Kestane "cambazları"nın zorlu mesaisi
Aydın'da 15-20 metre yükseklikteki kestane ağaçlarına tırmanan işçiler, dallar üzerinde adeta ip cambazı gibi hareket ederek kestane hasat ediyor
"Sırıkçı" adı verilen işçilere zorlu ve riskli mesai için verilen yevmiye ücreti 1000 lirayı buluyor
Aydın'da "sırıkçı" adı verilen kestane işçileri, güvenlik ekipmanı olmadan çıktıkları ağaç dallarında adeta ip cambazı gibi hareket ederek sırıklarla kestane hasadı yapıyor.
Türkiye'nin kestane üretiminin yaklaşık yüzde 42'sinin gerçekleştirildiği Aydın'da, 73 bin 433 dekar alanda yıllık ortalama 27 bin ton kestane üretiliyor.
Efeler, Köşk, Sultanhisar ve Nazilli ilçelerinde kestane ağaçlarının bulunduğu yaylalara çıkan üreticiler, 15 gün süren hasat boyunca yaylalarda konaklıyor.
Ağaçların yamaç ve dik arazide bulunmasından dolayı hasat, oldukça zorlu geçiyor.
Kestane hasadının yapıldığı bölgelerden Efeler ilçesindeki Eğrikavak Yaylası'nda işçilerin mesaisi, günün ilk ışıklarıyla başlıyor.
"Sırıkçı" adı verilen erkek tarım işçileri, hiçbir güvenlik ekipmanı olmadan 15-20 metre yükseklikteki ağaçlara tırmanıyor.
Dışı dikenli olan kestanenin göze batma riskine karşı şapka takan işçiler, boyları 5 metreyi bulan sırıklarla "dalları çırparak" kestaneleri yere düşürüyor.
Kestane işinde çalışan kadınlar ise yere düşen kestaneleri, eldivenle tek tek toplayıp çuvallara dolduruyor.
Yaklaşık 50 kilograma ulaşan çuvallar yine erkekler tarafından sırtlanarak kuyuya dökülüyor. Dikenlerinin çürümesi için yaklaşık 1 ay burada bekletilen kestaneler, 1 ayın sonunda makineyle ayıklanarak satışa hazır hale getiriliyor.
Yoğun emek isteyen işte kadınlar 400 lira, erkekler ağaçların zorluğuna göre 700 liradan 1000 bin liraya kadar yevmiye alıyor.
"Düşme ve ölüm riski var"
Yaklaşık 20 yıldır "kestane çırpan" Alaattin Dinç, AA muhabirine, ölümle burun buruna çalıştıklarını belirterek, sırıkçılığın herkesin yapabileceği bir iş olmadığını dile getirdi.
Yalnızca yüksekten düşme değil kozalakların yüze ve göze batmasının da sırıkçıyı bekleyen tehlikeler arasında olduğunu ifade eden Dinç, "Belleri kırılıp yatalak olanlar var ama ekmek parası için yapmamız gerekiyor. Cambaz gibi budaklara çıkıyoruz." dedi.
Yahya Bayrak da ağaçta durmanın çok zor olduğunu belirterek, "Düşme ve ölüm riski var. Geçen bir arkadaşın yüzüne dikenler battı. Şu anda evde. Sezon onun için bitti. Günlük yevmiye 700, 800, 1000 lira var, iş riskli olduğu için" ifadelerini kullandı.
Hem üretici hem de sırıkçı olan Davut Bayrak da kestane üretiminin oldukça zorlu olduğuna dikkati çekti.
Bu sene yüksek rekolte beklediklerini ifade eden Bayrak, "Kalitemiz de çok güzel. Geçen seneye göre inşallah yüzümüz gülecek. Geçen sene 2-3 ton yaptığımız yerlerden iki kat verim alacağız. Bereketli bir yıl." diye konuştu.
"Para kazanmak zor"
Kadın işçilerden Ayşe Güre de dik yamaçlarda sürekli eğilerek kestane topladıkları için zorlandıklarını belirtti.
Ağacın altında kestane kozalaklarını toplama işinin de zor ve tehlikeli olduğunu anlatan Güre, şunları söyledi:
"Bazen eline diken batıyor, çıbana çeviriyor. Para kazanması çok zor. Bellerimiz ağrıyor. İşimiz bu yapacak bir şey yok. Eve gidince bir de ev işleriyle uğraşıyoruz. Başka gelirimiz de yok."
HABERE YORUM KAT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.