Atatürk’ün silinmez izlerini taşıyan, tarihe mal olan Karşıyaka anılarına devam edelim. Karşıyaka halkının bağrına bastığı Atatürk, Latife Hanım’a nişan hediyesi olarak kendisine çok sevdiği Sakarya Atı’nı hediye eder. Oğlunun artık evlenmesini isteyen Zübeyde Hanım, 18 Aralık 1922 tarihinde Latife Hanım tarafından Karşıyaka İstasyonu’nda karşılanır. Latife Hanım’ın babası Uşakizade Muammer Bey, Atatürk’ün bundan sonra damadı olacağını Karşıyaka’da öğrenir. Latife Hanım’ın ailesine ait olan Uşakizade Köşkü’nde tedavi gören Zübeyde Hanım’ın doktoru Behçet Uz’dur. Bu köşk günümüzde, Latife Hanım Anı Evi olarak hizmet vermektedir.
Vatan görevini her şeyin üstünde gören Atatürk, annesi Zübeyde Hanım’ın cenaze törenine katılamamıştır. Annesinin toprağın altında olduğunu, ulusal egemenliğin ise toprağın üstünde sonsuza dek yaşayacağını vurgular. Eşi Latife Hanım ile birlikte 31 Ocak 1923 tarihinde annesinin mezarını ziyaret eden Atatürk, Karşıyaka Çarşısı’nda büyük bir sevgi seliyle karşılanır.
Atatürk’ün her bir Karşıyaka ziyareti, eseri olan Türkiye Cumhuriyeti’nin çağdaşlaşma yolundaki kararlığını bütün dünyaya gösterir. Bizzat hayata geçirdiği devrimleri uygulayarak milletine de örnek olan Atatürk’ün, 11 Ekim 1925 tarihli Karşıyaka ziyaretinde başında şapka vardır. Uygar bir toplum olmanın en iyi örneğini sergileyen Karşıyakalılar, Ata’sını büyük coşku ve heyecan içinde alkışlar.
Ata’nın Karşıyaka ziyaretleri, Türk kadını için de büyük bir öneme sahiptir. Atatürk’ün İzmir Kız Muallim Mektebi’nde bulunduğu eşsiz anlar, bugün bizleri de aydınlatır. Ziyaretlerin birisinde, Selim Sırrı Tarcan Bey ile Mualla Anıl zeybek oynamıştır. Zeybek oyunun, ulusal ve toplumsal bir olgu haline gelmesi Karşıyaka’da gelişmiştir. Atatürk, artık Türk milletinin de diğer milletler gibi kızlı erkekli oynayabilecekleri bir oyunun olduğunu belirtmiştir. Selim Sırrı Bey ve daha 15 yaşında bir öğrenci olan Mualla Hanım, yorulmak nedir bilmeden Atatürk’ün huzurunda ardı ardına 3 kere zeybek oynar.
En son Karşıyaka ziyaretinde İran Şahı Rıza Pehlevi’yi İzmir Kız Muallim Mektebi’ne getiren Atatürk, İran Şahı’na ülkesinde başlayan eğitim hamlesini göstermek ister. Bu ziyaret sırasında, Atatürk’e büyük bir minnet ve hayranlıkla bakan öğrencileri gören İran Şahı, kendisi misafir olduğu halde Atatürk’e yol verir. Kendine yolu gösteren Atatürk: ‘’Buyurun’’ demiştir. Pehlevi de bütün saygınlığıyla: ‘’Yok’’ der, ‘’Men leşkerem, sen Serdarsen.‘’ (Ben erim, sen komutansın.)
2 Şubat 1931 tarihide Karşıyaka Halk Evi’ni ziyaretiyle onurlandıran Atatürk, manevi kızı Afet İnan ile burada vals yapar. Bir süre sonra, bu önemli toplantıda bulunan Karşıyaka’nın unutulmaz kalecisi Malik Yaylım, Ata’sından izin olarak çağdaş bir Türk kadınını valse kaldırır. Yıllar sonra Panter lakaplı kaleci, torunu Deniz Köksal’ın düğününde torunuyla vals yaparak o unutulmaz günü yaşatmıştır. Torunu Deniz Hanım’a bu mutluluğu ve gururu yaşatan Sayın Yaylım’ı saygı ve rahmetle anıyorum.
Karşıyaka ziyaretlerinde İzmir Kız Muallim Mektebi dışında diğer önemli eğitim kurumlarını da ziyaret eden Atatürk’ün adımları sonsuz. Ömür boyu unutulmayacak ve peşinden koşulacak bu çok özel anıların hepsini anlatırken kelimeler kifayetsiz. Bu nedenle, Karşıyaka Belediyesi’nin yayını olan ‘’Atatürk’ün Adımlarıyla Karşıyaka’’ adlı esere dair belli başlı konuları sizlere aktarabildim. Bir kusurum olduysa affınıza sığınıyorum.
Alaybeyli Bombacı Ali Çavuş’a, O’nun kurtuluşta astığı bayrağı diken Karşıyaka’nın emektar kadınlarına, esaret altındayken ‘’Biz Karşıyakalıyız ’’ ifadesinin ‘’Biz Türk’üz’’ demek olduğunu cesurca anlatan ölümsüz kahramanlara, Atatürk’ün büyük bir sevgiyle seslendiği İzmir’in Karşıyakalılarına ve bugün de o ruhla mücadele eden büyük Karşıyaka taraftarına bin selam olsun…