Deprem bölgesine 405 bin afet konutu ile 83 bin köy evi yapılacak
Bakan Kurum, Cumhuriyet tarihinin en büyük afet konut yapım seferberliği kapsamında 405 bin afet konutunun yapımını başlattıklarını kaydederek, illerde bulunan 83 bin köy evinin de tespit çalışmalarını yürüttüklerini söyledi.
Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Murat Kurum, Cumhurbaşkanlığı Dolmabahçe Çalışma Ofisi'nde düzenlenen Türkiye Ulusal Risk Kalkanı Toplantısı'nın kapanışındaki konuşmasında, toplantıya katılan bilim insanlarının fikirleri, önerileri doğrultusunda Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın liderliğinde şehirleri dirençli hale getirene kadar çalışmaları kararlı şekilde sürdüreceklerini söyledi.
İki deprem ve ardından yaşanılan artçı depremler sonrasında Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın AFAD Başkanlığı'ndaki koordinasyonunda, ilgili bakanlarla birlikte süreci anbean sahadan takip ettiklerini belirten Kurum, "İlk andan itibaren devletimiz bütün imkanlarıyla 11 ilimizde gerek arama kurtarma çalışmalarında ki toplamda 26 bin enkaz, 26 bin binadan bahsediyoruz. Bu çerçevede 35 bin 250 arama kurtarma personeli AFAD'ımızın koordinasyonunda tüm illerimizde eş zamanlı her saat, her dakika üstüne koya koya artırarak gitti. Arkadaşlarımız uyumadan, yemeden-içmeden vatandaşımızın yaralarını sarmak için mücadele verdi. Bu çerçevede valilerimiz, kaymakamlarımız, ilgili bakan arkadaşlarımız ve tüm ekiplerimizle birlikte 271 bin personelimiz sahadaydı. Bugüne kadar 624 bin vatandaşımız tahliye edildi. 18 bin iş makinesi de şu an fiilen alanda hizmet vermektedir." diye konuştu.
Deprem bölgesindeki vatandaşların barınma ihtiyacının karşılanmasına yönelik çalışmalara değinen Bakan Kurum, şöyle devam etti:
"Vatandaşlarımızın geçici barınma ihtiyaçlarını karşılayabilmek amacıyla AFAD'la tüm illerde kurmuş olduğumuz koordinasyon merkezleriyle birlikte bugüne kadar 360 bin çadır kurulmuş ve bu çadırlarda 1 milyon 440 bin vatandaşımızın barınması sağlanmıştır. Yine aynı anlayışla konteyner kentlerimizi kuruyoruz. AFAD'ımız, TOKİ'miz, Emlak Konut'umuz, belediyelerimiz, buradaki bağışçılarımız, sivil toplum örgütlerimizle birlikte gerek prefabrik, gerek çelik, gerek konteyner, gerek yığma malzemelerden tüm illerimizde Hatay'ımızda, Malatya'mızda, Kahramanmaraş'ımızda, Gaziantep'imizde konteyner kentlerinin kurulumunu başlattık ve ne kadar ihtiyaç varsa yine koordinasyon içerisinde süreçlerimizi yürütüyoruz. Vatandaşımızı bir an önce daha güvenli alanlara çekebilmek adına yapılarımızın hızlı bir şekilde inşasını gerçekleştiriyoruz."
"608 bin bağımsız bölüm acil yıkılacak, ağır hasarlı veya yıkık"
Deprem bölgesindeki hasar yoğunluğunu harita üzerinden göstererek anlatan Kurum, "Bu harita yıkımın fay hattı üzerindeki yoğunlaşmasını net bir şekilde gösteriyor. Burada mor ile işaretlediğimiz yerler, yoğun olarak yıkımın yaşandığı bölgeleri gösteriyor. Hatay Antakya'yla başlayıp buradan Kırıkhan, Hassa, İslahiye, Nurdağı, Türkoğlu, Dulkadiroğlu, Pazarcık merkez, Gölbaşı, Adıyaman merkez, Doğanşehir ve Battalgazi'deki aslında yıkımın yoğunluğunu bu tablo net bir şekilde gösteriyor." değerlendirmesinde bulundu.
Bakan Kurum, hasar tespitleriyle birlikte yıkımların yoğun yaşandığı yerlerdeki fay hatlarını, buraların fay hatlarına olan mesafesini ve zeminin kalitesini incelediklerini, Maden Tetkik Arama Genel Müdürlüğü ile Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığıyla fay hatlarının tespitini ve dijitalleşmesini sağladıklarını, binaların yıkım nedenlerini tespit ederek haritalara işlediklerini anlattı.
Binaların yoğun olarak yıkıldığı yerlerin eski yerleşim alanlarında olduğunu tespit ettiklerini vurgulayan Kurum, "Bugüne kadar 7 bini aşkın personelimizle yapmış olduğumuz hasar tespit çalışmalarında toplam 1 milyon 582 bin binada tespit yapıldı. Bu çerçevede 4 milyon 859 bin bağımsız bölüm incelendi. Bu binalardan 214 bin 577 tanesinin acil yıkılacak, ağır hasarlı veya yıkık olduğunun tespitini yaptık ki bu da 608 bin bağımsız bölüme tekabül ediyor. Bu bağımsız bölümlerin 481 bini de konut içerikli binalarımızı oluşturuyor." bilgisini paylaştı.
Bakan Kurum, depremde tescilli ve tarihi yapıların da zarar gördüğünü, Hatay'daki Ulu Cami, Adıyaman'daki Ulu Cami, Aziz Nikola Rum Ortodoks Kilisesi, Darb-ı Sak Kalesi ve Gaziantep Kalesi gibi birçok tarihi eserin de yıkıldığını, Kültür ve Turizm Bakanlığının bunlarla ilgili sahada çalışma yaptığını aktardı.
Yıkılan binalara değinen Kurum, şunları kaydetti:
"Yıkılan binaların yüzde 96,69'unun da 99 öncesi yapılan yapılar olduğunu görüyoruz. Yeni yönetmeliğe göre, yani 2002'deki yapılan düzenlemeler, yapı denetim sistemindeki düzenlemeler, yeni deprem yönetmeliğiyle birlikte yapmış olduğumuz düzenlemeler çerçevesinde yıkılan binaların sadece yüzde 3,3'ünün 99 sonrası yapılan yapılar olduğunu görüyoruz ki yine bu binalarda 145 bin vatandaşımızın yaşadığını tespit ettik. Yine burada aslında 1998 öncesi yapılar ile sonrası yapıların yıkım karşılaştırmasını görebiliyoruz. Kahramanmaraş merkeze baktığımızda aslında burada 2004'teki yerleşimle 2022'deki yerleşimdeki uydu haritalarını kıyas ettiğimizde 99 öncesi yapıların yoğun bir şekilde yıkıldığını görüyoruz. Yine aynı durumu Hatay için inceleyecek olursak, 2006'daki Hatay'ımızın yerleşimine baktığımızda 2023'teki yerleşimdeki yoğun yıkımın yine eski yapıların olduğu alanda, sıvılaşmanın ve zemin kalitesinin düşük olduğu alanda olduğunun tespitini yapmış olduk."
Binaların yıkılma nedenleri
Bakan Kurum, binaların yıkılma nedenlerini teşhis etmek için sahada fiilen çalıştıklarını ve daha önce 1 milyon 180 bin konutu inşa ettikleri anlayışla yeni yerleşim alanlarını da yapacaklarını vurgulayarak, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Burada fay hattına olan mesafesini, zemindeki sıvılaşmayı, yine seçim noktasında sıvılaşma kaynaklı yıkımın olup olmadığının tespitlerini yapıyoruz. Binaların yerleşim noktasında en doğru yere yerleşmesiyle ilgili hocalarımızla, bilim insanlarımızla beraber bu çalışmaları yürütüyoruz. Yıkım nedenlerine baktığımızda, tasarımdaki ve işçilikteki hataların da yıkıma sebebiyet verdiğini sahadaki tespitlerde görüyoruz. Kolon kiriş birleşimlerindeki sıklaştırmaların olmadığı, nervürlü demirlerin kullanılmadığı alanlarda yoğun yıkımın yaşandığının tespitini yaptık. Yine bodrum katlardaki pencere açımı gibi yanlış kullanımların da yıkıma sebebiyet verdiğini görüyoruz."
AFAD koordinasyonunda tüm illerde aynı anda enkaz kaldırma çalışmaları yürütüldüğünü anlatan Kurum, illerdeki koordinasyon gruplarıyla birlikte tüm çevresel tedbirleri aldıklarına, buradan çıkan malzemelerin tamamını geri dönüşüme tabi tutarak hem ekonomiye katkı sağlayacaklarına hem de çevresel kirliliğe sebebiyet vermeyeceklerine dikkati çekti.
"Yeni yerleşim yerlerinde afet riskini ve fay hattına mesafesini tespit ediyoruz"
Depremden etkilenen illerin öncesi ve sonrasına ilişkin uydu görüntülerinin yıkımı net bir şekilde gösterdiğini dile getiren Kurum, "Gerçekten fay hattı üzerindeki yerleşim yerlerini ciddi manada etkiledi. Yine burada 2015 ve 2023 arasında depremden sonraki yıkım uydu görüntülerini kıyasladığımızda Hatay'da bilhassa Antakya'da, Kırıkhan'da ne kadar yoğun bir yıkım yaşandığını da bu tablo bize göstermektedir. Neredeyse bu alanın tamamının yıkıldığını görüyoruz. Kahramanmaraş için de çalışmalar yaptık. Burada da 2014 ve 2023 yılları arasındaki uydu görüntülerini kıyasladığımızda şehrin merkezinde, eski yapılarımızın yoğun olduğu yerlerde yoğun bir yıkımın yaşandığını net bir şekilde görüyoruz." değerlendirmesinde bulundu.
Bakan Kurum, bilimin ve kültürün ışığında, buradaki tarihi eserleri merkeze alacak, yeniden restorasyonunu gerçekleştirecek ve bu merkezlerde en doğru yerde en doğru yerleşimi yapacak şekilde deprem bölgesindeki çalışmaları bilim insanlarıyla yürüttüklerinin altını çizdi.
Depremden etkilenen illerde yaptıkları etüt çalışmalarına ilişkin görselleri paylaşan Kurum, şunları kaydetti:
"Yeni yapılacak yerlerdeki afet riskini gerek heyelan, gerek sıvılaşma gerekse fay hattına olan mesafesini tespit ediyor ve yıkılan alanların morfolojik, jeolojik, jeofizik mühendislerimizle, bilim insanlarımızla her türlü etüdünü, burada arazi kullanımı noktasında mikro bölgeleme etüt çalışmalarımızı da yapıyoruz. Bu çalışmalarla en doğru zemini tespit ediyoruz. Planlama ve tasarımı yaparken de vatandaşımızı bir an önce sağlam, güvenli yuvalarına kavuşturma amacıyla çalışıyoruz. Rezerv alandan konut yapım süreçlerini başlattık. Rezerv alanları yaptıktan sonra da şehrin içinde şehrin dokusunu, kültürünü, demografik yapısını, buradaki sosyal yapıyı ve ihtiyaçları içerecek tasarımlar yapıyor ve şehrin yerleşime uygun alanlarında çalışmalarımızı yürütüyoruz. Radye temel üzerine tünel kalıp veya perdeleme sisteminin yoğun bir şekilde statik hesaplarda dikkate alındığı şekliyle çalışmalarımızı yürüteceğiz."
''Konutlar zemin artı 3-4 katı geçmeyecek anlayışla yapılacak''
Kurum, Cumhuriyet tarihinin en büyük afet konut yapım seferberliği kapsamında 405 bin afet konutunun yapımını başlattıklarını kaydederek, illerde bulunan 83 bin köy evinin de tespit çalışmalarını yürüttüklerini söyledi.
Bu çalışmaları sahadaki zemin etüt ekipleri ve hocalarla eş güdüm içerisinde yaptıklarını aktaran Kurum, "21 Şubat'ta başladığımız sürecimizde bugüne kadar 16 bin ki bugünkü tarihle birlikte bildiğim kadarıyla 21 bine ulaştı, 21 bin afet konutumuza da sözleşmelerimizi yapıp ilk kazmalarımızı vurmuş oluyoruz." dedi.
Kurum, bunları yaparken şehrin büyüme aksı öngörüsü ve 50 yılını hesaplayacak şekliyle tasarladıklarını belirterek, Adıyaman Örenli'de çok uygun bir zeminde, yine Gaziantep Şehitkamil'de, İslahiye'de ve Nurdağı'nda bu çalışmaları yürüttüklerinin bilgisini verdi.
Hatay İskenderun'da sağlam zeminleri buldukları alanlarda yeni yerleşim alanlarını belirleyerek buralarda kentsel tasarımlarını yürüttüklerini aktaran Kurum, bu rezerv alanlarının dışında da şehrin merkezindeki kentsel tasarımları başlattıklarını, şehrin ileri gelenleriyle, sanayicisiyle, belediye başkanıyla, milletvekiliyle tüm sivil toplum örgütleriyle toplantılar yaptıklarını, onların önerilerini dikkate aldıklarını söyledi.
Kurum, yeni yapılacak konutlara ilişkin şu bilgileri paylaştı:
"Yatay mimari esaslı yürüteceğiz. Mahalle kültürünü, komşuluk ilişkisini yaşatacak şekilde zemin artı 3-4 katı geçmeyecek anlayışla yapılacak ve bu çerçevede kat planlarını, tip dairelerimizin örneklerini de görselini paylaştığımız anlayışla yapacağız. Yine burada köyde yaşayan vatandaşlarımızı da brüt 130 metrekare, neti de 105 metrekare olan balkonuyla, yine terasıyla vatandaşlarımızın ihtiyaçlarını giderecek anlayışla yapıyoruz. Bu tipleri de yöresel ihtiyaçlara ve oradaki mimariye uygun şekilde kaplamalarını yapacağız. Bir yerde cumbasını yapacağız. Bir yerde taşını kaplayacağız ve bu anlayışla yürütüyor olacağız. Tip kat planlarımıza baktığınızda 3+1 daireler planlıyoruz ve 105 metrekare brüt, 85 metrekare neti olan, yine bölgenin ihtiyaçları doğrultusunda geniş balkonlu daireler planlandı ve bu çerçevede çalışmalar yürütülmektedir."
İnşaat malzemesi tedarik zinciri oluşturuldu
İnşaat malzemesi sektörüyle bir araya geldiklerini ve ilgili bakanlıklarla birlikte tüm malzemelere ilişkin tedarik zincirini bugünden itibaren kurduklarını aktaran Kurum, 13 milyon ton çimento, 4 milyon ton demir, 28 milyon metrekare seramik ile 28 milyon metreküp betonun kullanımı amacıyla tedarik zincirini oluşturdukları bilgisini verdi.
Kurum, Türkiye'nin bir deprem ülkesi olduğunu, bu depremlerde bugüne kadar Kahramanmaraş depremi de dahil edildiğinde 120 bini aşkın canın yitirildiğini ifade ederek, şöyle konuştu:
"Bugüne kadar 3,3 milyon konutun dönüşümü yerinde, hızlı ve vatandaşlarımızın rızası çerçevesinde yapılmıştır. Yine 20 yılda, tüm Türkiye'ye yaydığınız sosyal konut anlayışıyla birlikte bugüne kadar 1 milyon 180 bin sosyal konut yapılmıştır. Bugün 81 ilimizde, 922 ilçemizde kentsel dönüşüm çalışmaları çerçevesinde 250 bin konutun dönüşümü sahada fiilen devam etmektedir. Bu yapılan çalışmalarla 6,6 milyon ev ve iş yerinin denetimi tamamlanmış ve bu çerçevede sosyal donatılarıyla birlikte TOKİ'mizle, özel sektörümüzle yaptığımız işlerle birlikte yüzde 65'ini nüfusumuzun güvenli hale getirdik."
"2035 yılına kadar tüm Türkiye'de dönüşüme girmemiş alan kalmasın istiyoruz"
Bakan Kurum, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Devam eden kentsel dönüşüm konutlarımız 250 bin, sosyal konutlarımız 250 bin ve Pazarcık merkezli deprem sonrası yapılacak konut sayısının da 500 bin olduğunu düşündüğünüzde yaklaşık 1 milyon yeni konutun yapımını ve 1 milyon da arsa amaçlı tahsislerimizi de hesap ettiğinizde son bir yılda ülkemize 2 milyon yeni, sağlam, güvenli konut kazandırmış olacağız. 2035'e kadar tüm Türkiye'de dönüşüme girmemiş alan kalmasın istiyoruz."
İstanbul'da da kentsel dönüşüm seferberliğine aynı azim ve kararlılıkla devam ettiklerini söyleyen Kurum, "Bugüne kadar 695 bin konutun dönüşümünü sağladık ve 93 bin konutun dönüşümü fiilen sahada TOKİ'mizle, Kentsel Dönüşüm Genel Müdürlüğümüzle, Emlak Konut Genel Müdürlüğümüzle birlikte devam ediyor. Olası Marmara depremine karşı 39 ilçemizde kentsel dönüşüm çalışmaları sürmektedir." dedi.
HABERE YORUM KAT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.