AK Parti Sözcüsü Çelik: Evlatlarımızın kurtarılması için her şey yapıldı
AK Parti Merkez Karar ve Yönetim Kurulu (MKYK), Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan başkanlığında saat 17.00'de toplandı.
AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik, Gara'da gerçekleşen operasyonda tüm yolların denendiğini belirterek, "Evlatlarımızın canını kurtarmak için diplomasi ve operasyon alanına giren her seçenek değerlendirilmiştir" dedi.
AK Parti Merkez Karar ve Yönetim Kurulu (MKYK), Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan başkanlığında saat 17.00'de toplandı. MKYK toplantısının ardından AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik açıklamalarda bulundu. Kılıçdaroğlu'na sert tepki gösteren Çelik, "CHP adına konuşan genel başkan çıkıp da '13 şehidin sorumlusu Erdoğan' dediği zaman bu doğrudan provokasyondur. Türkiye'de ana akım partilerin hiçbirinden böyle skandal bir cümle duyulmamıştır" ifadelerini kullandı. Gara'da gerçekleşen operasyonda tüm yolların denendiğini aktaran Çelik, "Evlatlarımızın canını kurtarmak için diplomasi ve operasyon alanına giren her seçenek değerlendirilmiştir" dedi.
Çelik'in açıklamaları şu şekilde:
- Terör aslında sonuçtur diyerek meşrulaştırmaya çalışanlar dikkatleri başka noktaya çekmeye çalışıyor.
- Türkiye’de katliam siyaseti ve cinayet siyaseti diyebileceğimiz bir siyaset yapma biçimi var.
- PKK aynı DEAŞ gibi bir cinayet, katliam şebekesi. Buna insanlık, haysiyet, namus, vicdan adına verilmesi gereken en hafif tepki lanetlemektir.
- PKK saldırısı gerçekleştiğinde Avrupa Birliği'nden bir dayanışma göremedik.
- PKK aynı DEAŞ gibi bir katliam, cinayet şebekesidir; ama maalesef bu cinayet şebekesiyle aynı çizgide ilerleyen bir cinayet şebekesi var.
'Kılıçdaroğlu PKK’ya söylemesi gereken sözü Erdoğan’a söylüyor'
- PKK terör örgütüne söylenecek laf, Türkiye'nin devlet başkanına söylenirse bu şehitlere sahip çıkmak olur mu? Kılıçdaroğlu çıkıp da '13 şehidin sorumlusu Erdoğan' dediği zaman bu, Türkiye'nin terörle mücadelesine doğrudan saldıran bir provokasyondur. Kılıçdaroğlu PKK’ya söylemesi gereken sözü Erdoğan’a söylüyor, bu devlet hayatımızdaki en büyük skandallardan biri.
- Pek çok metot denendikten sonra ortaya çıkan bu tablo karşısında bu kadar ağır bir üzüntü içerisindeyken tartışmamız gereken konu bu terör örgütünün bölgemizde yaratmaya çalıştığı derinliği yok etmek üzere bütün dünyaya tek bir yumruk gibi cevap vermek olmalıydı. Burada bütün dünyaya karşı kabine muhalefet partileri, tek bir yumruk olarak dünyaya nasıl bir mesaj veririz arayışı içerisinde olmalıydı. Bu bir iktidar-muhalefet meselesi değildir.
- Kim ne derse desin, sınırlarımızda bir terör devletçiği kurulmasına müsaade etmeyeceğiz, bedeli ne olursa olsun.
ABD'nin Gara operasyonu açıklamasına tepki: 'Eğer' diye başlarsanız ondan sonrasının önemi yok
- ABD'den Türk demokrasisine, yargısına mutlak saygı, terörle mücadele konusunda katıksız destek bekliyoruz. 'Eğer PKK terör örgütü yaptıysa' gibi bir ifade kullandı. Böyle bir açıklama ciddi şekilde sorgulanmalıdır. Bu bizim hükümetimizin beyanına inanmamak demektir. Daha sonra yapılan açıklamalar toparlayıcı nitelikteydi. 'Eğer' diye başlarsanız ondan sonrasının önemi yok. Bu ifadeleri asla kabul etmiyoruz. Ama' diyorsanız bizim yanımızda durmuyorsunuz demektir.
- Son operasyon bir kez daha göstermiştir ki, PYD/YPG terör örgütü doğrudan PKK’dan emir almaktadır.
- Türkiye Cumhuriyeti devletinin yasalarına ve geleneklerine uygun bir şekilde bu evlatlarımızın hayatlarını kurtarmak için yapılması gereken her şey yapılmıştır. Sanki bu zamana kadar duruldu, bu zamana kadar yapılan tek operasyon buymuş gibi bir tablo çiziliyor. Bu evlatlarımızın canını kurtarmak için diplomasi ve operasyon alanında her seçenek değerlendirilmiştir. Orada o evlatların canını kurtarmak için ne gerekiyorsa vardı.
Doğu Akdeniz'de son durum
- Doğu Akdeniz'le ilgili olarak, istikşafi görüşmelerin başladığını doğru değerlendirdiğimizi söylemiştik. Dostluk Forumu adı altında bir toplantı gerçekleştirildi. Soru şudur: Akdeniz ülkesi olan ve bu sorunların merkezinde olan TC niye toplantıya davet edilmemiştir? Rum Kesimi'nin olduğu bir toplantıda KKTC niye yoktur?
- KKTC dışlanarak yapılan hiçbir toplantı dostluk forumu olmaz. Yunanistan Dışişleri Bakanı'nın yaptığı açıklamalar, dostluğa sığmayan açıklamalardır. Yunan - Rum ikilisinin, Türkiye ile sorunları olan devletleri yanına alarak kendi maksimalist hedeflerini gerçekleştirmek gibi bir hayalleri varsa o hayali kabusa çeviririz.
- Bunu hayal bile etmesinler, bu hayal adım atmayacak, yerinden kıpırdayamayacak. Adım atması halinde kabusa çevrilmesi kaçınılmaz. Yunan Sahil Güvenliği'ne ve FRONTEX'in bu göçmenlerin botlarını batırarak ya da Türkiye'ye doğru sürerek yaptığı şeyler o insanları öldürmeye teşebbüstür. Bu zalimane yaklaşımlar giderek artmaktadır.
- Fransa'nın kuzeyinde sıcaklık -16'ya düşmüş, orada ormanda, çadırlarda kalan göçmenler elbiselerini yakarak hayatta kalmaya çalışıyorlar. Bu konularda hiç kimse insan hakları dersi vermeye kalkışmasın.
Soru-Cevap
- (HDP'nin İletişim Başkanı Fahrettin Altun'u hedef aldığına ilişkin tartışmalar) letişim Başkanlığının görevlerinden bir tanesi de Türkiye'ye dönük kara propagandalarla mücadele etmek. Bu propagandaların büyük kısmı FETÖ, PKK ve DEAŞ terör örgütlerinin dijital yapılanmaları vasıtasıyla gündeme geliyor. Niye hedef alındıklarını biliyoruz. Terörle olan bağlantıları deşifre edildiği zaman bunu söylüyorlar. İletişim Başkanı kendisine kanunla verilmiş görevi yapıyor.
Öyle hesap sorarız gibi ifadeler onu söyleyenlerin kendi söyleyip kendi duyacağı ifadeler. Asıl hesap millete, tarihe, vicdana hesap vermesi gerekenler, kendi yaptıkları şeyi örtbas etmek için hesap sorarız gibi ifadeler sarf ediyorlar.
- (Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın alıkonulan askerler için 'esir' demesi tartışmaları) Cumhurbaşkanımızın şehit aileleriyle ilgili hassasiyetini sorgulayanların şehit cenazelerine gittiği zaman gördüğü muameleyi hepimiz görüyoruz.
- (Gara operasyonu) İlk bilgi gece saat 2'de MSB adına verildi. Bu bilgiyi AA da geçti. Ayrıca MSB web sitesinden de bütün Türkiye ve dünya duydu. Sonrasında detayları adına Malatya Valisi bu bilgileri verdi. MSB Bakanımız gece 2'de açıklamayı yaptı. İçişleri Bakanımız ve Milli Savunma Bakanımız gittiler, siyasi parti liderlerine bilgi verdiler, yüce Meclis'te bilgi verdiler. Odaklanılması gereken şey PKK terör örgütünün lanetlenmesi iken, mücadelenin başındaki bakanların, cumhurbaşkanımızın sorgulanmaya çalışıldığı bir duruma dönüştürülmeye çalışılıyor. Bu son derece yanlış bir şey. Diğer birtakım çalışmaların yapılmadığını nereden biliyorlar?
- Yumuşak ve sert güç unsuru olarak şimdiye kadar TC'nin yasalarına uygun biçimde bu evlatlarımızın hayatını kurtarmak için yapılması gereken her şey yapılmıştır. Bunları duyurarak, gazetelere ilan vererek mi yapacaksınız?
- Bu evlatlarımızın canını kurtarmak için diplomasi alanına ve operasyon alanına giren her seçenek değerlendirilmiş, her imkan peşinde koşulmuştur. Netice itibarıyla bu operasyona karar verilmiştir. Kim, hangi ölçüye göre bakanların telaşlı ve kaygı içerisinde olduğunu söylüyor? Telaşlı ve kaygı içerisinde oldukları konu şuymuş: Bu şehadetlerin Türk ordusunun bombalaması sonucunda olmadığı, terör örgütü sonucunda olduğunu söylüyorlarmış. PKK terör örgütü her zamanki yalanlarından birisini söyledi. İki milletvekili tuttu bunu dile getirdi.
- Yüce Meclis'e veya siyasi partilere bilgi verirken bir gayret içerisinde olmaları niye eleştirilsin? Bu kadar saygısız, bu kadar nezaketsiz bir ziyaret değerlendirmesi olabilir mi? Hiçbir cümlesine katılmasanız bile, çıkarsınız, katılmadığınız şeyleri söylersiniz. Bir ziyaret "Telaşlıydılar" gibi keyfi şekilde, nezaketsizce değerlendirilebilir mi? Bunlar tepe yöneticilerinin açık bir şekilde tartışılmayacak şeyler konusunda bilgi sahibi olması için yapılıyor.
- Ayrıca her iki bakanımız terörle mücadelenin başında olan kişiler. Neyden tereddüt gösterecekler? Cesaretlerini onlar mı sınayacaklar? Daha yumuşak meselelerde gösterilen nezaketin PKK'nın yargılanması konusunda neden gösterilmediğini anlamakta güçlük çekiyorum.
- Deniyor ki "Bu operasyonu nasıl yaptınız?" Silahlı Kuvvetlerin kullandığı teçhizat, yöntem, onlarca teori dolaşıyor ortada. Karşınızdaki terör örgütleri de oturuyor, bunları not ediyor, Silahlı Kuvvetler buraya tekrar geldiğinde "nasıl korunuruz" diye düşünüyor.
- Her iki bakanımız da güvenlik güçlerinin başındalar, terörle mücadeleyle her gün uğraşıyorlar. Terör örgütünü kutsayanlardan bir başkası çıkıp diyor ki "Hesap vermeye geleceklerdi, hesap sormaya geliyorlar." Size neyin hesabını verecek bakanlar? Sen terör örgütü adına hesap sormaya kalkarsan o da sana anayasa adına hesap sormaya kalkar.
HABERE YORUM KAT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.