Serdar Aksoy... Menemen Belediye Başkanlığı'nın 18. ayında partisi CHP tarafından YDK'ya sevk edilip kapı önüne konulmuştu...
Aksoy, Aralık 2020 ayında Menemen Belediyesine yapılan operasyon çerçevesinde gözaltına alınmış, devamında çıkarıldığı mahkemece tutuklanıp cezaevine gönderilmişti... Aksoy, Temmuz ayı başında görülen duruşmanın devamında tutuksuz yargılanmak üzere cezaevinden çıkmıştı...
Mart 2019 yerel seçimleri sonrasında Menemen Belediye Başkanlığıa genç bir insan geliyordu... Açıkçası tüm Menemenliler gibi İzmirliler de bu genç isim Serdar Aksoy'dan umutla güzel işler bekliyor, siyasi yaşamında Menemen Belediyesinin önemli bir sıçrama taşı olabileceğini konuşuyordu...
Menemenli ve İzmirlilerin bu güzel düşünceleri kısa sürede saman alevi gibi sönüyor, yerini pis kokulara bırakıyordu!
Daha tay tay döneminin 7., 8.'nci aylarında kadrosunu yanlış adamlardan oluşturduğu, önceki yönetimin kalıntılarını kazıyamadığı, başına büyük işlerin geleceği, başını yakacakları yüksek perdeden yankılanmaya başlamıştı ki;
"Sahinin de mi hatırı yok" hesabına eşşekliğimize doymayalım, tuttuk beyefendiyi uyarmak adına davette bulunduk! Daveti ileten kişi başta babası olmak üzere çok yakından tanıdığı ve aynı zamanda İzmir Büyükşehir Belediyesi Meclis Üyesiydi... Kısa bir süre sonra uyarlarda bulunmak üzere gönderilen davete yanıt geldi: "Bu adam havalarda uçuyor. Tatlı canımızı üzmeye gelmez. Kibirinden yanına yaklaşılmıyor. Böylelerine ne iyilik yapılır ne de akıl verilir!" Ne diyelim, Allah tuttuğunu altın etsin deyip geçtik...
Öncelikle; Serdar Aksoy'un bir an önce düzlüğe çıkması, hakkındaki iddialardan aklanması en büyük dileğimiz... Ne bizim ne de Türk insanının kitabında "düşmüşe vurmak" yazmaz! Zaten böyle bir niyetimiz de asla olmadı! Fakat, Aksoy aksiyonu seviyor olmalı ki; kendinisini nasıl savuncağını kestiremiyor... Aslında düştüğü batağın içinde debelendikçe de battığının farkında değil!
Peki, Serdar Aksoy'u Mart 2019'da Menemenlilere "Prens" olarak takdim edenler, ne oldu da 18 ay sonra TV'ye çıkıp "Duyduk, gereğini yerine getirip, kapının önüne koyduk. Kimsenin gözünün yaşına bakmayız" deyip hakkında açıklamalarda bulundu?
O Serdar Aksoy değil miydi TV'ye çıkılmadan öncesinde en yakını en yetkiliye gönderen? Biz mi aylarca Ankara'dan heyetler halinde İzmir'e gelip Menemen'de halı kilim dokuyarak Serdar Aksoy'u partiden istifa etmesi için iknaya çalışan? Biz miydik Menemen Belediyesi Meclisi'nde gerine gerine "Ben Ak Partililerden daha fazla Serdar Aksoy'a muhalefet yaptım" diye itirafta bulunan CHP'li Meclis Üyesi?
Aksoy, çok merak buyuruyorsa; kendisine yapılan operasyondan önce kimlere operasyonun yapılmasının gerektiğini arşivimizde gezinti yaparak bulabilir. Dün de yazdığımız gibi; bugün de en az 30 tane CHP'li Belediye Başkanını sıralar, bunlar mı masum, Serdar Aksoy mu günah keçisi diye sorarız!
CHP tarihinde rastlanılmayan bir olay Serdar Aksoy'un başına geldi ve kapının önüne konuldu! Kaldı ki TV'ye çıkılıp ve itibarı da yerle bir edildi!
Serdar Aksoy'un 18 aylık döneminde Menemen Belediyesinde neler olduğunu, kimlerin bu sürece benzin döküp katkı koyduğunu, kimlerin ellerini avuçlayıp intikam duyguları taşıdığını en iyi Aksoy'un bildiğini/bileceğini düşünüyoruz...
Aksoy, başına gelenleri böylesine somut bilgiler ışığında tahlil edip, nasıl hareket etmesi gerektiğini hala kestiremiyorsa, aynaya bakmasını tavsiye eder, 18 aylık performansından bukleler alarak kendisini anlatmaya kalkışmasının da hiç bir işe yamayacağını, nafile çabalar olduğunu hatırlatırız!
Görünen köy kılavuz istemez... En basitinden TV'ye çıkana seslenip, hakkında "ÖZ ELEŞTİRİ" yapılmasını talep edebilir!
Belediye Başkanlığı zor iştir Serdar Aksoy... Bu cümleyi de en çok kullananlardansınız... Öyle değil mi?
Gelelim şimdi pazaryeri mevzusuna...
Belgeli haberimizde pazaryerinin kaba inşaat ihalesinin Tahir Şahin döneminde yapıldığını, Serdar Aksoy'da bu ihaleyi kucağında bulduğunu haberleştirdik...
Pazaryerine ilişkin yayınladığımız ilk haber, Serdar Aksoy'un çok zoruna gitmiş olmalı, akıllara ziyan açıklamalarla sözde Telegram Haber'e çakmaya çalışmıştı...
Aksoy'un pazaryerine ilişkin en doğru bilgileri yine Telegram Haber'den alacağını hatırlatarak; Serdar Aksoy, 18 aylık döneminde ilk ihaleya karşılık (13.9 Milyon) Koç İnşaat şirketine 8 Milyon 186 Bin 217 TL'lik bir ödeme gerçekleştirmiştir. Bu 8 Milyon rakamının içinde Büyükşehir'den gelen 5.9 Milyonluk destekte dahildir.
Birinci yani kaba inşaat ihalesinden kalan bakiye 3 Milyon 81 Bin 730 TL'de Aydın Pehlivan'ın döneminde ödenmiş ve 1. etap ihalenin alacak-verecek defteri kapatılmıştır! (İtirazı olanlar e postamıza açıklama gönderebilirler.)
Gelelim şimdi Aksoy'un ben açık ihale usulü ile 12 milyona biteceğim tezine... Kendi döneminin en önemli yetkilisinin dolaylı şekilde gönderdiği bilgilerde; Aksoy'un o çıkacağım dediği ve meclis onay vermediği pazaryeri 2. etap ihalesinin 3 katlı olan pazaryerinin birinci katını kapsadığı, 2. ve 3. katlara kapsamadığı, 3. etap çıkılacak bir ihale ile 2. ve 3. katların tamamlanacağına yer verildi!
Pazaryeri 2. ve 3. katlarda neler var ve Aksoy'un olası pazaryeri taslak fiyat tespiti ne kadardı?
Pazaryeri 2. etap ihalesi; projeye göre 45 adet ofis, 10 adet batarlı dükkan, 53 adet pazar içi kapalı dükkan olmak koşuluyla toplamda 25 bin M2 alanı kapsıyor. Aksoy'un çıkılacak olan 2. etap ihale içinde taslak olarak belirlediği rakamın 18 milyon TL olduğu belirtiliyor. Bu yönde de 17 milyon liralık borçlanma yetkisinin Meclis tarafından verilmediği iddia ediliyor! Meclis tutanakları en doğru adrestir diye hatırlatıyoruz!
Şehircilik Bakanlığı birim fiyatlarının 2020 ile 2021 aynı olmadığını söylersek her halde hata yapmamış oluruz!
Gelelim şimdi 2. etap ihale için Menemen Belediyesine yönelttiğimiz sorumuza gelen yanıta: "2. Etap ihale için Şehircilik Bakanlığı birim fiyatları 2020'ye oranla 2021'e göre revize edilip, Şehircilik Bakanlığı birim fiyatları üzerinden yapılan hesaplamalar çerçevesinde 20 Milyon 84 Bin 185 TL olarak bulunmuş, ihale 18 Milyon 527 Bin TL'ye sonuçlanmıştır."
Bu durumda Aksoy'un açıkladığı 12 Milyon rakamı hayal ürünü mü oluyor?
Buyurun o zaman iki adet daha Aksoy'un 18 aylık döneminden 2 ihale belgesine!
Google'da "Pazarlık usulü ihale" yazın karşınıza çıkacak olan kelime "Davetiye usulü" çıkacaktır? Belediyeler ne satın alacakları malları ihaleye çıkarak gerçekleşitirmektedirler.
Belediyeler, rekabet ortamı yaratıp en kaliteli malı en iyi fiyattan almak için ihaleye çıkmıyorlar mı? İhaleye çıkmanın da espirisi rekabet ortamı yaratmaktan geçmiyor mu? (Her iki ürünün de yüzlerce değişik markası ve binlerce satıcısı ülkemizde ve İzmir'de mevcut.)
Bakın... Serdar Aksoy rekabet ortamının tillahının yaratılacağı bu iki ürün için neden açık değil de "pazarlık" usulü ihaleye çıkmıştır?
Birisinin konusu dezenfektan... Diğerinin de konusu kamera vb. teknoloji...
Her iki üründe güncel ve kıtlığına rastlanılmayacak düzeyde ve piyasarlarda anında bulunabilecek malzemeler... Fakat, ihaleleri kazanan şirketlere davetiye çıkarılmış olmalı ki; birisinde 3 şirket doküman almış, 2 teklif verilmiş, 1 teklif geçerli kılınmış ve o şirkette ihaleyi kazanmış. İkincisinde de yine 3 şirket doküman almış, 2 teklif verilmiş, 1 teklif geçerli kılınmış ve o isim ihaleyi kazanmış! İhale verilerine bakıldığında insan ister istemez ne güzel tesadüf diyebiliyor!
Sadece bir soru soruyoruz!
Zaten diğerinin içeriği yürüyen davanın konusu ve dosyasında!
Sayın Aksoy, ihale belgesinde yazan o adresten 3 Milyon 850 Bin liralık dezenfektanın 20 günde çıkma ve teslim alınma olasılığı nedir? Başka bir deyişle 20 günde o adresten 3 Milyon 850 Bin TL'lik dezenfektan çıkar mı?
Yanıt için: telegramhabercom@gmail.com
Not: Flaş detaylar bir sonraki haberlerimizde...