CHP'li İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer, İzmir Körfezi'nin yüzülebilir hale getirileceğini vadetmiş ve bunun bir belediye işi olduğunu belirtmişti. İzmir Körfezi'nin kötü koku yayması ve denizin renginin değişmesi üzerine Soyer'in bu sözleri yeniden gündem oldu. İzmir Körfezi'ne yeni bir soluk getireceğini söyleyen Soyer, bu konuda da sınıfta kaldı. Konuyla ilgili çalışmalar yürüten Prof. Dr. Doğan Yaşar, yaptığı açıklamada, 'Belediye seçimlerinde 3 yıl sonra körfezde yüzeceğim' diyen Tunç Soyer'e, "Böyle giderse 33 yıl sonra bile yüzemez" dedi.
İzmir Körfezi'nde bir çok noktada kötü kokunun ardından suyun rengi değişmeye başladı. Halihazırda uzun zamandır koku kirliliğinden de muzdarip olan İzmir halkı, sahillerde artık ölü canlılara da rastlamaya başladı. Kötü koku nedeniyle sahilde günden güne dolaşmak zorlaşıyor. Koku kesilsin diye kireçlenmenin başladığı denizde kirlilik son 20 yılın zirvesine ulaştı. Konu ile ilgili Dokuz Eylül Üniversitesi Deniz Bilimleri ve Teknolojisi Enstitüsü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Doğan Yaşar Sabah.com.tr'ye dikkat çeken açıklamalarda bulundu.
KİRLİLİK GÜNDEN GÜNE ARTIYOR
Prof. Dr. Doğan Yaşar, körfezdeki kirliliğin günden güne arttığını belirterek, ilk defa 1954 yılında Türkiye denizlerinde müthiş bir plakton patlaması gerçekleştiğini aktardı. Yaşar, bu patlama sonucunda binlerce balığın öldüğünü bildirerek, "Nedir bu plakton patlaması? Müsilaj ya da red-tide" dedi.
"HAVALARIN ISINMASIYLA SAYILARI İKİYE KATLANIYOR"
Yaşar, devamında şu ifadeleri kullandı:
"1 litre deniz suyunda yaklaşık 1 milyon organizma yaşar. Denizde yüzdüğünüz zaman aldığınız veya verdiğiniz bir nefeste dahi farkında olmadan 300 bin canlıyı üretmiş oluyorsunuz. Yaz başlarında, baharda havalarında ısınmasıyla birlikte eğer ortamda da çok fazla gıda varsa, kirlilik varsa bir anda bunların sayıları ikiye katlanır. 2 milyonlara çıkar. Bu kez ortamda yeteri kadar oksijen bırakmazlar ve ölürler. Bu gördüğümüz kırmızılıklar o canlıların renkleri. Bu renkler türlere göre değişir. Mesela Marmara'da beyaz. İzmir'de red-tide dediğimiz kırmızı renkte görünür."
İKİ HAFTADIR SUYUN RENGİ DEĞİŞTİ
Sabah'tan Sümeyye Tuncer'in haberine göre; Son dönemde müthiş bir deniz marulu patlaması yaşandığını ifade eden uzman isim, "Şu an körfezde yine var zaten. Bütün buların tek bir nedeni var. O da denizin çok kirli olması. Özellikle iç körfezin. İki haftadan beri Narlıdere'den Alsancak'a kadar olan kesimde zaten kızıllıklar görülüyordu. Bunun anlamı kirlilik demek. Hatta ben de çektim onları. Sonra sahillerde balık ölümleri fotoğrafları gelmeye başladı" diye konuştu.
SON 20 YILIN EN KİRLİ DÖNEMİ
Ciddi anlamda bir kirlilik olduğunu vurgulayan Yaşar, "İzmir'de son 20 yılın en kirli dönemlerinden birini yaşıyoruz. 1954'ten sonraki dönemde körfez foseptik olarak kullanılıyor. Bu nedenle deniz çok hızlı bir şekilde kirlenmeye başladı" dedi.
"ARITMA TESİSLERİNİ KAPATTILAR, DENİZE KİRLİLİK GELDİ"
Arıtma tesisleri devredeyken denizin temiz ve güzel olduğunu ifade eden uzman isim şu açıklamayı yaptı:
"1982 yılında arıtma tesisleri yapılmaya başlandı. 2000'lerde bitti. Şahaneydi. 2000 yılında ilk faz devreye girdikten sonra arkadan 2 faz daha devreye girdi. Deniz mavileşti. Güzelleşti. Ama 2005 yılına geldiğimizde Ahmet Piriştina vefat etti. Yerine Aziz Kocaoğlu geçti. Fabrikalar maalesef arıtma tesislerini tekrar kapattılar. Çünkü arıtma tesisleri çok büyük enerji isteyen, enerji maliyeti çok büyük olan tesislerdir. Bu tesislerin kapanmasıyla sular tekrar arıtılmadan denize geldi. Kirlilik yeniden başladı. Bu durumu 2005 yılına ait haberlerde görebilirsiniz. İzmir Körfezi Kirliliği 2005 yazarsanız görürsünüz."
'BELEDİYEYE SORUYORUM CEVAP YOK'
Bilimsellikten uzak bir şekilde arıtma tesislerinin devreden çıkmasını ve derelerin betonlanmasına anlam veremediğini vurgulayan ünlü akademisyen, "Dereleri 2007-2008'lerde betonlamaya başladılar. O dönemlerde defalarca basına da konuştum. Etmeyin eylemeyin, kokutursunuz, çünkü siz su ile toprağın ilişkisini kesiyorsunuz, siz körfezin kılcal damarlarına beton döküyorsunuz dedim. Ve şu anda felaket kokuyor körfez. Mart ayı başladı. Koku başladı. Bunun nedeni tamamen körfezin altının betonlanması. 1966'lı yıllarda Yeşildere'de yüzülürdü, balık tutulurdu. Pırıl pırıldı. Yeşildere'ye şu anda bakıyorsunuz her taraf beton. Bütün dereler betonlandı. Bunun bilimsel dayanağı ne? Kim yapıyor bunu diye belediyeye soruyorum. Bize bir açıklasın, şu nedenle yaptık diye. Bunun sahibi de yok. Birileri yaptı, etti. Oldu bitti. Ama bu bir katliam. Çünkü siz su ile toprağın ilişkisini kesemezsiniz. Keserseniz kokutursunuz böyle" dedi.
"BU ÖVÜLECEK BİR ŞEY DEĞİL"
Yaşar, "Geçtiğimiz sene belediye Halkapınar'daki o dere ağızlarından, Meles deltasından 80 bin ton bir pislik attık dedi. Bu övülecek bir şey değil. O kirliliğin orada işi ne? Neden o kirlilik oraya geliyor? Neden o kirlilik daha gelmeden önce o fabrika çıkışlarında tutulmuyor? 1960-1965'li yıllara kadar Bayraklı'da yüzülürdü. Sürekli olarak nüfusun artması ve bununla beraber körfezin foseptik olarak kullanılması yavaş yavaş canlıları öldürdü" açıklamasında bulundu.
"BİLİM KÖRFEZE ARITILMAYAN SUYU SOKMAYIN DİYOR"
Fabrikalarda arıtma tesislerinden geçilmeden atılan suyun önüne geçilmediği sürece kirliliğin ve kötü kokunun süreceğini bildiren uzman isim, "Sürekli bir kirlilik geliyor. Deniz baş edemiyor o kirlilik ile. Temizlemek için önce bilime inanılmalı. Önce bilim ne diyorsa o yapılmalı. Bilim diyor ki, körfeze arıtılmadan hiç bir suyu sokmayın" dedi.
"BU BİLİMSEL BİR KATLİAMDIR"
Arıtma tesislerinin sübvanse edilmesi gerektiğini ifade eden Yaşar, "Dere aralarına arıtma tesisi koyulmalı. Bunun bir sürü yöntemi var. Hangisi daha ekonomikse yapalım. Ama önce bilime inanacaksınız" diye konuştu.
'KOKUYU BASTIRMAK İÇİN KİREÇLEMEYE BAŞLAMIŞLAR BU PANSUMAN BİLE OLMAZ'
Kokunun bastırılması için kireçlenme yapılmasına anlam veremediğini açıklayan Yaşar sözlerini şöyle sürdürdü:
"Halkapınar'da 10 günden beri kireçlenmeler başlamış. Kokuyu kessin diye kireçlemeye başvurmuşlar. Bu çözüm değil ki, pansuman bile değil. Bunun tek çözümü fabrikalardan çıkan suyun arıtılarak körfeze gelmesidir. Kireç dökmek halının altına kiri süpürmek gibi bir şey.
'20 YIL OLDU BELEDİYENİN BİRŞEY YAPTIĞI YOK, ARTIK BİŞEYLER YAPILMALI'
Ben 25 yıldır basında anlatıyorum bunları. Ama önce belediyenin, belediye başkanının, misal danışmanlarını bilmiyoruz. Danışmanın sanırım bundan yakından uzaktan bilimsel olarak bir ilişkisi yok. 20 yıl oldu. Artık bir şeyler yapmak gerekiyor."
'SOYER'İN YÜZMESİ İÇİN ÖNCE BİLİME İNANMASI GEREK'
İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer'in 4 sene önce belediye seçimlerinde, '3 yıl sonra körfezde yüzeceğim' vaadine dikkat çeken uzman isim, "Bunu söyledi o zaman bir üç ay bekleyelim, başkan ne yapacak görelim dedim. Ama 3 ay geçti yine aynı cümleyi söyledi. Yüzmesi için önce bilime inanmalı. Bu sorun böyle devam ederse 33 yıl sonra bile yüzemez" ifadelerini kullandı.