Müziğe profesyonel olarak 1951'de Ankara Radyosu'nda başlayan Sağyaşar, sanat hayatı boyunca 100'ün üzerinde 45'lik plak, taş plak ve albüm çalışmalarına imza attı.
Kültür ve Turizm Bakanlığınca 1998'de "Devlet Sanatçısı" unvanını alan Sağyaşar, Anadolu Ajansının kültür, sanat, bilim, spor, siyaset ve iş dünyasının "duayen" isimleriyle devam ettirdiği "Türkiye Çınarları" projesine konuk olarak, müzikal kariyerine başlama hikayesini ve çalışmalarını anlattı.
Usta sanatçı, ilkokul hayatına yaşıtlarından erken başladığını, bu durumun da hayatında birçok fırsatı beraberinde getirdiğini söyledi.
Tamburi Cemil Bey'in oğlu Mesut Cemil'in yönetimi zamanında TRT Ankara Radyosu'na girerken 3 imtihandan geçtiğini dile getiren Mustafa Sağyaşar, TRT Radyo'da 18 yaşından küçük sanatçı konumunda, Adana'dan Türk sanat müziğini temsil eden ilk kişi olduğunu ifade etti.
"Beğendiğim şarkıları size sundum ve o şarkılar hit oldu"
Adana doğumlu Sağyaşar, 5 yıl önce isminin memleketinde bir caddeye verildiğini, aynı zamanda yine Adana'da 70. sanat yılı adına bir konser düzenlendiğine işaret ederek, "500 kişilik salona 800 kişi geldi. Güzel bir program olmuştu." dedi.
Tüm hayatını müzikle kazandığını ve küçük yaşlardan itibaren TRT'de isim yapan sanatçılarından biri olduğunu söyleyen Sağyaşar, şöyle devam etti:
"5 kıta gezdim. Bütün Arap ülkelerine, ABD'ye iki defa, Kanada'ya 1 defa, Avusturalya'ya 3 defa, Almanya'da birçok kez konserlere gittim. Sanatıma çok bağlıyım. Titiz bir sanatçıyım. Türk musikisini zedeleyici hiçbir şey yapmam. Duygularla bestelenen eserleri bozmam. Ancak yorum her solistin hakkıdır. Yorumda güzel, küçük bir değişiklik esere hava verir. Ama bizim yorum katma hakkımız yok. Hep bu anlayışımla sanatıma devam ettim. Gazinolarda ağır semailer okudum. İlk defa sahnede günlük şarkılar değil, ağır semai okumuştum."
Usta sanatçı, bugüne kadar yorumladığı birçok şarkının kendisinden daha meşhur olduğuna dikkati çekerek, "Mesela 'Unutamam Seni' şarkısı, bu ve bunun gibi eserlerin aslında bestecisini de ben meşhur ettim. Avni Anıl, Yusuf Nalkesen, Şekip Ayhan Özışık'ın, İrfan Özbakır'ın ve Erol Sayın'ın eserleri benden meşhur oldu. Yani en az 80, 90 şarkıyı yorumladım. Bana 'niye beste yapmıyorsun' diye sordular. Yaptım 3, 4 tane var ama ben daha iyi bir hizmet için plak, radyo ve gazino üçgenini iyi kullanarak, beğendiğim şarkıları size sundum ve o şarkılar hit oldu." diye konuştu.
"21 sene İstanbul Radyosu'nda koro şefliğimde düet okumayı başlattım"
TRT Radyosu'nun birçok bölümünde görev yaptığını aktaran Sağyaşar, şunları kaydetti:
"30 sene jüri üyeliği yaptım. 18 sene Alaeddin Yavaşça başkanlığında, Erol Sayan, Sadun Aksüt ve ben repertuvar kurulu üyeliği yaptım. Kendi arzumla imtihan istedim. İmtihana girdim ve koro şefi oldum. 21 sene İstanbul Radyosu'nda koro şefliği yaptım. İlk koro şefliğimde de düet okumayı başlattım. Hayat böyle geçti. Bir de 15 yıl aralıklarla icra denetim başkanlığı yaptım. Mesela siz sanatçısınız bant yapıyorsunuz, kalitesine göre onu biz dinliyoruz ve 'yayınlanır' ya da 'yayınlanmaz' diyoruz. Eğer yanlış bir yorum yapmışsa, eseri tahrif etmişse 'yayınlanmaz'ı veririz. Yani bu dört kademede hepsinde alnımın akıyla görev yaptım. Hiç kimseye hiçbir taviz vermedim. Ne gazinoda, ne radyoda. Haksızlığa hiç tahammül edemem."
Usta icracı, sanat hayatında gazinolarda zamanla kadın solistlerin kendisini sahnelerde istemediğini dile getirerek, "Ben müşteriyi doyuruyormuşum. Araya bir program, komedyenler girerdi. Bir de aranjman koyarlardı ve buna rağmen benim altımda yıllarca çalışmış insanlar beni istemediler. Emel Sayın, Muazzez Abacı, Sevim Tuna gibi birçokları hep benim altımdaki kadroda çalışanlar insanlardı. Ben ya solist, ya assolist ya da solist altı olarak çalışırdım." dedi.
Sağyaşar, daha önce prodüktör Yaşar Kekeva ile birlikte "Nostalji" albümünü yapmak istediğini, fakat vefat ettiği için çalışmayı gerçekleştiremediklerini aktararak, "Müziğe katkılarım çoktur. Çok arkadaşımla beraber çalıştık. Müzeyyen (Senar) Abla'yla, Perihan (Altındağ) Abla'yla çok çalıştık." ifadelerini kullandı.
Gençlerin bugün şarkı seslendirme konusunda hazıra konduğu yorumunu yapan Mustafa Sağyaşar, arşivden değerli eserleri bularak icra etmenin ve onları bugüne yeniden kazandırmanın önemine işaret etti.
Usta sanatçı, genç müzisyenlere ise şu önerilerde bulundu:
"Müzik ruhun gıdasıdır derler, atasözü haline gelmiştir. Sivas Üniversitesine 4 defa gittim. Bir, iki kez orada ders verdim müzik konusunda. Beni çok alkışladılar. Çok iyi bir dinleyici vardı. 'Müzik ruhun gıdasıdır derler, doğru mu' dedim oradakilere. Onlar da 'doğru' dediler. O zaman 'bozuk satanlardan bu gıdayı almayın, ruh sağlığınız bozulur' dedim. Bu bozuk gıda satanları da nasıl tarif ediyorum, eserleri kendi isteklerine göre değiştirerek, olmayan yere es koyarak, es varken esi kaldırarak yani şarkıyı tahrip ediyor. Sizin besteniz olsa, yanlış okuyamaya razı olur musunuz? İşte onu söylüyorum gençlere bozuk gıda almayın, ruh sağlığınız bozulur."