Marmara’da müsilaj sorunu: ‘Çözüm arayanlar tozlu raflara baksınlar’
Aynı zamanda eski Çevre Mühendisleri Odası Başkanı olan Dr. Bozoğlu, “Deniz salyası aslında doğal bir olay” dedi
Marmara Denizi’nde müsilaj (deniz salyası) sorunu önü alınamaz bir hale geliyor ve yeni tehlikeler barındırıyor. İklim Değişikliği Politika ve Araştırma Derneği Başkanı Dr. Baran Bozoğlu, bu sorunun nedenini, barındırdığı tehlikeleri ve yapılması gerekenleri Sputnik’e anlattı.
Aynı zamanda eski Çevre Mühendisleri Odası Başkanı olan Dr. Bozoğlu, “Deniz salyası aslında doğal bir olay” dedi ve şöyle devam etti:
“Deniz içindeki bitki türlerinin oluşturduğu ve zaman zamanda deniz içindeki türlerin de beslendiği organik bir besin kaynağı. İçinde yağ, karbonhidrat ve protein de barındıran sümüksü bir tabaka. Ancak miktarı ve yoğunluğu bize bir felaketin olduğunu gösteriyor. Dolayısıyla doğanın dengesi içinde gerçekleşen bir olay şu anda fazla olmasından kaynaklı olarak bizim için bir krize dönüşmüş durumda.”
Neden oluştu?
Dr. Bozoğlu, müsilajın oluşma nedenini şöyle anlattı:
“Müsilajın oluşmasındaki temel sebep denizdeki kirlilik. Denizdeki kirliliğin artması ile beraber özellikle azot fosfor gibi önemli besin maddelerinin artması müsilaj miktarını da artırıyor. Bunun yanında bir de denizin sıcaklığının artması ve çeşitli sebeplerden iklim krizi, tuz oranındaki değişlik pH gibi birbirini tetikleyen konular üzerinden deniz akıntısının da azalması nedeniyle bu bir problem haline dönüştü. Müsilaj daha çok durgun sularda oluyor. Geçmişte Marmara Bölgesi’nde denizin altında ve üstünde bir karışım oluyordu. Deniz sıcaklığının artması, pH ve tuzluluk değişiklikleri nedeniyle bu karışım şu anda olmuyor. Dolayısıyla orası sakin ve durgun bir göl haline dönüştü. Hareketli bir yapı olmuş olsaydı müsilaj dağılabilir ve orası nefes alabilirdi. Ege ve Akdeniz’de benzer durgunluk oluşabilir ama kısa vadede bu hemen olmayacaktır. Marmara iç denizi özelinde etkisini artırarak devam ettirecek gibi görünüyor.”
Barındırdığı tehlikeler neler?
“Şu anda bir sonu yaşıyoruz. Gerçekten de deniz ölümü yaşıyor” diyen Dr. Bozoğlu, “Üst tabakada oluşan müsilaj zaman içinde döngü haline aşağıya doğru iniyor. Aşağıya doğru indiği zamanda oradaki canlıların besleneceği, nefes alacağı ortam da ortadan kalkıyor. Bu durumda da hiç kuşkusuz balık ölümleri, oksijensiz ortam nedeniyle çürük yumurta gibi kötü bir kokuyla karşı karşıya kalacağız” dedi.
Çözüm için neler yapılması gerekiyor?
Dr. Baran Bozoğlu, “Çözüm arayanlar tozlu raflara baksınlar. Orada bizlerin, bilim insanlarının, sivil toplum kuruluşlarının vurguladıkları eylem planlarını zaten görecekler” dedi ve şunları ekledi:
“Bilim desteğinin alınmamasının sonuçlarını yaşıyoruz. Bu zamana kadar risk yönetiminin yapılmasını söylüyorduk ama artık krizi yönetmemiz gerekiyor. Dolayısıyla iki temel şey yapılması gerekiyor. Birincisi 7/24 çalışacak ekiplerce müsilajın oluştuğu bölgelerde deniz yüzeyindeki birikintinin toplanması gerekiyor. Toplandıktan sonra da başka bir yere kesinlikle atmamak lazım. Şu anda arıtma tesislerinin bunu yapabilme yeteneği var. ODTÜ, İstanbul Üniversitesi ve Boğaziçi Üniversitesi’ndeki akademisyenler bir tür analizi yapmaya çalışıyorlar. Bu tespit yapıldıktan sonra çeşitli zamanlarda petrol kirliliğine karşı kullanılan farklı bakterilerle bu müsilajın yok edilmesi yöntemine gidilebilir. İkinci olarak ise kirliliğin ortadan kaldırılması lazım. Yani Marmara’ya atık sularını veren atık su arıtma tesislerinin mutlaka denetlenmesi, daha ileri teknolojilere sahip tesisler haline getirilmesi gerekiyor. Bu bugünün problemi değil, yarın da bunu yaşamaya devam edeceğiz çünkü iklim krizi bize bunu gösteriyor.”
HABERE YORUM KAT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.