CHP'li Fırat Aykut, Kılıçdaoğlu'nun CHP'yi ne hale getirdiğini fotoğrafladı!

CHP'li Fırat Aykut, Kılıçdaoğlu'nun CHP'yi ne hale getirdiğini fotoğrafladı!

Çatalca Belediyesi e. Başkanı Fırat Aykut, Kılıçdaoğlu'nun CHP'yi ne hale getirdiğini fotoğrafladı!

A+A-

189052385-4068605819888285-1694902233833303385-n.jpg

İ. FIRAT AYKUT

KEŞKE KEMAL KILIÇDAROĞLU'da, LAİKLİK İLKESİNİN TC İÇİN TAŞIDIĞI DEĞERİ, ÇATALCA'nın MÜTEDEYYİN SEÇMENİ KADAR ANLAYABİLSEYDİ!

CHP, Kurtuluş Savaşını kazandıktan sonra devleti kuran ve devrimleri yapan şanlı tarihinin içinden süzülüp gelen siyasal ilkelerinin gücüne ve bu ilkelere inanarak ruh katan fedakâr üyelerinin, seçmen nezdindeki değerinin farkına varamamış (en niteliksiz, en zayıf ve siyasal ilkesi belirsiz kadroları özel belirleyen ve seçtiren) tek adama rağmen %25 civarında oy alabildiğine göre, demek ki kendi içinde yetişmiş ama özellikle etkisizleştirilmiş, namuslu, dürüst, onurlu, erdemli, bilgili, çalıskan, Atatürk ilke ve devrimlerine sıtkı sadakat ile bağlı ve saygın üyelerini parti içindeki demokratik seçimler ile yönetim kademelerine taşıyabilseydi, bu güzel ulusun büyük çoğunluğunun desteğini alması işten bile değildi...

25 Temmuz 2020 günü yapılan CHP 37. Olağan Kurultay'ında Gn. Başk. KEMAL KILIÇDAROĞLU tarafından üyelerin bilgisine ilk kez sunulan "İkinci Yüzyıla Çağrı Beyannamesi" hakkında hiç tartışma açılmamış ve hiç irdelenmeden doğruca ve Gn. Başkan tarafından Genel Kurulun oyuna sunularak ve kabul edenler, kabul etmeyenler karambolünde oybirliği ile kabul edilmiştir denilerek koskoca CHP bir emrivaki ile karşı karşıya bırakılmıştır. Demokratik kurallara ve asgari nezaket ölçülerine dahi uymadan ve Kurultay Başkanı'nın yapması gereken oylamayı bile kendisi yapan Gn. Başkan, adeta Genel Kurul Üyelerine köle muamelesi yapmıştır. Usül dışı bu duruma ne Kurultay Başkanı ne de delegeler uyarıda bulunmamış ve yapılan bu dayatmaya itiraz edilmeyerek CHP'nin nasıl bir anlayış ile yönetildiğinin en hazin durumunu Türk Kamuoyuna sunulmuştur. Kurultayı Tv. başında izlerken bu görüntüden ben utandım ama Kurultay Başkanı'nın umurunda bile olmadı!

Bu hazin durumdan "daha elim ve daha vahim" olanı ise bu oldu bittiye, gerek genel kurulda ve gerekse sonradan hiç kimsenin itiraz etmemiş olmasıdır. Önce Cumhuriyeti ve sonra da devrimler yaparak çok partili demokrasiyi getiren CHP'nin, düzeyi düşük bu anlayış ile yönetilmesi, partinin yıllar içinde damıtılarak oluşmuş demokratik geleneklerine ve kültürüne hiç yakışmamıştır.

Peki, bu kalitesizliği ve bu yozlaşmayı dile getirmek bana mı kalmalıydı? O kamera karşısında şehvetle konuşan ama listelere yazılmak için siyaset baronlarının önünde elpençe divan duran o çok meşhur milletvekilleri, tek adaylı kongrelerde azınlık oyları ile seçilen ve mangalda kül bırakmayan İl Başkanları ve seçilmeleri için ömür ve emek veren militan partililerine "Kunta Kinte" muamelesi yapan çok başarılı Belediye Başkanları varken bu uyarıyı yapmak bana kaldıysa o zaman bizi dinleyeceksiniz beyler!

Öyle ikidebir "şimdi zamanı değil" veya "muhalefete muhalefet etmeyin" diyerek kimseye ayar vermeye kalkmayın. Görevinizi yapmadığınız için sizin yüzünüzden 20 yıldır RTE tek başına ülkeyi yönetmekte ve 80 milyon insanın geleceği ile demokratik ve laik Türkiye Cumhuriyeti Devletinin tekliğini, Ulusumuzun tümlüğünü ve vatanımızın bölünmez bütünlüğünü, iç ve dış şer odakları tehdit etmekte ve sizlerin bu ilkesiz ve tutarsız duruşunuzdan cesaret alarak da altımızı oymaktadırlar.

Milletvekili, Belediye Başkanı ve Belediye Meclisi Üye listelerini bile tek başına belirleyen Genel Başkanların yönetiminde; düşüncesine başvurulmayan, saygı görmediği ve hiç rızası alınmadığı için kimliksizleşen ve yüzünü halkına döneceğine, sürekli olarak Genel Merkez'e dönmek zorunda bırakılmasına hiç itiraz etmeyen ve böylece ilkesiz siyasetçiler topluluğuna dönen örgütümüze halkın inanmasını, güvenmesini ve saygı duymasını bekleyebilir misiniz? Kendi üyesini yetersiz bulduğu için önseçim yapmayan ama aynı üyelerce demokratik yöntemler ile seçildiğini iddia eden sözde yöneticilere halkın güvenmesini beklemek hangi aklın ve hangi vicdanın ürünüdür?

Önseçimlerde seçilecek sıralara girme olasılığı olmayan siyaset bilimci, diplomat, sivil ve askeri bürokraside iyi yetişmiş uzmanlar, ilahiyatçılar, sosyologlar ve Gn. Başkana, dönemin ihtiyacı olan teknik konularda bilgi ve proje sunabilecek nitelikte 10 veya bilemediniz 15 uzman için kontenjan hakkı tanınacağına, 600 milletvekili, 1250 Belediye Başkanı ile onbin'den fazla Belediye Meclis Üyesi Adayını kendi yerel örgütlerine sormadan belirleme yetkisi vermek hangi demokrasi, hangi hak, hangi hukuk ve hangi adalet anlayışı ile açıklanabilir? Bu keyfi yönetim anlayışının cezasını yanız CHP değil, tüm ulusumuz çekmekte olup bu suça CHP Örgütü de ortak edilmektedir. !

CHP iktidara geldiğinde uygulayacağı projeleri kendi içinde ve demokratik kurullarda hiç tartışmadan, yalnızca "Gn. Başk. Baş Danışmanı" sıfatındaki maaşlı elemanlar ile kararlaştırırsa yarın, bunlar iktidara geldiklerinde kamu kaynaklarını örgütlerine hiç danışmadan harcayacaklar anlamı çıkar ki, bu demokrasinin tümüyle terkedilmesi demektir.

Bugün CHP Genel Merkezinde büyük bir "Başdanışmanlar Saltanatı" hüküm sürmekte olup, bu başdanışman kadrosu da başka siyasi partilerde danışmanlık yapmış ve siyasi ilkeleri CHP ile hiç örtüşmemiş kişiler ile her seçimde listelerin seçilecek yerlerine konan ama Kurultay Üyelerince PM Üyeliğine dahi layık görülmediği için seçilemeyen liyakatsiz tiplerden oluşmaktadır. Böyle bir genel merkezden ve onun güdümündeki örgütten seçimlerde başarı beklemek tam bir hayalciliktir.

Düşünsenize, CHP yönetimlerinde olumlu nitelikler ile donatılmış kadrolar iktidarda olsaydı, 16 Nisan 2017 tarihinde yapılan hileli referanduma önce büyük kalabalıklarla sokakta ve YSK'da itiraz edilir ve sonra da AİHM'de açılan dava geri çekilmezdi. Demokratik parlamenter rejim yerine, yeni anayasa ile getirilen tek adam rejiminde Cumhurbaşkanına tanınan sonsuz yetkilere dayanılarak devletimiz paramparça edilmezdi. Böylece, Türk Ulusu bugün, RTE'nin bu acımasız, insafsız, merhametsiz, vicdansız, kaba, görgüsüz, hukuksuz ve antidemokratik yönetim modeline mahkum olmazdı. Demokratik Parlamenter sistem içinde hızla kalkınan Türkiye'de kişi başı milli gelir 20 bin $ düzeyine ulaşır ve bu kar, kış, kıyamette Halk Ekmek Büfeleri önünde saatlerce kuyrukta bekleyen insan manzaralarına tanık olmazdık...

Anayasanın 174. Maddesinde tanımlanan Devrim Yasalarına aykırı eğitim sistemi kurmak isteyenlere karşı halkımızın demokratik örgütleri ile birlikte itiraz edilir ve Eğitim Yasaları bilimsel temellere oturtularak 4 Yaşındaki masum çocuklarımıza sarık takılıp mankurt eğitimine tabi tutulmalarının önüne geçilirdi..

Emperyalist güçlerin güdümüne girmiş ve onların elinde oyuncak olmuş tarikat ve cemaatlere teslim edilen adalet sistemi aracılığı ile Türkiye'nin yetişmiş en nitelikli aydınlarını, en nitelikli asker ve sivil yöneticilerini, tarikatların emrindeki partili ve güdümlü savcı ve yargıçlar eliyle mahkum ederek ömürlerini çalamaz ve generallerin rütbelerini sökemezlerdi...

Devletimizin en mahrem bilgilerinin korunduğu Kozmik Oda'ya FETÖ elemanları giremezdi...

Asker ve Polis Okulları tarikat ve cemaatlerin fink attığı serbest bölgeler olmaz. Bu okullarda, tarikat şeyhini değil, vatanımızı ve milletimizi iç ve dış tehditlere karşı koruyacak devlet adamları yetiştirilirdi.

Akıl ve bilim yolundan sapmayan bir milli eğitim politikasıyla üniversitelerimizin medreseye dönmesine izin verilmezdi.

CHP, iktidar olamasa bile caydırıcı gücü ile siyasi iktidarı ve bu iktidar emrindeki bürokrasiyi çağdaş hukuk normları içinde icraat yapmaya zorlardı.

KK ve toplama kadrosu; yaşadığımız bütün bu olumsuzluklara rağmen AKP artıkları ile iktidara gelmeyi düşünüyor ve planlıyorsa, hala daha CHP'nin Türkiye Cumhuriyeti için taşıdığı siyasi değerin farkına varamamış demektir.

Allahaşkına bir düşünün, CHP içerden çürütülmeseydi, kendi programından ve ilkelerinden sapmasaydı, ATATÜRK'ün kurduğu Türkiye Cumhuriyeti devletini kim çürütebilirdi?

Türkiye'yi yönetmek isteyen dış güçler, önce CHP'yi yönetmek isterler!

Gerisi teferruattır!

Bu nedenle, Programındaki CHP'ye şimdi daha çok ihtiyaç vardır.

SON SÖZ:

CHP geri alınmadan

Türkiye geri alınamaz!

Bilmem anlatabildim mi?

İ. FIRAT AYKUT

Çatalca / 25.01.2022

Not: Yazı Fırat Aykut'un sosyal medya Facebook hesabından alınmıştır. 

Önceki ve Sonraki Haberler

HABERE YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.