'Eren'siz geçen 4 yıl
Trabzon’un Maçka ilçesi Köprüyanı mahallesinde bölücü terör örgütü mensupları tarafından açılan ateş sonucu 11 Ağustos 2017 tarihinde oğlu Eren Bülbül’ü şehit veren anne Ayşe Bülbül’ün ‘Eren’siz geçen 4. yılda da gözyaşı dinmedi.
Trabzon'un Maçka ilçesi Köprüyanı mahallesinde 11 Ağustos 2017 tarihinde terör örgütü mensuplarının hırsızlık için girdiği evlerini güvenlik güçlerine göstermek için giderken açılan ateş sonucu Astsubay Başçavuş Ferhat Gedik ile birlikte şehit olan Eren Bülbül, 4. yıldönümünde dualarla anılıyor.
Şehit edildiği yerdeki mezarı başında oğlu için gözyaşları 4 yıldır dinmeyen anne Ayşe Bülbül, aynı acıyı ilk günkü gibi hissediyor. 4 yıl olmasına rağmen o günkü acıyı yüreğinde hissettiğini belirten Ayşe Bülbül, "Eren'imin ölümünün bugün 4. yıldönümü. Sanki yine o haberi biri bana verecek o acıyı tekrar yaşayacak mışım gibi. Kanadım kırık hayallerim kırık çok taze acılarım daha yeni. Bir yandan gururluyum benim yavrumun burada yapmış olduğunu her yavru herkesin evladı yapamazdı. 13 kardeşin bir tanesini vatana, millete, toprağa şehit verdim. Onun için gururluyum, mutluyum. Acı yanına da bakınca bu saatlerde 4. yılı olmuş. Acılarım taze yaralarım kabuk bağlamadı. O yıllar içinde bir bekleyiş, hüzün ve gelecek hissi var. Bekledim gelmedi bugün yıldönümü. Bir çocuğu allarsın, pullarsın askere gönderirsin yavrum askerde dersin. Yavrundan askerlik telefonunu beklerken şehadet şerbetini içmiş haberi gelir. Görevi başında yavrum itlerle çatışmaya girdi şehit oldu dersin mutlu olursun. Bu yavrunun günahı neydi" dedi.
"O gün fındık toplamıştı 20 lirası cebindeydi ona bile kurşun değdirdiler"
Eren'in hayalinin askerde şehit olmak olduğunu dile getiren anne Ayşe Bülbül, "Bize bir parça ekmek getirmek için akşama kadar 20 liraya çalışırdı. O gün fındık toplamıştı 20 lirası cebindeydi ona bile kurşun değdirdiler. İnsanların adaleti şaşar ama Allah'ın adaleti hiçbir zaman şaşmaz. Ben yüce mevlama yalvarıyorum benim yavrumun kanı yerde kalmasın. O daha 15 yaşındaydı ama 10 yaşındaki bir çocuk kadar hükmü vardı. Benim yavrumun hayali şehit olmaktı ama askere gideceğim askerde şehit olacağım diyordu. Yaşadığımız gecekondunun önünde şehit olacağım demezdi. Bu çocuk bu itleri burada gördü göz mü yumacaktı.
Görmemezlikten mi gelecekti. Kim bilir onların da hedefi neydi planları neydi benim yavrum canı ile o planın önüne geçti. Şehitlik makamı güzel bir duygu ama acısı da çok büyük. Acısı hissedilmeyen bir acı. Ben her gün yaz kış demeden burada oğlumun mezarı başındayım. Hani küçük bir bebeğin olur ya yedirir içirir yatırırsın uyanmadığı sesi çıkmadığı zaman endişelenir açar bakarsın nedir durumu diye. Öyle bir şey işte bu. Ne zaman ben de ölür yavrumun yanına toprağa girerim işte benim acım ancak o zaman diner" ifadelerini kullandı.
HABERE YORUM KAT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.