BUCA’daki metro ihalesi, 529 milyon lira daha yüksek teklif veren Ankaralı Gülermak A.Ş’ye verildi. Gelen tepkiler üzerine Büyükşehir Belediye Başkanı Soyer, “Firmayı Avrupa İmar ve Kalkınma Bankası seçti” dedi. Banka mevzuatı ise, “Biz sadece tavsiyede bulunuruz” diyor

Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer, İzmir'i hala Seferihisar'da her şeyi kafasına göre yaptığı anlayışıyla yönetebileceğini sanıyor. İşte en son Buca Metrosu ihalesinde yaşananlarda bunu bir kez daha gördük. Soyer, metro ihalesini 3 milyar 392 milyon lira ile en düşük teklifi yapan Yapı Merkezi ve Nurol ortaklığı yerine 529 milyon lira daha yüksek teklif eden Ankaralı Gülermak Ağır Sanayi A.Ş.'ye verdi. Tabii, kıyamet koptu. Çünkü ihalenin yapıldığı Eylül ayı başından bu yana Soyer ve ekibinin işi en düşük teklife değil daha yüksek teklif eden bir başka firmaya vermek istediği ve bunun yollarını aradıkları konuşuluyordu. Açıklanan "Gülermak" kararı ise, bu söylentileri adeta doğruladı.

TOPU EBRD'YE ATMAYA ÇALIŞTI
Tabii ortada 529 milyon lira gibi çok büyük bir fark söz konusu olunca tepkiler üst üste gelmeye başladı. Soyer, biraz bocaladı ve en son ihaleyi kazanan firmayı kendilerinin değil Avrupa İmar ve Kalkınma Bankası'nın (EBRD) seçtiğini söyledi. Dedi ki, "Bu uluslararası bir ihale ve uluslararası ihale normlarına tabii. Buna tek başımıza biz karar vermiyoruz. Bunun finansmanını sağlayan Avrupa Yatırım ve Kalkınma Bankası, bağımsız bir denetmen atıyor. Onlar değerlendiriyorlar. İhale başka birine de verilebilirdi... Biz sadece en düşük iki tanenin sorgusunu istedik. En düşük iki taneyi gönderdik onlara, diğerlerini de tabi ki biliyorlar... Başka birine de verebilirlerdi ama bu firmayı seçtiler" dedi.

'SADECE TAVSİYEDE BULUNUR'
Peki Soyer doğruyu mu söylüyor? Yani ikinci en düşük teklifi veren firmayı EBRD mi seçti? İşte bu konuda Soyer'i bizzat EBRD'nin kendi mevzuatı yalanlıyor. Açtım baktım. Avrupa İmar ve Kalkınma Bankası'nın Satın Alma Politika ve Kuralları'ndaki Müşteri Sorumlulukları kısmında Soyer'in söylediklerinin tam tersi yazıyor. İlgili maddede "Banka, belirli projelerin satın alma sürecinde ve kurumsal gelişiminde müşterilere tavsiye veya yardımda bulunabilir, fakat sözleşmenin bir tarafı değildir. Bir proje için verilecek iş, mal veya hizmetler için müşterinin istekliler karşısındaki hak ve yükümlülükleri, müşterinin yayınladığı ihale belgelerine tabidir, bu Politika ve Kurallara tabi değildir" ifadeleri yer alıyor. Yani bankanın kendisi bile "Ben sözleşmede taraf değilim, sadece tavsiyede bulunurum" derken Soyer ise, topu onlara atmaya çalışıyor. Bu işler bu kadar basit değil.

FİRMALAR İTİRAZA HAZIRLANIYOR
SONUCUN açıklanmasının ardından ihaleyi kaybeden diğer firma kaynaklarıyla konuştum. "Şok içinde olduklarını" söylediler. En düşük teklifi veren Yapı Merkezi- Nurol dışında başka firmalar da ihalenin kendilerine verileceği beklentisindeydi. Yaptığım görüşmelerde bazı firmaların ihaleyle ilgili EBRD prosedüründe de yer alan sorgulama sürecini başlatacaklarını ve gerekirse sonuca itiraz etmeyi düşündükleri bilgisini edindim.

TEMİNAT ÖNERİSİ KABUL GÖRMEDİ
BU arada bir kaynağımdan en düşük teklifi veren ortaklığın belediyeye, "Bir tedirginliğiniz var ise, ikinci, hatta üçüncü sırada teklif veren kadar teminat vermeye hazırız. Teklifimizin arkasındayız" önerisini sunduklarını ancak bunun kabul görmediğini de öğrendim. Öte yandan kaynaklar hep şunu söylüyor: "İzmir'de Narlıdere Metrosu, Konak ve Karşıyaka tramvayları inşaatları da aynı firmaya verildi. Bütün işlerin aynı firmaya verilmesi bir tesadüf müdür? Bunun değerlendirilmesi lazım."

ERHAN GÜLENÇ