BU BİR İNTİHAR DEĞİL, CİNAYETTİR... BU ACININ TARİFİ YOK...

Hatice Zeybek USLU

Fuat Avşar yaklaşık 20 yıldır tanıdığım, ailecek görüştüğümüz bir dostumuzdu. 15 yıl kadar önce düğününe araçlarla konvoy oluşturup katılmıştık dostlarımızla. Bugün yine bir konvoy oluşturduk yarım yamalak dostları olarak. Bu defa Ardahan Devlet Hastanesi nden aldığımız ve köyüne, evine, götürdüğümüz cenazesi içindi.  

Onu tanıdığımda henüz bıyıkları terlememiş, genç bir delikanlıydı.  Evlendi, aile kurdu ve tüm mücadelesi, hayali, ailesiyle yaşayacağı başlarını sokacak bir damı olmasıydı. 

Babasından ayrıldığında bir evi yoktu. Köyünde emaneten, derme çatma bir evde oturuyordu. ev sahibi yaz aylarında köyüne gelmek istermiş bana anlattığına göre. babasından ona düşen tek bir tarla vardı. "Başkan tarlaya ev yapacağım.  ev sahibi gelecekmiş. sonra çocuklar büyüyor, sığmıyoruz " diyordu. toprak damlı evin tavanından tepemize düşen damlaların altında yudumlarken çayımızı. bitiremezse de, yarım kalsada bir ev yaptı. ailesini siper edecek,  benim diyebileceği bir evi olmuştu. İşte bu evinin bahçesi bugün onun mezarı oldu. Sonsuza kadar, huzur için de olur mu bilemem ama artık orada yatacak. 

....bank ve Tarım Kredi Kooperatifinden Kredi kullanmıştı. Piyasada ki istikrarsızlık, hayvan telefleri, yüksek faiz gibi faktörler en çok borçlu olan çiftçiyi ve en çokta hayata sıfırdan başlamak isteyen Fuat'ı vurdu. Kredilerini ödeyemez duruma geldi. Tüm hayvanları, yapılandırdığı kredilerin faizine gitti. O kredisini yapılandırdıkça krediler kar topu gibi yuvarlanarak faizin faiziyle büyüdü...

Kooperatif bir taraftan ....bank bir taraftan ister istemez kefiller diğer taraftan, hayvanı yoktu ve işsizdi, eve ekmek götürememek öbür taraftan Fuat'ı boğdu. 

"Boğuluyorum abi " demişti.  Fuat in bu sessiz çığlığı duyulmadı,  duyuramadık. 

Avukat işimi yapmazsam vekalet ücreti alamam, sözleşmem fes edilir, banka müdürü krediyi tahsil edersem prim alır,  daha iyi bir yere tayin olurum, kefiller ise icra hesaplarıma el koyar, sicilde görünür kredi kullanamam, arabam, traktörüme el konulur diye düşündü hep. Herkes her şeyi düşündü de bir Fuat'ın halini hiç kimse düşünmedi.  

Omuzları aşağı düşmüş, dalgın, ten rengi aşırı sigaradan olacak ki oldukça esmerleşmiş, başı önde, çaresiz dolaşır dururdu Fuat. Bir yandan da sürekli çalan telefonlara bakar, sessiz tuşuna basar, her defasında bir sigara daha yakardı.  

Bu defa telefonun sessiz tuşuna basmadı. tabancasını doldurdu, yine çaresizce dolaşırken, köyün orta yerinde ansızın belinden çıkardı, şakağına dayadı ve tetiğe bastı...

Çocukların durumunu anlatamayacağım.

Oldukça kararmıştı Fuat'ın  rengi. Kesin sigaradandı, çok içerdi. savrulan dumanın içinde kaybolurdu.

Fakat bu sabah cenazesini yıkarken bembeyazdı. Öyle güzel, öyle yakışıklıydı ki, 15 yıl önce bıyıkları terlememiş delikanlı gibi. 

Öyle sıkı sıkıya yummuştu ki gözlerini, bu iğrenç dünyayı ve bu iğrenç suratlarımızı bir daha görme korkusu taşıyordu sanki. 

Kefenledik, gül suyu da döktük. İki damla yaş süzüldü gözlerimden...

Eve götürdük köyüne, hayalinde ki bitiremediği evinin bahçesine defnettik.  

Suçluluğumuzu,  son görev kisvesiyle ört bas ederek vicdanlarımızı rahatlattık.

Bu sistem öldürdü Fuat'ı.  Modern ve yasal tefecilerin eline düşüren bu sistem yani. Tıpkı onu gömerken el birliği ettiğimiz ve toprak attığımız gibi her birimiz ayrı bir itekledik Fuat'ı ölümün önüne önüne...

Bankalar ve Tarım Kredi Kooperatifi bunun hesabını vermeli. Çiftçinin sesini duymayan, yüksek faizle, bu tefecilere boğduran yetkililer istifa etmeli, ve biz hepimiz, kendimizden utanmalıyız.

Hatice Zeybek Uslu'dan not: Yazı sosyal medya kullanıcısı Ferhat Kaya'ya aittir. Ardahanlı üretici Ferhat Kaya'nın ülkemiz çiftçilerinin içinde bulunduğu durumu özetleyen bu yazısından hepimizin utanmasının gerektiğini düşünüyorum... 

Yazının yayınlandığı Facebook sayfası: 

https://www.facebook.com/profile.php?id=100001150139172