Aydın Şafak gazetesi haberinde; 

Geçtiğimiz hafta sonu 70-80 kişilik mağdur grubu tarafından basılan ve kapıları tutulan Efeler Belediyesi’nde bu kez yine imar ruhsatlarını alamayanlar eylem yaptı.

Polisler olaylara müdahale ederken Başkan Yardımcısı İbrahim Metin Başer ve bazı bürokratlar belediyeden kaçtılar.

Belediye Başkanı Anıl Yetişkin ise sosyal patlama haline gelen olaylarda rüşvet aldığı iddia edilen Başkan Yardımcısını korudu ve talep edilen rüşveti de İMLA HATASI şeklinde niteledi.

Efeler’deki rüşvet çarkının düzeltilmemesi halinde mağdur müteahhitlerin önümüzdeki günlerde Aydın-İzmir Bulvarını trafiğe kapatarak eylem yapacakları belirtiliyor. CHP Genel Merkezi ise tıpkı Efeler’deki yapılanmayı kuran Özlem Çerçioğlu ve Anıl Yetişkin gibi olayları uzaktan izlemekle yetiniyor. 

Efeler belediyesinde yaşanan olaylara ilişkin Telegram Haber'den editöryal çalışma: 

Bu olay, belediyelerle ilgili şeffaflık ve hesap verme oranlarında yaşanan artışları tekrar gündeme getiriyor. Efeler Belediyesi'ndeki bu iddialar, hem yerel yönetimlerin halk nezdinde güven kaybına uğrayabileceğini, hem ekonomik hem de sosyal açıdan ciddi sonuçlar doğurabileceğini gösteriyor. Rüşvet değişikliklerinin nadir görüldüğü, bu tür iddiaların ne denli bir şekilde devam edebileceğine işaret ediyor olabilir.

Müteahhitlerin ruhsatlarını alamamaları ve iddia edilen rüşvet patlamaları, büyük mali kayıplara ve birçok insanın işsiz kalma riskiyle karşı karşıya kalma yoluna yol açabilir. Rüşvet çarkının belediyenin üst düzey hizmetleri tarafından işletildiği iddiası, olay çok daha derin ve karmaşık bir yolsuzluk ağına işaret ediyor. İbrahim Metin Başer'e yönelik suçlamalar ve geçmişteki görev yerlerindeki ilişkilerle ilgili iddialar, Belediye Başkanı Anıl Yetişkin'in imzalarının atılacağı talimatı, müteahhitler açısından kısa vadeli bir çözüm gibi görünse de, uzun süreli asıl önemli olan şey, iddia edilen yolsuzluk ağının ve rüşvetin ortadan kaybolduğu ve bu tür durumların tekrar yaşanmaması için gerekli önlemlerin alınması

Müteahhitlerin “rant çetesi” olarak adlandırdığı bu yapının deşifre edilmesi, sadece bu olayın mağdurları açısından değil, belediyelere ve yerel yönetimlere olan genel güvenin korunması açısından da önemlidir. İddiaların yargıya taşınması ve sorumluların adalet önünde hesap vermesi, sürecin daha şeffaf ve adil bir şekilde yürütülmesini sağlayabilir. Eğer bu tür sorunlar çözüme kavuşturulmazsa, hem yerel hem de ulusal düzeyde kalıcı bir leke bırakma potansiyeline sahip.