Haliç kıyısında Fener ile Cibali arasında yer alan, halk arasında ise "Cibali Hamamı" olarak da bilinen yapı, II. Selim'in hanımı III. Murad'ın annesi Nurbanu Sultan tarafından, Üsküdar'da bulunan Atik Valide Sultan Külliyesi'ne gelir getirmek üzere 1582'de Mimar Sinan'a yaptırıldı.
Uzun dönem hamam olarak hizmet veren yapı, Cumhuriyet döneminde vakfın elinden çıkarak özel mülkiyete geçti.
Araştırmacı yazar ve rehber Selçuk Eracun, AA muhabirine yaptığı açıklamada, vakfa gelir getirme amacıyla inşa edilen hamamın 1782'deki Cibali yangınlarında büyük hasar aldığını söyledi.
Yapının erkeklerin kullandığı bir hamam olarak inşa edildiğini, bölgedeki tersanede çalışanların ihtiyacını karşıladığını belirten Eracun, "Semavi Eyice'ye göre bu yapı hamamlar grubu arasında bir özelliğiyle öne çıkıyor. Hamamın giriş bölümünde bir ayrım olması, kuzeyden gelen rüzgarları engelleyecek şekilde hamama gelenlerin üşümemesi ve içerideki ısının kaybolmaması amacıyla özel bir teknikle inşa edilmiş. Bu teknikle birlikte hamamın sıcak bölümünü de muhafaza altına almışlar." dedi.
Cumhuriyet dönemiyle birlikte vakfın elinden çıkan hamamın satılıp bir dönem kereste deposu olarak kullanıldığını ifade eden Eracun, deponun boşaltılmasının ardından yapının bakımsızlıktan harabe halinde döndüğünü dile getirdi.
"Bulunduğu yer ve konumuyla muhakkak halkın kullanımına kazandırılmalı"
Belediyelerin geçmişte hamamı alarak ihya etme girişimlerinin sonuçsuz kaldığına dikkati çeken Eracun, "Bina satılıp özel mülkiyete geçtikten sonra zamanla binanın içerisine çimento da kullanılarak muhtes birtakım uygulamalar yapılmış. Depo olarak kullanılan bu yapı değişiklikler sebebiyle özgün karakterini de zamanla yitirmiş. Hamamın durumu hakikaten içler acısı. Bulunduğu yer ve konumuyla muhakkak halkın kullanımına kazandırılmalı." diye konuştu.
Tarihi bir yapı olması nedeniyle özel mülk de olsa bina sahibinin sorumlu olduğunu kaydeden Eracun, yıllardır bakımsız ve metruk binanın denize nazır bir yerde görüntü çirkinliğinin yanı sıra çökme ve asayiş problemlerine de yol açabileceğini belirtti.
Hamamın daha fazla beklenmeden yeniden ihya edilmesi gerektiğine işaret eden Eracun, "Belediyeler ile Kültür ve Turizm Bakanlığı bu yapıyla ilgili bir işlem başlatmalı. Yapının tekrar ihya edilerek hamam gibi kullanılması bile hem turizm açısından hem de ülkenin geliri açısından katkı sağlayacaktır. Bugün Sultanahmet civarındaki tarihi hamamların turizme kazandırıldığını görüyoruz. Turistler, bu hamamlara büyük rağbet gösteriyor ve yıkanmak için bile yer bulamadıklarını biliyoruz." ifadelerini kullandı.
Yahudi cemaatinden tüccar hamama talip
Mülk sahibi Hasan Yıldırım ise hamamı 1950'li yıllarda amcası Hasan Yıldırım'ın elinde bu tarz tarihi eserleri olan tanınmış bir aileden satın aldığını söyledi.
Ailenin bölgede bulunan birçok iş yeri gibi kerestecilik işi yaptığı için yapıyı satın alarak uzun yıllar depo olarak değerlendirdiğini ifade eden Yıldırım, şöyle devam etti:
"1980'lerde bölgenin çehresi değişti. Bedrettin Dalan'ın belediye başkanlığı döneminde yıkımlar oldu, parklar yapıldı. Biz de 1997'de İkitelli Keresteciler Sitesi'ne taşındık. Burası boşaldıktan sonra 'Burayı ne yapabiliriz?' diye düşündük. Burası Mimar Sinan'ın kayıp eseri olarak geçiyormuş. O dönem, yüksek mimar ve akademisyen olan Hüseyin Başçetinçelik hocamız buranın tescilini yaptırdı."
Geçen yıllarda Fatih Belediyesinin kamulaştırma çalışmasının bedelinin düşük bulunması nedeniyle mahkeme kararıyla iptal edildiğinin altını çizen Yıldırım, İstanbul Büyükşehir Belediyesiyle 2021'de bir görüşmelerinin olduğunu ancak neticeye ulaşmadığını kaydetti.
Benzer yerleri olan Yahudi cemaatinden önemli bir tacirin de hamamı satın almak istediğini aktaran Yıldırım, "Anlaşamadığımız için ismini vermek istemem. Kendisi bana büyüklerinden duyduklarını anlatarak, 'Genç kızlarımız evlilik dönemine geldiklerinde bu hamama gelirler, havuzu da kullanırlarmış.' dedi. Bir nevi düğün öncesi gelenekmiş. Kendisi hem yapıya sahip çıkmak hem de ofis yapmak istediğini söylemişti." dedi.
"Her önümüze gelene vermek istemiyoruz"
Yaptıkları hesaba göre 1950'li yıllarda yapı için ödenen ücretin bugün talep ettiklerinin 2 katı olduğunu anlatan Yıldırım, şu an talep ettikleri ücretin ise 2 milyon dolar olduğunu söyledi.
Hamamla ilgili son dönemde taleplerin arttığını dile getiren Yıldırım, "Biz kaynağımız olmadığı için yatırım yapıp restore edemiyoruz. Amacına, bölgenin ruhuna uygun bir şekilde yapılmasını arzu ediyoruz. Bu yüzden her önümüze gelene vermek istemiyoruz. Bu yapıyı Büyükşehir Belediyesi ya da Kültür Bakanlığının alarak ihya etmesini isteriz." diye konuştu.