ERHAN GÜLENÇ
Halkçı olmak öyle kolay değildir.
Halkçı olacaksanız, önce halktan biri olmanız gerekir. Hem lüks içinde yaşayıp hem de halkçı olunmaz.
Fikir ve önerilerinizin halk yararına olması gerekir. Bunları bugünkü manşetimiz için yazdım. CHP, adı üstünde Cumhuriyet Halk Partisi. Halkçı olduğunu, sosyal demokrat olduğunu söyler.
Ancak İzmir'de siyasetin en üst seviyesinde olan bazı CHP'liler yaptıkları veya ağızlarından çıkardıkları baklalarla halkçılığın onda birini bile taşımadıklarını ele veriyor.
ŞATO'DA SOSYAL DEMOKRAT
Bunun en bariz örneğini İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer'in seçilir seçilmez eşsiz bir manzaraya sahip tarihi Şato Restoran binasını lojmana çevirip yerleşmesiyle gördük. Soyer, sonrasında ise, Seferihisar Ulamış'taki 22 dönümlük zeytinliğine 'sıkma tesisi ve sulama havuzu" yapacağım diye izin alıp havuzlu villa kondurdu.
Ardından da şu an yıkılacağı açıklanan Büyükşehir Belediyesi'nin Konak'taki eski ana binasında kendisinden taleplerde bulunan halkla yüz yüze gelmemek için özel kapı yaptırmasıyla gündeme geldi.
PARASI OLMAYAN NE YAPACAK?
İşte bugünkü manşetimizde de görüyorsunuz...
CHP'nin halkçı geçinen İzmir Milletvekilleri Bedri Serter ve Murat Bakan, kentteki trafiği azaltmak için halk karşıtı önerilerle çıktılar karşımıza. Neymiş, Bedri Bey, kent merkezine girişler tek ve çift plakaya göre sınırlandırılsın istiyormuş... CHP Milletvekili Atila Sertel, şakayla karışık çok güzel söyledi, "Bedri Serter iki araba alabilir. Garibimin bir arabası varsa o ne yapacak?" diye... Yani o zihni sinir öneriye bundan daha güzel bir cevap verilemezdi...
"MERKEZ DAHA PAHALI OLSUN"
Soyer'in siyasette ittifak halinde olduğu Murat Bakan da şimdi buyurmuş ve önermiş ki, "Londra gibi büyük metropollerde zonlar var. Metroyla seyahat ederken de birinci zona girdiğinizde, kentin en dar, kent merkezine girdiğinizde en yüksek ücreti ödüyorsunuz" diyor... Yani kent merkezine geliş daha pahalı olsun istiyor.
Londra nerede, İzmir nerede Murat Bey?
Siz ne yapmaya çalışıyorsunuz?
Hiç kusura bakmayın ama sizin ve Bedri Serter'in söylediklerinin "Parası olmayanlar yani fakirler kent merkezine gelmesin" demekten farkı yok.
Bedri Bey, zaten İzmir'de lüks araçla gezdiğini biliyoruz, bir iş insanınız. CHP İl eski Başkanı Kemal Karataş'ın söylediğine göre Murat Bakan'ın da camları siyah Mercedes'i varmış...
Siz böyle gezerken tabii, vatandaşın halinden çok anlamazsınız...
O yüzden sevsinler sizin sosyal demokratlığınızı...
Sevsinler sizin halkçılığınızı...
İSTANBUL'A DA "KONSTANTİNOPOLİS" DİYELİM Mİ?
Yeni Asır'ın İzmir Büyükşehir Belediye Meclisi'nin önceki günkü gündeminde Kadifekale için parantez içinde Yunanca 'Pagos' isminin kullanıldığı haberi gündem oldu. Daha önce de Kadifekale'de kurduğu üretici pazarına "Pagos" ismi veren Başkan Tunç Soyer'e Meclis toplantısında AK Parti ve MHP cephesinden sert tepkiler geldi. Tabii, bu konuda mantıklı bir açıklaması olmayan Soyer, biraz saçmaladı. Dedi ki, "Tarih boyunca buraya Pagos denmiş, bu tartışmayı abes buluyorum." O zaman Soyer'in mantığına göre İstanbul'a da 'Konstantinopolis' denilse olacak yani Sayın Soyer, öyle mi?
Sonra da eleştirdik mi suç oluyor... Allah Türkiye'yi korusun...