumu Kristallnacht (Kristal Gece) sonrasında dönecek." diye konuştu.
Feiglin, X'teki farklı paylaşımında, 2. Dünya Savaşı'nda Almanya ve Japonya'ya saldırılmasına atıfta bulunarak "Hamas yok. Sadece Gazzeliler var. Tıpkı masum Almanlar ve Japonlar olmadığı gibi, masum Gazzeliler de yok." ifadesini kullandı.
"Gazze hiçbir insanın var olamayacağı bir yere dönüşecek"
İsrail Ordu Sözcülüğü ve İsrail ordusuna bağlı Filistin Topraklarındaki Hükümet Aktivitelerini Koordinasyon Biriminin (COGAT) X hesabında yapılan paylaşımda, COGAT Başkanı Tümgeneral Ghassan Alian, Gazzelilerin Hamas'tan korkmak yerine kutladıklarını belirterek, şunları kaydetti:
"Hayvanlara böyle davranılmalı. (Gazze'de) elektrik ve su olmayacak, sadece yıkım olacak. Cehennemi istediniz, cehennemi göreceksiniz."
Eski İsrail Ulusal Güvenlik Konseyi Başkanı emekli General Giora Eiland, Yediot Ahronot gazetesi için kaleme aldığı yazıda, İsrail'in Gazze'yi geçici veya kalıcı olarak yaşanmayacak hale getirmekten başka şansı olmadığını belirterek, "Gazze'de insani kriz oluşturmak hedefe ulaşmak için gerekli bir yöntem." ifadesine yer verdi.
Eiland, Ynetnews.com internet sitesinde yayımlanan görüş yazısında ise İsrail'in güvenliğinin sağlanması için başka seçenek görmediğini vurgulayarak, "Gazze hiçbir insanın var olamayacağı bir yere dönüşecek." değerlendirmesinde bulundu.
İsrail'in eski Birleşmiş Milletler (BM) Daimi Temsilcisi Dan Gillerman da Skynews televizyonunda katıldığı programda, "Dünyanın Filistin halkına gösterdiği ve aslında bu yüzyılın gördüğü en kötü zulmü gerçekleştiren bu korkunç insanlık dışı hayvanlara gösterdiği sürekli ilgi beni çok şaşırttı." dedi.
İsrail Savunma Bakanı, Lübnanlıları tehdit etti
İsrail Savunma Bakanı Yoav Gallant, İsrail'in kuzeyindeki askeri üsse düzenlediği ziyarette, Lübnan sınırındaki gerilime ilişkin değerlendirmelerde bulunarak, Hizbullah'ın Lübnan'ı olası bir savaşa sürüklediğini ve hata yaptığını savundu.
İsrail saldırıları nedeniyle Gazze'nin kuzeyinden tehcir edilen Filistinlileri örnek gösteren ve Lübnanlıların da aynı tabloyla karşı karşıya kalabileceğini ima eden Gallant, "Buradan Lübnan vatandaşlarına söylüyorum, Gazze'deki vatandaşların beyaz bayraklarla kıyı boyunca yürüdüğünü ve güneye doğru ilerlediğini görüyorum." diye konuştu.
Gallant, Lübnan halkına yönelik gözdağını sürdürerek, "Hizbullah bu tür hatalar yaparsa bunun bedelini ödeyecek olanlar, öncelikle Lübnan vatandaşlarıdır. Gazze'de yaptığımızı Beyrut'ta da nasıl yapacağımızı biliyoruz." ifadelerini kullandı.
"Gazze'ye amansızca saldırmaya devam edin"
İsrailli milletvekili Ariel Kallner, X'teki paylaşımında, Gazze'ye yakıt girişine izin verilmesine karşı çıkarak "Gazze'ye giren her damla yakıt erkek ve kız kardeşlerimizi yakanlar tarafından kullanılacak." ifadesine yer verdi.
Bir diğer İsrail milletvekili Tally Gotliv, X'te yaptığı paylaşımda, Gazze'nin yok edilmesinin kendisi için moral olacağının altını çizerek "Bırakın köyleri yansın." ifadesini kullandı.
Gotliv, İsrail Silahlı Kuvvetlerinin "jest" olarak Gazze'ye insani yardım açtığını fakat Hamas'ın İsrail'e saldırdığını kaydetti.
Başka bir paylaşımında Hamas'ın kendileriyle alay ettiğini belirten Gotliv, "Gazze'ye amansızca saldırmaya ve bunaltmaya devam edin. Bütün ve mutlak kuşatma. Hamas'ın ortadan kaldırılmasını ancak açlık, susuzluk ve tünellerdeki havasızlıkla tamamlayabiliriz." ifadelerini kullandı.
Gotliv, farklı bir paylaşımında hastanelerde Hamas mensuplarının kaldığı iddiasında bulunarak "Böyle bir hastaneyi savaşta hiçbir ülke sağlam bırakmazdı. Hükümet üyeleri, bu sizin elinizde. Korkuya yer yok. Net bir tarih duyurun, hastanenin boşaltılmasını talep edin, ardından bombalayın. Acımasızca." ifadelerine yer verdi.
İsrailli yetkililer savaş suçlarına davetiye çıkartıyor
Eski İnsan Hakları İzleme Örgütü Direktörü Kenneth Roth, İsrail ve Gazze'de yaşananlarla ilgili 2,5 yıldır süren bir inceleme olduğunu fakat Uluslararası Ceza Mahkemesi (UCM) Başsavcısı Kerim Han'ın görünürde ilerleme kaydetmediğini belirtti.
Roth, incelemenin seyrine dair yorumda bulunarak, "İnceleme, sadece Gazze'de yaşananları değil, yerleşimleri de içermeli çünkü Batı Şeria ve Doğu Kudüs'teki yerleşimlerin kendisi savaş suçudur. İşgalci kuvvetin, nüfusunu işgal edilmiş bölgeye aktarmasını yasaklayan Dördüncü Cenevre Sözleşmesi'nin 49'uncu maddesini ihlal ediyorlar." dedi.
İsrail Savunma Bakanı Gallant'ın "Hayvanlara karşı savaşıyoruz" ifadesine ilişkin, bir savunma bakanının insanları canavarlaştırmasının "neredeyse savaş suçlarına davetiye" çıkarttığını ifade etti.
Roth, İsrail Cumhurbaşkanı Isaac Herzog'un "Gazze'deki sivillerin Hamas'ın saldırılarında haberinin olmadığı söyleminin doğru olmadığını" savunmasını ve sivillerin Hamas'a karşı ayaklanmamalarını eleştirmesini "düpedüz naiflik" olarak nitelendirdi.
Roth ayrıca, Herzog'un "herkesin suçlu olduğu" ve "sivil ölümlerin endişe verici olmadığı" mesajını vermeye çalıştığını dile getirdi.
İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu'nun Filistinlileri kastederek Amaleklere atıf yapmasına da değinen Roth, bunun katliam yapmanın normalleştirilmesi gibi bir anlamı olduğunu söyledi.
Roth, en üst düzey yetkililerden gelen bu mesajları eleştirerek, "Bunlar, en üst düzey yetkililerin verdiği çok tedirgin edici sinyaller ve biliyorsunuz, onlar işlenen savaş suçları konusunda bir dereceye kadar komuta sorumluluğu gösteriyorlar. Umarım ki bu Uluslararası Ceza Mahkemesi savcısının dikkate alacağı bir şeydir." diye konuştu.
İsrail hukuk nezdinde sorumlu tutulabilir
Edinburgh Üniversitesi Hukuk Fakültesi kıdemli eğitmeni Dr. Michelle Burgis-Kasthala, İsrailli yetkililerin söylemlerinin yeni olmadığının altını çizerek, "Bu düşünceler, onlarca yıldır Filistin halkına, Gazze'ye, Batı Şeria'ya ve bir bütün olarak bölgeye yaklaşmanın çok iyi düşünülmüş, çok sistemli planlanmış yollarına dayanıyor." değerlendirmesinde bulundu.
Benzer söylemlerin daha önce de sarf edildiğini dile getiren Burgis-Kasthala, "Halihazırdaki Gazze çatışması bu düşüncelerin ana akımda dile getirilmesine olanak sağlıyor." diye konuştu.
Burgis-Kasthala, nefret ve şiddet ifadeleri içeren açıklamaların, İsrail hükümetinin politikasıyla bağlantısı olması veya hükümetin bu ifadeler aleyhinde harekete geçmemesi durumunda, İsrail'in hukuk nezdinde sorumlu tutulabileceğini ifade etti.
BM Genel Kurulu tarafından Aralık 1948'de kabul edilen Soykırım Suçunun Önlenmesi ve Cezalandırılması Sözleşmesi'ne göre, devletlerin sadece soykırım yapmaması değil, aynı zamanda soykırım yapılması yönünde konuşan kişileri cezalandırması gerektiğine dikkati çeken Burgis-Kasthala, İsrail'in bu konuda büyük sorumluluk taşıdığını vurguladı.
HABERE YORUM KAT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.