İzmir Büyükşehir Belediyesi'nin şirketlerinden İZELMAN, İZENERJİ ve Egeşehir’de toplu iş sözleşmesinde uzlaşı sağlanamaması ile başlayan grev üçüncü gününe girdi. ESHOT dahil olmak üzere belediye bünyesindeki birçok iş kolunda çalışmalar yapılamıyor.

Greve çıkan DİSK’e bağlı Genel-İş Sendikası üyeleri ise bugün İZSU Hizmet Binası önünde bir araya geldi. İşçiler “direne direne kazanacağız”, “sadaka değil toplu sözleşme”, “iş, ekmek, özgürlük” sloganlarını attı.
BASKI YAPIYORSAK CEKETİMİZİ ALIR GİDERİZ
Disk/Genel İş Sendikası İzmir 1 No'lu Şube Başkanı Engin Topal, yaptığı açıklamada “İlginç ilginç teklifler gelmeye başladı. Sanki Türkiye'de tek mesele İZELMAN, İZENERJİ grevi gibi konuşuluyor. Ama biz bu oyuna gelmeyeceğiz. Bizim istediğimiz ailemizi normal bir düzeyde yaşatabilmek. Ama hem gazete hem televizyon kanallarıyla bir şekilde baskı kurarak, trolleriyle baskı kurarak bizi yeneceklerini düşünüyorsalar büyük bir yanılgı içerisindeler. Belediye Başkanı, 'sendika işçiye baskı yapıyor' diyor. Ama bakın, arabanın üstünde yer var. Ben ve arkadaşlarım mikrofonu bırakıp aşağı ineceğiz. Biz aşağı ineceğiz, kendisi gelsin sorsun. Eğer biz baskı yapıyorsak ceketimizi alıp gideceğiz. Yok işçi bunu istiyorsa tweet atmaktan vazgeçmesi gerekiyor” dedi.

BASINA VERİLEN RAKAMLAR DOĞRU DEĞİL

Topal şunları söyledi:
Basına verilen rakamlar gerçek değil. Verilen iş kıyafetini, yatırdığınız SGK primini sanki evine getirdiği ekmeğe bir katkı olarak sayamazsınız. Bizim alışkanlığımız bankamatikteki ücrete bakarız. Her ödediğiniz kalemi 23 bin kişiye vermiş gibi sayamazsınız. Bir hesap var. Başkanımız diyor ki, sendikacılar yanıltıyor. Yanıltmıyoruz. 23 bin çarpı çocuk parası diyor. Bizim hiç mi bekar arkadaşımız yok? 23 bin çarpı 30 gün çalışmış sayıyorsunuz bizi. 22 gün çalışan binlerce arkadaşımız var. Sanki 365 günün 365 gününü sayar gibi ücrete koyuyorsunuz. Yeni bir moda oldu. Kurban Bayramı’nda tatil var, onu da bize tam gün yevmiye gibi ücrete koyuyorsunuz. Kamuoyuna çıkıp 100 bin, 80 bin verdim diyorsunuz. İnsanların bordoları ortada. Alın büroda çalışan arkadaşımızın bordrosunu, yanınızdaki TV’lere verin de görelim”