ERHAN GÜLENÇ
Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer'in İzmir'de ne yapacağı, 10 yıllık Seferihisar macerasından belliydi. Orada da satıp savmış ve belediyeyi borç batağında bırakıp İzmir'e gelmişti. Belli ki, İzmir'de de aynısını yapacaktı. Bunu çok yazdık, çizdik.
Maalesef dediğimiz çıktı. Büyükşehir Belediyesi şu an borç batağına saplanmış durumda. 15 yıllık Aziz Kocaoğlu döneminde finansal performansıyla örnek olan ve borçlarının düşüklüğüyle övünen belediye, Soyer döneminde adım adım iflasa doğru sürükleniyor. Nitekim dün Soyer, Batı Anadolu Sanayici ve İş İnsanları Dernekleri Federasyonu'na (BASİFED) bağlı iş dünyası temsilcileriyle bir araya geldiği toplantıda belediyenin batmakta olduğunu itiraf etti.
YURTDIŞI ÖDEMELERİ ZORLUYOR
Soyer, "Bizim yurt dışı borçlarımız 2030 yılına kadar vadelendirilmiş durumda.
Planlamamıza göre şubat ayındaki yurtdışı ödemelerimizin belediyemizin gelirlerinin yüzde 10'una denk gelmesi beklenirken, dövizin durumu ve enflasyon nedeniyle bu rakam yüzde 50'ye çıktı. Bu sürdürülebilir değil" dedi. Soyer, bunu dövizdeki yükseliş ve enflasyona bağlamaya çalıştı. Üzerine de "Ulaşım, su ve ekmek" konusunda hükümetten destek istedi. Soyer'in bu sözlerinin Türkçesi eksiksiz olarak şudur: "Ben belediyeyi batırdım. Şimdi gelsin hükümet kurtarsın."
BUNUN ADI KENTE İHANETTİR
Tunç Bey!
Siz herkesi kör, âlemi sersem mi sanıyorsunuz?
Siz, bu kadar döviz borcu olan belediyede 3 yıl içinde riski en aza indirecek herhangi bir önlem aldınız mı? Vadeli işlem ve opsiyon piyasalarında bunu hedge edecek adımlar attınız mı? Atmadınız.
Üzerine sanki çok büyük bir iş beceriyormuş havasıyla bulduğunuz döviz cinsi dış borçla övündünüz. Borç şovu yaptınız.
Sizi, kredi derecelendirme kuruluşu Fitch Ratings bile yılbaşında uyardı. Ünlü kuruluş, negatif operasyonel ortamın, özellikle de devam eden yüksek döviz oynaklığının, borç stoklarının yüzde 77'si dövizden oluşan ve hedge edilmemiş borç pozisyonuna sahip İzmir Büyükşehir Belediyesi üzerinde borç sürdürülebilirliği üzerinde baskı oluşturabileceğine dikkat çekti. Bugün ileri tarihli aldığınız bir bileti bile isterseniz sigorta ettirebilirken koskoca belediye bu kadar döviz borcuna rağmen 3 yıldır neden bunun önlemini almaz? Bu, iş bilmezlik ve beceriksizliğin de ötesinde kente ihanettir.
HEM SATIYOR HEM SAVURUYOR
Belediye başkanlarına şehrin emin insanı manasında Şehrül-Emin denilir. Siz nasıl şehrin eminisiniz? İşiniz gücünüz şov yapmak, hoplamak zıplamak. Milyonlarca liraya açılışlar yapmak, gala yemekleri vermek, heykel saydırmak... Belediye bütçesini kişisel reklam bütçeniz gibi kullanmak dışında bugüne kadar ne iş yaptınız? En övündüğünüz Buca Metrosu da sizin değil, önceki dönemin projesi. Onu da 529 milyon liralık zararla ihale ettiniz. Geldiğinizden beri Seferihisar'da yaptığınızı yapıyor ve belediye mülklerini birer birer satıyorsunuz. 3 yılda sattığınız gayrimenkul sayısının 1300-1400 civarında olduğu belirtiliyor. Bu kadar satışa rağmen belediyenin borcunu 3 milyar liralardan 12 milyar liralara çıkardınız. Şimdi de "Belediye battı. Hükümet destek versin" diyerek işin içinden çıkmaya çalışıyorsunuz.
Öyle yağma yok! Bunun hesabını İzmirliye er ya da geç vereceksiniz...