Firari Levent Göktaş’ın herkesi şaşırtan müvekkilleri: Köstebek midir?
Firari Levent Göktaş’ın herkesi şaşırtan müvekkilleri: Köstebek midir?
SERDAR ÖZTÜRK
8 Haziran’da İstanbul Maslak’ta kızının evine ve Ankara’daki ofisine eş zamanlı baskın yapıldı.
İki adreste de bulunamadı.
Kızının oturduğu sitede başka bir daire kiraladığını tespit edildi.
Polis, bu adrese de gitti ancak çoktan kaçtığı belirlendi.
Bu kez İstanbul’da aranmaya başladı.
Aracıyla İstanbul’da bir şirkete gittiği, daha sonra da bir restoranda A.G., Y.Ö. ve avukat K.E ile görüşme yaptığı belirlendi.
Aynı restoranın tuvaletinde tanınmamak için bıyıklarını kestiği öğrenildi.
A.G., Y.Ö. ile birlikte Antalya’ya gittiğini tespit edildi.
Antalya Emniyeti’ne bağlı polis ekipleri A.G.’nin evine baskın yaptı.
A.G. ile Ö.Y. gözaltına alındı.
Polisteki sorgularında aradıkları kişinin A.G.’nin evin bulunduğu bölgedeki başka bir evde saklandığının itiraf edilmesi üzerine bu adrese de operasyon düzenlendi.
Yapılan operasyonda A.G.’nin evine baskın yapıldığını fark ederek kaçtığı belirlendi.
Altı aylığına peşin parayla villa kiraladığı belirlendi.
Antalya’da yüzlerce güvenlik kamerası polis tarafından izledikten sonra, sırt çantasıyla sokaklarda dolaştığını belirlendi.
15 Haziran’a kadar Antalya’da kaldığı, yakalanacağını anlayınca İstanbul’a kaçtığı, burada bir gece kaldıktan sonra taksiyle Anadolu yakasındaki Üsküdar’da bulunan büyük bir şirketin merkezine gittiği tespit edildi.
O günden beri kayıp tüm Türkiye’de aranıyor.
Asker olarak Abdullah Öcalan’ın Kenya’da yakalanarak Türkiye’ye getirilmesinde görev aldı. Özel Kuvvetler Komutanlığı bünyesindeki Muharebe Arama Kurtarma Birliği’nde (MAK) alay komutanlığı görevinde bulundu.
Üç üstün cesaret ve feragat madalyasına sahip.
2004’te emekli olduktan sonra serbest avukatlık yapmaya başladı.
Akademisyen Necip Hablemitoğlu Ankara’da evinin önünde 18 Aralık 2002’de suikaste uğrayarak öldürüldü.
Uzun süre faili meçhul cinayetler arasında yer aldı.
Geçtiğimiz yıllarda Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı Terör Suçları Soruşturma Bürosu tarafından Hablemitoğlu Suikastı dosyası raftan indirildi.
Suikastın olduğu güne ilişkin tanık ifadeleri yeniden alınarak tüm şüphelilere ilişkin HTS kayıtları incelendi ve olayla ilgisi olabilecek şüphelilere ulaşıldı.
Polisin çalışması sonunda Ukrayna’da firari olduğu belirlenen Özel Kuvvetler Komutanlığı’ndan yüzbaşı rütbesindeyken atılmış Nuri Gökhan Bozkır’a ulaşıldı.
Hakkında İnterpol araması çıkartılan Bozkır MİT tarafından Türkiye’ye getirildi.
Bozkır’ın tutuklanmasının ardından, polis suikaste karıştığı iddia edilen diğer isimler için operasyonlara başladı.
İki dalga halinde yapılan operasyonlarda Gökhan Nuri Bozkır’dan sonra, Enver Altaylı ile Mustafa Levent Göktaş’ı cinayet için görüştürdüğü değerlendirilen Aydın Köstem, Göktaş ile birlikte hareket eden özel kuvvetlerde görevli emekli asker Mehmet Narin, suikastın tetikçisi olduğu değerlendirilen Ahmet Tarkan Mumcuoğlu ve azmettiriciler arasında adı geçen Fikret Emek yakalandıktan sonra tutuklandı.
Yazının girişindeki operasyon ise Hablemitoğlu suikastının planlayıcısı olduğu iddia edilen Özel Kuvvetler MAK alay komutanlığı da yapmış emekli Binbaşı Levent Göktaş’ın yakalanması için yapıldı.
Göktaş halen firari.
Türkiye’de mi olduğu yoksa yurt dışına mı çıktığı bilinmiyor.
Kimilerine göre Türkiye’de izini kaybettirdi, kimilerine göre ise çoktan Türkiye’yi terk etti.
Türkiye’nin bir dönemi karanlık.
Özellikle de 90’lı yılları.
Kayıplar, faili meçhuller, suikastler, uyuşturucu ve kara para trafiği.
Susurluk’ta meydana gelen kazadan sonra ortaya saçılan ilişki ağlarından, mahkeme tutanaklarından ve yargılamalardan sonra bir süre “boşluğa” düştük.
Meğerse boşlukta değilmişiz.
Yeni tohumların yeni ilişki ağlarının kuruluş dönemiymiş.
Levent Göktaş’ın planlayıcı olarak suçlandığı Hablemitoğlu suikastının ardından da Susurluk benzeri duygular yaşamıştık.
Şimdisi daha karışık…
Nuri Gökhan Bozkır’ın Ukrayna’ya kaçışı, orada anlattıkları, Türkiye’ye teslim edilmesi ve sadece Hablemitoğlu suikastı ile ilgili “sorgulanıp” tutuklanması, ikinci dalgada suikastın tetikçisi olduğu değerlendirilen Ahmet Tarkan Mumcuoğlu’nun yakalanması iyi mi oldu yoksa bir şeyler mi örtülüyor hepimizin kafası karışık.
Kafa karıştıran başka ilişkiler de var.
Örneğin halen firari durumdaki Levent Göktaş.
Polisin operasyon yapacağını, nerelere gideceğini, nerelerde arayacağını sadece “mesleki beceri” ile açıklamak yeterli mi?
Levent Göktaş askeriyeden emekli olduktan sonra Ankara Çankaya Söğütözü Caddesi’ndeki son derece lüks Koç Kuleleri’ndeki bürosundan işlerini idare ediyordu.
Yıllar sonra ismini bir alacak meselesinde duyduk.
Avusturya’da yakalandıktan sonra ABD’ye iadesine karar verilen Sezgin Baran Korkmaz ile Koç Holding’in damadı İnan Kıraç arasında yaşanan ticari sorunun çözüm aşamasında Kıraç’ın avukatı Levent Göktaş’tı.
Şubat 2021’de Sezgin Baran Korkmaz’ın sahibi olduğu Lüksemburg merkezli Silcolux şirketi vasıtasıyla Kıraça Holding’de yüzde 45’lik, Kıraça Holding vasıtasıyla da Karsan’da yüzde 28,56’lık paya sahip olan SBK Holding’in payları, Avukat Mustafa Levent Göktaş’a devroldu.
Her iki ismin de “güvendiği” biriydi demek ki.
Levent Göktaş avukat olarak Türkiye’nin her yerinde müvekkillerini savundu.
Bunlardan biri de Ege’deydi.
Hakkındaki kimi davalardan beraat eden kimisinden mahkûm olup dosyası istinafa giden, kimi dosyalarda ise yargılaması süren Aydın Büyükşehir Belediye Başkanı Özlem Çerçioğlu.
Çerçioğlu’nun Mehmet Ağar ve Süleyman Soylu ile yakınlığını biliyorduk ama Levent Göktaş ile ilişkisini ben de yeni duydum.
Kimilerine göre bu ilişki “derin Mehmet” ile olan milliyetçi ittifakın Levent Göktaş üzerinden “Avrasyacı” ittifakla taçlandırılmasıydı.
Ne kadar “derin” bir ilişki olduğunu bilmiyorum ama lüks bürodan işlerini gören Levent Göktaş’ın vekalet ücretinin oldukça “pahalı” olduğunu biliyorum.
Levent Göktaş Hablemitoğlu suikastından aranmaya başladıktan sonra polisin operasyonlarından son anda kurtuldu.
Ankara, İstanbul, Antalya ve son olarak yeniden İstanbul’da görülürden sonra kayboldu.
Bu kadar tecrübeli bir askerin elbette bildiği “saklanma” yöntemleri vardır.
Ama onlar da bir yere kadar.
Bir noktadan sonra artık yeteneklerinizin de sonuç vermediği zaman olur.
İşte o zaman devreye “dostluklar” girer.
Böyle zamanlarda “kaçmak” en iyi çözümdür aslında.
Bunun için de “teknesi” olan dostlarınız ile “marinası” olan dostlarınıza ihtiyaç vardır.
Mesela Muğla kıyılarındaki sakin marinalar.
Mesela Marmaris’teki lüks uluslararası tur tekneleri.
Var mı böyle dostlarınız?
Var ise şanslısınız yok ise başınızın çaresine bakmaktan başka çıkar yol yok.
Köstebek olsanız bile denizi geçemeyeceğinize göre, çevirelim bakalım telefon rehberinin sayfalarını.
Bu dostluğu “kim” yapar?
HABERE YORUM KAT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.