Türkiye’de ve dünyada milyonlarca kadını etkileyen ve karınlarında devasa boyutlara ulaşabilen
yumurtalık kistleri, çoğu zaman belirti vermeden büyüyerek ciddi sağlık sorunlarına yol açabiliyor.
Bunun en çarpıcı örneklerinden biri, 2018 yılında ABD’nin Connecticut eyaletinde yaşandı. 38
yaşındaki bir kadının yumurtalıklarından ameliyatla çıkarılan 61 kiloluk tümörleşmiş kist, bu sessiz
tehlikenin ne denli ciddi boyutlara ulaşabileceğini gösterdi.
Benzer vakalar dünyanın dört bir yanında karşımıza çıkıyor. Hindistan’da 52 yaşındaki bir kadından
çıkarılan 54 kilo ağırlığında dev kist, neredeyse bir yetişkinin kilosuna eşdeğerdi. Aynı ülkede bir başka
kadından da 34 kilogramlık kist alınmıştı. Rio de Janeiro’da 45 yaşındaki bir kadının karnından, yaşını
bile aşan ağırlıkta tam 46 kiloluk dev bir tümör çıkarılmıştı. Florida’da 20 yaşındaki Allison Fisher’in
karın bölgesinden çıkarılan kist ise 45 kilo ağırlığındaydı. Brezilya’da 57 yaşındaki bir kadının karın
bölgesindeki 37 kiloluk mukus dolu yumurtalık tümörüne de operasyonla alınmıştı.
DÜNYADAN VE TÜRKİYE’DEN TARİHE GEÇEN KİST OPERASYONLARI
2017’de de 24 yaşındaki Meksikalı bir kadından 33 kiloya ulaşan ve karnının yüzde 95’ini kaplayan dev
bir kist çıkarılmış, yarım metre çapındaki ve 157 cm uzunluğundaki bu devasa kist, tarihte doğrudan
boşaltılmadan ya da parça parça çıkarılmadan alınan en büyük yumurtalık kisti olarak kayıtlara
geçmişti. Ülkemizde ise Ankara’da 24 yaşında genç bir kadından karaciğer ve mideye baskı yapan
30cm’lik yumurtalık kisti çıkarılmıştı. Manisa’da 86 yaşındaki yaşlı kadından da 12 kilo ağırlığında ve
50 santimetre çapındaki kist ameliyatla alınmıştı. Son olarak İzmir’de geçtiğimiz Mayıs ayında 55
yaşındaki bir kadının karnından 15 kiloluk dev bir kist çıkarılmış, yıllarca sessizce büyüyen tehlike son
bulmuştu.
KİLO MU? ALARM MI?
Ege Üniversitesi Kadın Hastalıkları ve Doğum, Jinekolojik Onkoloji Cerrahisi Uzmanı Doç. Dr. Nuri
Yıldırım da 2023 yılında hastasından 40 cm çapında 9 kilo ağırlığında bir kisti ameliyatla çıkararak
hastasını büyük bir yükten kurtarmış ve sağlığına kavuşturmuştu. Bu vakalarda ortak hikaye
neredeyse aynıydı. Karınlarındaki şişliği “kilo artışı” sanan hastalar doktora geç başvurmuş, kistler de
yıllar boyunca sessizce büyüyerek inanılmaz boyutlara ulaşmıştı. Zamana karşı yapılan müdahaleler
sayesinde de devasa büyüklükteki kistler patlamadan kontrol altına alınmış, hastaların ciddi sağlık
sorunları yaşamaları önlenmişti.
DOÇ. DR. NURİ YILDIRIM: KÜÇÜK BELİRTİLERİ HAFİFE ALMAYIN
Kist patlamasının iç kanama ve şok gibi hayati tehlikeler yaratabileceğine dikkat çeken Doç. Dr. Nuri
Yıldırım, “Karnınızda geçmeyen şişlik, karın veya kasık ağrısı, ani kilo değişimleri gibi belirtiler varsa
vakit kaybetmeden bir kadın doğum uzmanına başvurun. Vücudunuzu iyi dinleyin, küçük belirtileri
asla hafife almayın” diye kadınları uyarıyor.
KİSTLER ÖNEMSENMEZSE CİDDİ SAĞLIK SORUNLARINA YOL AÇABİLİR
Yumurtalık kistlerinin türüne ve büyüklüğüne bağlı olarak ciddi sağlık riskleri oluşturabileceğini de
hatırlatan Doç. Dr. Nuri Yıldırım, bu tehlikeleri şöyle aktarıyor:
“Polikistik over sendromu ve endometrioma tipi kistler, yumurtlamayı etkileyerek kısırlığa yol açabilir.
Menopoz sonrası görülen kistler ve genetik yatkınlığı olan kadınlarda kanser riski daha yüksektir. Kist
patlaması (rüptür), ani ve şiddetli karın ağrısı, iç kanama ve şok gibi hayati durumlara sebep olabilir.
Yumurtalığın kendi etrafında dönmesiyle oluşan torsiyon ise yumurtalığın tamamen kaybedilmesine
yol açabilir ve acil cerrahi müdahale gerektirir. Büyük kistler çevredeki organlara baskı yaparak idrar
ve bağırsak sorunlarına yol açabilir. Hormonal kistler adet düzensizlikleri, yoğun ağrı ve aşırı kanama
yaratırken; iltihabi kistler enfeksiyon riski oluşturur. Düzenli jinekolojik kontroller ise riskli kistlerin
erken tespitinde ve gereksiz cerrahi müdahalelerin önlenmesinde hayati önem taşır.”
‘KİLO ALDIM’ YANILGISIYLA GEÇ FARK EDİLİYOR
Kadın sağlığını tehdit eden ve çoğu zaman ‘sadece kilo aldım’ yanılgısıyla geç fark edilen yumurtalık
kistleri ne kadar tehlikeli, hangi belirtiler göz ardı edilmemeli ve tedavi edilmezse ne gibi tehditler
oluşturur? Dünya genelinde milyonlarca kadını etkileyen bu sağlık sorununu daha iyi anlamak ve
riskleri öğrenmek için Ege Üniversitesi Kadın Hastalıkları ve Doğum, Jinekolojik Onkoloji Cerrahisi
Uzmanı Doç. Dr. Nuri Yıldırım’a sorularımızı yönelttik.
ÇOĞU ZAMAN İYİ HUYLUDUR, BELİRTİ VERMEZ VE KENDİLİĞİNDEN KAYBOLUR
* Hocam, çoğu zaman belirti vermeden ilerleyip ciddi sağlık sorunlarına yol açabilen yumurtalık
kistlerini kısaca anlatabilir misiniz?
- Yumurtalık kisti, kadınların yumurtalıklarında ortaya çıkan ve çoğunlukla içi sıvı dolu kese veya
baloncuklardır. Genellikle adet döngüsünün normal bir parçası olarak oluşur, çoğu zaman iyi
huyludur, belirti vermez ve kendiliğinden kaybolur. Ancak bazı kistler zamanla büyüyebilir, karında
ağrıya veya başka sağlık sorunlarına yol açabilir. Özellikle içinde katı dokular barındıran tıp dilinde
‘solid’ dediğimiz türler daha dikkatli bir şekilde izlenmeli ve gerekirse müdahale edilmelidir.
* Yumurtalık kistlerinin ortaya çıkmasında hangi etkenler rol oynuyor?
- Aslında tek bir nedeni yoktur. Hormonal değişiklikler, polikistik over sendromu ve endometriozis gibi
jinekolojik hastalıklar, genetik yatkınlık ya da bazı enfeksiyonlar rol oynayabiliyor. Özellikle
doğurganlık çağında görülen fonksiyonel kistler yumurtlama döngüsünün doğal bir sonucu olarak
gelişir. Henüz adet görmeye başlamamış kız çocuklarında görülen kistler ise daha farklıdır; çoğu
zaman doğuştan gelen, ‘germ hücreli’ dediğimiz hücrelerden kaynaklanır.
ERGENLİKTEN MENOPOZ DÖNEMİNE KADAR GENİŞ BİR YAŞ ARALIĞINDA GÖRÜLEBİLİYOR
* Kadınların yaşamında kistlerle karşılaşma olasılığı ne kadar yüksek?
- Kadınların büyük çoğunluğu hayatlarının bir döneminde yumurtalık kistiyle karşılaşıyor. Ergenlikten
menopoz dönemine kadar geniş bir yaş aralığında görülebilen kistler, özellikle üreme çağındaki
kadınlarda daha sık görülüyor. Menopoz sonrası kadınlarda daha az rastlansa da bu dönemde görülen
kistlerin risk oranı daha yüksek oluyor.
*Kistler farklı türlerde olabiliyor, değil mi? En sık görülen kist türleri ve özellikleri nelerdir?
- Doğrudur, kistler yapısına ve içeriğine göre farklı türlerde olabiliyor. En sık gördüğümüz fonksiyonel
kistler, yumurtlama döngüsünün doğal bir parçası olarak oluşur ve genellikle birkaç hafta içinde
kaybolur. Benzer şekilde follikül kistleri de genç kadınlarda sık görülür; çoğu belirti vermez, sadece
bazen adet gecikmesine yol açabilir. Korpus luteum kisti, yumurtlamadan sonra oluşan dokunun
kistleşmiş halidir ve hormon salgıladığı için adet düzeninde değişiklikler yaratabilir. Patolojik kistler ise
içinde sıvı, katı veya karma dokular barındırabilir ve bazıları iyi huylu, nadiren kötü huylu olabilir.
MENOPOZ SONRASI ORTAYA ÇIKAN KİSTLER DİKKATLİ TAKİP EDİLMELİ
*Bir de içi saç, diş ve yağ dokusu gibi parçalar barındıran kistler de varmış. Bu tür kistler hakkında
biraz bilgi verebilir misiniz?
- Tabii, bunlar biraz daha özel kist türleri. Mesela endometriomalar, halk arasında ‘çikolata kisti’
olarak bilinir ve endometriozisle ilgilidir; içi koyu kan doludur. Dermoid kistler ise içinde saç, diş veya
yağ dokusu barındırabilir; genellikle iyi huyludur. Kistadenomlar, sıvı veya mukus içerir ve çoğunlukla
zararsızdır. Bazı kistler hormonal değişikliklerden veya gebelikten kaynaklanabilir. Örneğin teka-lutein
kisti hormon tedavisi görenlerde, gebelik luteoması ise hamilelik sırasında görülebilir ve genellikle
gebelik sonunda geriler. Son olarak, hormonlarla ilişkili polikistik overler de oldukça yaygındır; her iki
yumurtalıkta birden çok küçük kist birikir. Menopoz sonrası ortaya çıkan kistler de vardır; bunlar daha
dikkatli takip edilmelidir. Bu nedenle, her kistin türü ve yapısı göz önünde bulundurularak, düzenli
kontroller ihmal edilmemelidir. Tüm bu kist türlerinin anlaşılması, doğru tedavi planı ve takibi
açısından çok önemli. Çünkü bazı kistler sessiz ilerlerken, bazıları adet düzensizliği, karın ağrısı veya
şişlik gibi uyarıcı işaretler verebilir. Bu yüzden kadınların rutin kontrollerini ihmal etmemesi çok kritik.
KESİN TANI İÇİN MUTLAKA ULTRASON GEREKİR
*Peki, kadınlar kendilerinde kist olup olmadığını kendi başlarına anlayabilir mi? Kistler nasıl teşhis
ediliyor?
- Bazen bazı belirtiler ipucu verebilir, ama kesin tanı için mutlaka ultrason gerekiyor. Bu yüzden hiçbir
şikayeti olmasa bile kadınların yılda en az bir kez jinekolojik muayeneden geçmelerini öneriyoruz.
Bunun dışında karında şişlik, kronik pelvik ağrı, adet düzensizliği veya ani başlayan şiddetli ağrı gibi
durumlar olduğunda da mutlaka kontrole gitmek gerekiyor. Düzenli takip, hem kistlerin erken fark
edilmesini hem de olası risklerin önceden yönetilmesini sağlıyor. Teşhis için en sık kullandığımız
yöntem ultrasonografi. Jinekolojik muayene sırasında ultrason ile kistin büyüklüğü, yapısı ve içeriği
değerlendirilir. Gerekirse kan tahlilleri, örneğin tümör belirteçleri veya ileri görüntüleme yöntemleri
olan bilgisayarlı tomografi ve MR da kullanılabiliyor. Yani hem şikayetleri izlemek hem de uygun
görüntüleme ile doğru tanı koymak çok önemli.
KASIK VEYA KARIN AĞRISI, ADET DÜZENSİZLİKLERİ, SIK İDRARA ÇIKMA
*Yani bazı durumlarda kadınlar kendilerinde kist olabileceğini hissedebiliyor. Peki bu durumda az
önce bahsettikleriniz dışında en sık görülen belirtiler hangileri?
- Aslında çoğu zaman yumurtalık kistleri belirti vermez ve kadınlar fark etmez, genellikle rutin
kontroller sırasında tesadüfen saptanır. Yine de bazen vücut bize ipuçları verir. Kasık veya karın ağrısı,
adet düzensizlikleri, şişkinlik ya da dolgunluk hissi bunlardan bazılarıdır. Cinsel ilişki sırasında ağrı, sık
idrara çıkma veya bağırsaklarda baskı hissi de dikkat edilmesi gereken sinyallerdendir. Kist patlar ya
da kendi etrafında dönerse ise tablo daha dramatik olur; ani ve şiddetli ağrılar, bulantı ve kusma gibi
şikayetler ortaya çıkar. Bu acil bir durumdur ve vakit kaybetmeden hastaneye başvurulmalıdır.
YUMURTALIĞIN TAMAMEN KAYBEDİLMESİNE YOL AÇABİLİR
*Kistler her zaman tehlikeli midir?
- Hayır, çoğu zaman endişe edilecek bir durum söz konusu değildir. Üreme çağındaki kadınlarda
görülen yumurtalık kistlerinin yaklaşık yüzde 80-85’i iyi huyludur. Yumurtlama sürecinde ortaya çıkan
fonksiyonel kistler, vücudun doğal döngüsünün bir parçasıdır ve çoğu birkaç ay içinde kendiliğinden
kaybolur. Ancak kendiliğinden kaybolmazsa ciddi şikayetler yaratabilir. Bu kistler çok büyüyebilir,
patlayabilir, kist içine kanayabilir (hemorajik kist) veya yumurtalığın torsiyonu (burulması) ile
yumurtalığın tamamen kaybedilmesine yol açabilir. Ayrıca enfeksiyon gelişebilir ve nadiren de olsa
bazı kistler kanserleşebilir. Bu nedenle kistin boyutu, yapısı ve belirtileri yakından takip edilmelidir.
Hormonal dengesizliklere bağlı gelişen bazı kist türleri ise tedavi edilmezse kısırlık gibi sorunlara yol
açabilir. Bu yüzden düzenli kontroller gerçekten çok önemlidir.
BAZI KİSTLER KISIRLIĞA SEBEP OLABİLİR
*Hangi tür kistler adet döngüsünü ve doğurganlığı ve etkileyebiliyor ya da kısırlığa yol açabiliyor?
- Özellikle fonksiyonel yani hormonal kistler, hormon dengesini doğrudan etkileyerek adet
döngüsünde düzensizliklere yol açabiliyor. Bu durum aşırı kanama, adet gecikmeleri veya bazı
durumlarda adetlerin tamamen atlanması şeklinde kendini gösterebiliyor. Başta polikistik over
sendromu ve endometrioma (çikolata kisti) olmak üzere bazı kist türleri ise yumurtlamayı bozarak
gebe kalmayı zorlaştırabiliyor. Polikistik over sendromunda hormonal dengesizlik yumurtlamayı
etkilerken, endometrioziste buna ek olarak oluşan yapışıklıklar, tüplerin sperm ve yumurta geçişine
engel olarak kısırlığa yol açabiliyor.
PATLAYAN BİR KİST, CİDDİ İÇ KANAMA VE ŞOK DURUMU YARATABİLİR
*Kist patlaması ciddi risk oluşturur mu, belirtileri ve tedavisi nasıldır?
- Kist patlaması, yani rüptür, kistin belli bir büyüklüğe gelmesi sonucu kapsülün gerginliğinin
yırtılmasıyla oluşur. Genellikle ani ve şiddetli karın ağrısına yol açar. Kist içeriği ne kadar yoğunsa ağrı
o kadar şiddetli olur. Bazı durumlarda kanama veya enfeksiyon gelişebilir. Kist içine kanama sonrası
şok belirtileri olarak cilt soğukluğu ve hızlı soluk alıp verme görülebilir. Belirtiler arasında alt karın
bölgesinde keskin ağrı, karın şişliği ve hassasiyet, vajinal kanama veya lekelenme, bulantı ve kusma
bulunur. Eğer kan basıncı düşerse baş dönmesi veya bayılma da görülebilir. Patlayan bir kist, ciddi iç
kanamaya ve şok durumuna neden olabilir. Bu durumda acil tıbbi müdahale gereklidir. Vakit
kaybetmeden sağlık kuruluşuna başvurulmalıdır. Tedavi, kistin büyüklüğüne ve patlamanın şiddetine
göre değişir; bazı durumlarda sadece dinlenme ve ağrı kesici yeterli olurken, kanama varsa cerrahi
müdahale gerekebilir. Minimal invaziv laparoskopik cerrahi genellikle tercih edilen yöntemdir.
Düzenli jinekolojik kontrollerle kistlerin izlenmesi ve riskli kistlerin erken tespiti, patlama gibi acil
durumların önlenmesine yardımcı olur.
KİSTLER TEKRARLAYABİLİR
*Kistler tekrar edebilir mi? Bu kistlerden korunmak mümkün mü?
- Evet, maalesef tekrar edebilir. Özellikle polikistik over sendromu olan kadınlarda bu risk daha
yüksek. Hormonal dengesizlikler veya diğer sağlık sorunları da kistlerin yeniden oluşmasına yol
açabilir. Ancak düzenli kontroller ve doğru tedavi ile tekrarlama olasılığı önemli ölçüde azaltılabilir.
Kistlerden kesin bir korunma yöntemi yoktur. Ancak düzenli jinekolojik kontroller sayesinde erken
teşhis ve tedaviyle riskler azaltılabilir. Doğum kontrol hapları, yumurtlamayı engelledikleri için
özellikle fonksiyonel kistlerin oluşumunu önlemede etkili olabilir. Ayrıca bu ilaçların, en sık görülen
yumurtalık kanseri türü olan epitelyal over kanserlerini yaklaşık yüzde 50 oranında azalttığı da
bilimsel olarak gösterilmiştir. Sağlıklı bir yaşam tarzı sürdürmek ve olası belirtilerde vakit
kaybetmeden doktora başvurmak da korunmada önemli rol oynar.
KİSTLERİN KANSERLEŞME RİSKİ
* “Düzenli kontroller ve bazı önlemlerle kist oluşumunu azaltabiliyoruz” dediniz. Peki bu kistlerin
kanserleşme ihtimali var mı?
- Özellikle genç kadınlarda bu ihtimal oldukça düşüktür. Ancak menopoz sonrası dönemde ortaya
çıkan kistlerde kötü huylu olma riski daha fazladır. Bu nedenle 40 yaş üstü kadınlarda saptanan
kistleri daha yakından izleriz. Genel olarak bir kadının hayat boyu yumurtalık kanserine yakalanma
ihtimali yaklaşık yüzde 1,5’tir. Ama ailesinde meme ya da yumurtalık kanseri öyküsü olan kişilerde,
özellikle BRCA gibi bazı genetik mutasyonlar varsa bu risk belirgin şekilde artabiliyor. Bu nedenle aile
öyküsü önemli bir belirleyici oluyor.
HANGİ KİSTLERDE TEDAVİ GEREKİR?
*Kistin kanser olma ihtimaliyle ilgili anlattıklarınız önemli. Böyle bir durumda ya da genel olarak her
kist için mutlaka tedavi gerekiyor mu?
- Hayır, her zaman tedavi gerekmiyor. Küçük, basit görünümlü ve herhangi bir şikayete yol açmayan
kistleri genellikle 1-3 ay aralıklarla takip ediyoruz. Ama eğer kist büyükse, şikayet yaratıyorsa ya da
görüntüsü şüpheli görünüyorsa o zaman tedaviye yöneliyoruz. Güncel uygulamalara göre, üreme
çağındaki kadınlarda kist 9-10 cm’den büyük ve kötü huylu olma riski taşıyorsa ameliyatla alınabiliyor.
Menopoz dönemindeki kadınlarda ise kistin boyutu ne olursa olsun, güvenlik açısından cerrahi
müdahale düşünülüyor.
*Sizin bugüne kadar ameliyat ettiğiniz en büyük kist ne kadar büyüklükteydi?
- En büyüğü 40 cm çapında ve 9 kilo ağırlığındaydı. Hasta, karın bölgesindeki şişlik, kronik karın ağrısı,
halsizlik, erken doyma, adet düzensizlikleri ve sık idrara çıkma gibi şikayetlerle bize başvurmuştu.
Başlangıçta kilo aldığını sanıyordu, ancak kist büyümeye devam edince artan şikayetleri nedeniyle
doktora gelmişti. Yaptığımız kontrollerde bunun müsinöz tümör olduğunu tespit ettik ve hastayı
ameliyata aldık. Tıp literatüründe ‘müsinöz tümör’ olarak bilinen bu kistler genellikle içi jel kıvamında
mukus dolu olur ve çoğu zaman sessiz ilerler. Şansımıza, kist patlamadan zamanında müdahale
edebildik ve hastamız ciddi sağlık sorunları yaşamadan kurtuldu. Bu tür vakalar, yumurtalık kistlerinin
ne kadar sinsi ve tehlikeli olabileceğini gösteriyor. O bakımdan kadınların küçük belirtileri asla hafife
almamaları çok önemli.
HANGİ KİST NASIL TEDAVİ EDİLİR?
*Tedavide uygulanan yöntemlerden de kısaca bahseder misiniz?
- Tabii. Tedavi yöntemi kistin türüne ve büyüklüğüne göre değişiyor. Öncelikle, herhangi bir yakınması
olmayan hastalarda, 5-6 cm’den küçük fonksiyonel kistlerin çoğu, hiçbir tedaviye gerek kalmadan 3 ay
içinde yaklaşık yüzde 90 oranında kendiliğinden kaybolabiliyor. Basit kistlerde çoğu zaman doğum
kontrol haplarıyla küçülme sağlanabiliyor. Özellikle endometrioma yani çikolata kisti gibi hormonla
yanıt verebilen ve kanser riski taşımayan kistlerde de tedaviye genellikle doğum kontrol haplarıyla
başlanıyor. İltihabi kistlerde ise antibiyotik tedavisi uygulanıyor. Öte yandan, 5-6 cm’den büyük,
sürekli büyüyen ya da ultrason ve kan testlerinde kötü huylu olabileceğine dair bulgular varsa cerrahi
müdahale gerekebiliyor. Ayrıca dermoid kistler 5 cm üzerine çıktığında torsiyon riski taşıdıkları için
cerrahi müdahale gerektirir. Cerrahi gerektiren ama kanser riski olmayan kistlerde artık laparoskopik,
yani kapalı yöntemle minimal invaziv müdahalelerle başarıyla tedavi edilebiliyor. Burada en kritik
nokta, kanser riski taşıyan kistlerin ameliyat öncesinde doğru şekilde tespit edilmesi. Bu tür kistlerin
jinekolojik onkoloji merkezlerinde tedavi edilmesi, hastanın yaşam kalitesi ve sağkalımı açısından
büyük önem taşıyor.
CERRAHİ MÜDAHALE HANGİ DURUMLARDA GEREKİR?
*5-6 cm’den büyük ve sürekli büyüyen kistlerde ameliyat gerekebileceğini söylediniz. Başka hangi
durumlarda cerrahi müdahale tercih ediliyor?
- Evet, büyüklüğün yanı sıra bazı durumlarda da cerrahi gerekli olabiliyor. Örneğin kist şiddetli ağrıya
neden oluyorsa, kendi etrafında dönerek torsiyon oluşturuyorsa ya da patlayarak rüptür gelişirse
müdahale gerekir. Ayrıca, kötü huyluluk şüphesi varsa ya da kist tekrarlayan bir yapıya sahipse
ameliyat düşünülebiliyor. Yani hem kistin davranışı hem de hastanın şikayetleri cerrahi kararı için
belirleyici oluyor.
TAKİP VE FARKINDALIK HAYAT KURTARIR
*Röportaj için çok teşekkür ederiz, verdiğiniz değerli bilgiler kadınlar için gerçekten yol gösterici
olacak. Son olarak, kadınlara yumurtalık kistleri konusunda ne önerirsiniz?
- Ben de teşekkür ederim, sorularınız çok yerindeydi. Kadınlara öncelikle korkmalarına gerek
olmadığını söylemek isterim. Yumurtalık kistleri çok yaygın ve çoğu zaman iyi huyludur. Yine de takip
edilmezse sorun çıkarabilir. Bu yüzden şikayeti olsun olmasın her kadının düzenli olarak kadın doğum
kontrolüne gitmesi çok önemli; hem kistlerin erken fark edilmesini sağlıyor hem de olası risklerin
önceden yönetilmesine yardımcı oluyor. Zamanında fark edilirse gereksiz cerrahi müdahaleyi
önlemek, en aza indirmek veya hatta tamamen önlemek mümkün olabiliyor. Kısacası, bilinçli ve
düzenli kontrollerle hem sağlığınızı koruyabilir hem de gereksiz kaygılardan uzak durabilirsiniz.