Nazender Süzer Gökçe, dedesi Aşık Veysel'le anılarını anlattı

Aşık Veysel Şatıroğlu'nun kızı Menekşe'den olan torunu Nazender Süzer Gökçe, "Vatanı, milleti sevin. Asla zarar vermeyin. O zaman benim mirasıma sahip olur, benim torunum olursunuz, derdi." diye konuştu.

Türk edebiyatının ve saz şiiri geleneğinin büyük ustalarından Aşık Veysel Şatıroğlu, vefatının 50. yılında çeşitli etkinliklerle anılıyor.

Aşık Veysel Şatıroğlu'nun kızı Menekşe'den olan torunu Nazender Süzer Gökçe, AA muhabirine yaptığı açıklamada, 8 yaşına kadar dedesiyle geçirdiği süreci, usta ozanın sanatını, doğa ve insan sevgisi anlattı.

Gökçe, misafirperver olan dedesinin, ziyarete gelenleri köyün girişinde karşıladığını ve misafirlerini asla ikramsız göndermediğini söyledi.

Aşık Veysel'in her daim misafirleriyle sazlı, sözlü muhabbet içinde olduğunu aktaran Gökçe, "Dedem çocukları çok severdi. Okuyan çocukları daha çok severdi. Bize de hep okumamızı, vatana, millete hayırlı evlatlar olmamızı öğütlemişti. Köyün çocuklarıyla beraber, bayramlar bizim için bir şölendi. Çıkar dedemin elini öper, bayram harçlıklarımızı alırdık. Kesinlikle hiçbir çocuk ayrımı yapmazdı. Hepimize birer lira, okuyan çocuklara ise 2,5 lira verirdi. Okuyan çocukların her zaman onun gözünde çok farklı bir değeri vardı." dedi.

"Kesinlikle kendisine ayrıcalıklar sunulmasını istemezdi"
Nazender Süzer Gökçe, dedesinin terbiyesini rehber edindiklerini belirterek, şunları kaydetti:

"Vatanı, milleti sevin. Asla zarar vermeyin. O zaman benim mirasıma sahip olur, benim torunum olursunuz, derdi. Bunları hatırlıyorum. Sazlı, sözlü sohbetlerinde sadece torunları değil, mutlaka köyün çocukları da yer alırdı. Ses çıkarmadan otururduk. Çok da anlamıyorduk ama önemli bir şeyler oluyordu orada, onun farkındaydık. Dedem de sohbetlere katılmamızı çok önemserdi. O sohbetlere katıldığımız için bu kültüre mümkün olduğunca sahip çıkmaya çalışıyoruz."

Aşık Veysel'in ev hayatında oldukça mütevazı bir yaşam sürdüğüne dikkati çeken Gökçe, "Biz dedemin çok ünlü bir ozan olduğunu bilmiyorduk. Herkesin dedesi gibi bizim de dedemizdi. Kesinlikle kendisine ayrıcalıklar sunulmasını istemezdi. Sanıyorum vefatından bir yıl kadar önceydi, kanser olduğunu bilmiyorduk, yatağında yatıyordu. Genelde yalnız bırakılmazdı ama o gün şansımıza bir baktım dedem yalnız. Hemen 3-4 çocuk yanına yaklaştık. 'Dede bize bir türkü söyler misin?' dedik. İnleyerek yatağında kalktı. Baş ucundaki sazı aldı. Bir türkünün yarısına kadar söyledi. Yoruldu ve 'Bu kadar.' dedi. Sazı tekrar yerine astı." diye konuştu.

Gökçe, dedesinin insan, yurt ve doğaya büyük bir sevgi duyduğunun altını çizerek, onun mirasının da büyük sorumluluk yüklediğini vurguladı.

Aşık Veysel'in daha çok geceleri beste yaptığını dile getiren Gökçe, sabahları yanında kim varsa eserin sözlerini ona yazdırdığını kaydetti.

"Eserleriyle yaşatılıyor"
Nazender Süzer Gökçe, dedesinin cenaze töreninin oldukça kalabalık geçtiğini aktararak, "Ben çok şaşırmıştım. Çelenkler, insanlar... O kadar yoğun bir kalabalıktı ki. Bizi çok şaşırtmıştı. Şimdi anlıyorum nedenini. Gerçekten o gönül gözünün aydınlığı, her görüşten insana, bize, yurt içi ve yurt dışından herkese o kadar dokunmuş ki unutulmadı. Eserleriyle yaşatılıyor. Gün geçtikçe bu ilgi çok çok artıyor. Hele bunu gençlerde görmek bizi daha çok mutlu ediyor. Yurt dışından gelen, Aşık Veysel'i merak eden insanların duygu zenginliğini görmek inanılmaz, tarif edilemez bir mutluluk." ifadelerini kullandı.

Kendisinin fotoğrafçılıkla ilgilendiğini aktaran Gökçe, dedesini genç kuşaklara aktarmak amacıyla çalışmalar yaptığını söyleyerek, şu bilgileri verdi:

"Eşim Gürsel Gökçe ile güzel bir bellek oluşturduk. Projemiz kitaplaştırıldı. 2008'de, yaşayan halk ozanlarıyla çalışmalara başlamıştık. 72 halk ozanımızı köylerde belgeledik. Bir kitap ve sergi oluşturduk. 'Dedem için ne yapabiliriz?' düşüncesi hep aklımdaydı. Bu devrede de eşimle önce ustalardan Aşık Veysel fotoğraflarını derledik. Ara Güler, İsa Çelik, Ozan Sağdıç, Mustafa Türkyılmaz gibi büyük ustaların eserlerini bir araya getirdikten sonra, 2010'da Ankara Resim Heykel Müzesi'nde sergiledik. Sonra bunu daha kalıcı hale getirip, kalabalıklara nasıl ulaştırabiliriz düşüncesi oluştu ve 'Çalışmayı kitaplaştıralım' dedik. Kitapta 1934'ten 2022 yılına kadar basında yer alan binlerce Aşık Veysel haberinden bir seçki oluşturduk. Onu 'Basında ve Ustaların Objektifinden Aşık Veysel' kitabında birleştirdik."

7 Nisan'da AKM'de Aşık Veysel'i anma etkinliği yapılacak
Gökçe, kitabın İngilizce versiyonunun Ankara Ticaret Odası ve Ankara Sanayi Odası ile hayata geçirildiğini kaydederek, "Dedem vefat edeli 50 yıl oldu. Görme engelliler için dedeme dair hiçbir yazılı kaynak yoktu. Bu kitabı görme engelliler için Braille alfabesinde bastırdık. Akabinde sesli kitap haline getirdik. 7 Nisan'da Atatürk Kültür Merkezi'nde (AKM) lansmanı ve sergisi olacak. Orada Veysel dostlarıyla paylaşacağız. Eseri görme engelliler için olan kütüphanelere sunacağız." dedi.

Gönüllülük esasıyla yaptıkları kitap çalışmasını ve sergiyi yurt içinde ve yurt dışında açmaya devam edeceklerini aktaran Gökçe, usta fotoğrafçıların imzalı Aşık Veysel eserlerinin sergileneceği etkinliğe, çellist Frederick De Wulf'ün de katılacağını söyledi.

Hatıra olarak dedesinin bir mendilini sakladığını sözlerine ekleyen Gökçe, müzik yolculuğunda Şatıroğlu'nun izinden giden torunlarının da olduğunu dile getirdi.

Aşık Veysel'in vefatının 50. yılı dolayısıyla 2023 yılı, UNESCO tarafından anma ve kutlama yıl dönümleri arasına alınmış, ayrıca Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan imzasıyla 2023'ün "Aşık Veysel Yılı" olarak kutlanmasına ilişkin genelge yayımlanmıştı.

KÜLTÜR-SANAT Haberleri

Atık ürünlerin sanat eserine dönüştüğü "0 Zero Point" sergisi açıldı
"Milli Sinema Günleri" 28 Kasım'da başlayacak
"Siyah Kanarya" aksiyon meraklılarının ilgisini çekmeye aday olacak
27. Uluslararası Ankara Tiyatro Festivali'nde "onur ödülü" usta oyuncu Altan Erkekli'ye verildi
Yapay zekayla hazırlanan çizgi film serisi çocuklarla buluşacak