KEMAL KARATAŞ

KALDIRIM MÜHENDİSİ...

Yol yapmak zor iş...

Yol açmak daha da zor iş...

Alt geçit mi?... İmkansız...

Köprümü... Üst geçit mi...

Hele metro hepsinden zor iş...

Körfezin temizliği...

Körfezde yüzmeymiş...

Unutun gitsin...

***

Herkes yapabildiği... Sevdiği işi yapsın...

İşte o zaman aşkla oluyor her iş...

***

Tunç Soyer de yapabildiği işi yapıyor...

***

Görev süresinin hemen hemen yarısı bitti...

***

Kaldırımlardaki eski babalar...

Yeni babalarla değiştiriliyor...

***

Koniler;

Sıra sıra belirli aralıklarla diziliyor...

Buna koni dizme işi deniyor... İhaleli...

***

Bir de heykel sayma işi vardı... O da ihaleli...

Ama daha İzmir'deki bütün heykelleri sayabildiler mi belli değil...

***

Dün;

Kaldırım kenarlarına...

İki tarafı sarı boyalı... Siyah dubaların vidalanmaları çok fiyakalı bir görüntü verdi İzmir'e...

***

Koni işi... Baba işi... Duba işi...

Bu kimin işi?...

***

Eskiden çok kullanılan bir söz vardı...

İşsiz gence ne iş yaparsın diye sorulduğunda...

“ Kaldırım mühendisliği"...

Ah... İşte aynen öyle!...

Tunç Soyer tam bir entellektüel kaldırım mühendisi .

***

Kaldırım mühendisliği zevklidir...

Boş boş gezersin...

Kaldırımları arşınlarsın...

Kafana göre;

Bazen kaldırım taşlarını sayarsın...

Kırık.. Sökük... Yamuk taşlar nerede hepsini bilirsin...

Hangi duba kırık... Hangi dubanın üstüne bir hıyar arabasını park etmiş...

Hepsi ezberindedir...

Büyükşehir'in fen işleri şefi sorsun...

Şıp diye gösterirsin...

***

Zaman su gibi akar...

***

İşte böyle!...

Çok güzel oldu... Çok yakıştı...

Kaldırımlara...

Kaldırım dubası... Kaldırım babası...

Sayın İzmirliler...

***

Dubalarınız... Babalarınız hayırlı olsun...

Güle güle kullanın...

Aşkla kullanın...

Aşkların en güzeli Duba aşkı... Baba aşkı ...

***

Beşinci yıl bittiğinde!...

Sayın Tunç Soyer'e gazeteciler sorabilir...

Mesela;

“Başkanlığınız döneminde...

En severek yaptığınız iş nedir“ deseler...

“Kaldırım mühendisliği” derse...

Hiç şaşırmayın...

***

Güzel anılar bırakacak sayın Tunç Soyer...

Not: Yazı Kemal Karataş'ın sosyal medya Facebook hesabından alınmıştır.