Didim: 'Toplu Tecavüz' dava dosyasında Avukat Sultansu HSK Müfettişine ifade verdi...

Didim: 'Toplu Tecavüz' dava dosyasında Avukat Sultansu HSK Müfettişine ifade verdi...

Didim Adliyesi’ne gelerek yıllardan bu yana Belediye Başkanı Ahmet Deniz Atabay hakkında savsaklandığı ve soruşturmaların sonuçlandırılmadığı iddiaları araştırmaya başlayan Hakimler ve Savcılar Kurulu (HSK) müfettişi bayan hakim, şikayetçilerin ve olaylar

A+A-

Didim Adliyesi’ne gelerek yıllardan bu yana Belediye Başkanı Ahmet Deniz Atabay hakkında savsaklandığı ve soruşturmaların sonuçlandırılmadığı iddiaları araştırmaya başlayan Hakimler ve Savcılar Kurulu (HSK) müfettişi bayan hakim, şikayetçilerin ve olaylara müdahil olan kişilerin ifadelerini almaya başladı.

Özellikle 7 yıldır soruşturması tamamlanamayan su faturalarının silinmesi ve “Toplu Tecavüz” soruşturması dosyalarının yanı sıra sürüncemede bırakılan soruşturma dosyalarını didik didik incelemeye başladığı öğrenilen HSK Müfettişi bayan hakim incelemesine Atabay’ın “Toplu tecavüz” ve “Su terkini” soruşturma dosyalarından başladı.

Ahmet Deniz Atabay ve arkadaşlarınca bir çiftlik evinde Toplu Tecavüze maruz kaldığını iddia eden S.T. adlı bayanın Avukatı Murat Sultansu, HSK Müfettişi tarafından ifadesi alınmak üzere İstanbul’dan Didim’e çağrıldı.

Didim’e gelen S.T.’nin avukatı Murat Sultansu bu gün HSK Müfettişi Hakime ifade verdi.

Avukat Murat Sultansu daha önce de Soruşturma Savcısını HSK’ya şikayet etmişti.

Avukat Sultansu HSK’ya yaptığı o şikayetinde; Didim’de Belediye Başkanı Ahmet Deniz Atabay, Meclis Üyesi Ali Çağlar, DİBEL Müdürü Öner Çiçek, Belediye Başkan Yardımcısı Emine Öznur Gündoğdu hakkındaki “nitelikli cinsel tecavüz” soruşturmasını yürüten savcının takipsizlik kararı ile şüphelileri koruyup kolladığını kaydederek hem savcının değiştirilmesini talep emişi, hem de eksik ve yanlış inceleme yapan Savcıyı HSK’ya şikâyet etmişti.

OLAYIN GELİŞİMİ VE GEÇMİŞİ

Didim’de Belediye Başkanı Ahmet Deniz Atabay, Meclis Üyesi Ali Çağlar, DİBEL Müdürü Öner Çiçek, Belediye Başkan Yardımcısı Emine Öznur Gündoğdu hakkında yürütülen “nitelikli cinsel tecavüz” soruşturmasında, Cumhuriyet Savcısı’nın vermiş olduğu “kovuşturmaya yer olmadığına dair kararı” Söke Sulh Ceza Hakimliği’ne itirazda bulunarak bozduran müşteki bayanın Avukatı Murat Sultansu, şüphelilerin Söke Ağır Ceza Mahkemesi’nde yargılanmalarının yolunu açmıştı.

Ahmet Deniz Atabay ve diğer kişiler hakkında “Kullanmak İçin uyuşturucu Madde veya Uyarıcı Madde Satın Almak, Kabul Etmek, Bulundurmak ve Kullanmak, Uyuşturucu Madde Temin Etme (Başkasına Verme, Sağlama) Kullanımını Temin Etmek, Nitelikli Cinsel Saldırı, Kişiyi Hürriyetinden Yoksun Kılma, Tehdit, Şantaj” suçlaması ile yürütülen soruşturmada savcının eksik inceleme yaptığı, delilleri kararttığı ve müştekinin yasal haklarının gasp edildiğini söyleyen mağdure bayan S.T.’nin Avukatı Murat Sultansu, Söke Sulh Ceza Hakimliği’nin Didim Savcılığı’nın takipsizlik kararının 03. 05. 2021 tarihli kararı ile kaldırdığını ancak o tarihten bugüne kadar hiçbir işlem yapılmadığı gibi “Kovuşturmaya yer olmadığına dair” kararın da taraflı olarak verdiğini ifade etmişti.

Avukat Murat Sultansu, dosyanın yeniden incelenmek ve eksiklerin giderilmesi için Didim Cumhuriyet Başsavcılığı’na gönderildiğini, ancak soruşturma savcısının tarafsızlığını yitirdiği belirterek, “Dosya soruşturmayı yürüten Cumhuriyet Savcısından alınarak; kaldırma kararındaki eksikliklerin tamamlanabilmesi bakımından usul ve yasayı bilen, yeterli hukuki bilgiye sahip, tecrübeli, tarafsız, yeminine sadık, adalete saygılı Cumhuriyet Savcılarına tevdi edilerek soruşturmanın adil ve hakkaniyete uygun yürütülmesi ve sonuçlandırılmasının sağlanarak şüpheliler hakkında gerekli kovuşturma yapılmalıdır” demişti.

Avukat Sultansu, tecavüz soruşturmasını yürüten savcının takipsizlik kararı ile şüphelileri koruyup kolladığını kaydederek hem savcının değiştirilmesini talep etmiş, hem de eksik ve yanlış inceleme yapan Savcıyı HSK’ya şikâyet etmişti.

Avukat Sultansu HSK’ya yaptığı şikayetinde özetle şunları kaydetmişti:

KARAR KASITLI OLARAK TARAFIMA TEBLİĞ EDİLMEMİŞTİR..

“Didim Cumhuriyet  Başsavcılığı’nın  2020/ 5438 Soruşturma ve  2021/ 873 Karar numaralı, 03.03.2021 tarihli Kovuşturmaya Yer Olmadığına Dair Karara karşı İtirazlarımızın kabulü neticesinde Söke Sulh Ceza Hakimliği’nin 2021/1760 D.İş sayılı 03.05.2021 tarihli kararı ile kaldırılmıştır. Karar 03.05.2021 tarihinde mezkur Hakimlik tarafından verilmiş olmasına rağmen ve kararda, kararın itiraz eden vekiline tebliğ edilmesi hususu açıkça yazılmış olmasına da aldırış edilmeden kasıtlı olarak tarafıma tebliğ edilmemiştir. 15. 03. 2021 tarihinde yaptığım itirazın aylar geçmesine rağmen sonuçlanmaması nedeniyle Söke Sulh Ceza Hakimliği’nin Yazı İşleri Müdürlüğü’ne 10. 06. 2021 bizzat müracaatım neticesinde kararın kırk gün önce çıkmış olduğunu öğrenmiş oldum. Söke Sulh Ceza Hakimliği’nin Kalemi kararı tarafıma ısrarlı taleplerime rağmen vermedi ve Söke Adalet Komisyonu Başkanlığına yaptığım başvuru neticesinde ancak kararın Didim Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından tebliğ edileceği ifade edildi ve akabinde yaptığım yine büyük mücadele neticesinde zar zor tarafıma tebliğ edilmiştir.”

“SAVCI TARAFSIZLIĞINI YİTİRMİŞTİR..”

“Soruşturmayı yürüten Cumhuriyet Savcısı tarafsızlığını tamamen yitirmiştir. Cumhuriyet Savcılığı görevini ve yetkilerini hukuka aykırı olarak kullanmakta, adeta şüpheli Belediye Başkanı ve suç ortaklarının müdafiliğini yapmaktadır. Sulh Ceza Hakimliği kararını, kararın verildiği tarihten itibaren yaklaşık 40 gün sonra zorlamalarla tebliğ etmişlerdir. Eğer dosyayı takip etmemiş olsaydık aylarca tebligat yapılmayacak ve soruşturmanın başından itibaren dikkatleri çekmek istediğimiz soruşturmanın sümen altı yapılıp sürüncemede bırakılması eylemleri devam edecekti. Soruşturma dosyasının halının altına süpürme amacı eğer aynı savcılarla devam edilirse hiç şüphe yok ki devam edecektir.

Bir diğer husus ise Söke Sulh Ceza Hakimliği’nin kararında belirttiği eksikliklerin, soruşturmada yapılması gereken iş ve işlemlerin, soruşturmayı yürüten şu anki savcının bilgi ve tecrübesi ile yapabileceği işlemler değildir. Kendisi teşhis işlemini bile usul ve yasaya aykırı olarak yapmış ve nitekim takipsizlik kararında da teşhis işleminden tek bir kelime edememiştir. Bununla birlikte yer gösterme işleminde de bizzat bulunmadığı gibi, kolluk tarafından hazırlanan ve uygulanan yer gösterme işlemini dahi saçmalama derecesinde hukuktan uzak yorumlamıştır.”

“SİYASİLER DOSYAYA ETKİ ETMİŞTİR..”

Avukat Sultansu, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun 15. 06. 2021 tarihli ‘ADALET’ başlıklı Genel Kurul konuşmasında Hakim ve Savcıların sarayın emrinde olduğunu büyük bir cüretkarlıkla dile getirirken kendilerine ait dosyayı örnek göstermek suretiyle tüm adalet mensuplarına hakaret ettiğini kayderek; “Sayın Kılıçdaroğlu, konuşmasında tecavüz dosyasının iftiradan ve kumpastan ibaret olduğunu ve Belediye Başkanı hakkında hiçbir şey olmadığını, adeta aklandığını Türk Milleti’nin gözlerine baka baka söylemekten geri durmamıştır. Sadece Genel Başkanları değil aynı zamanda CHP İstanbul Milletvekili Akif Hamzaçebi’de 15. 06. 2021 tarihinde attığı twitlerde ‘Belediye Başkanının ‘bir kadına tecavüz etti’ iftirasını attılar. Bunun kumpas olduğu ortaya çıktı’ şeklinde ifadelerle adil yargılanmayı etkilemeye teşebbüs suçunu işleyerek ve dosya hakkında rahatlıkla ve gerçekleri saptırarak konuşabilmektedir. Ancak görülmektedir ki, soruşturmanın başından itibaren siyasi etkilerin olduğu ve başta Başsavcı olmak üzere soruşturmayı yürüten Cumhuriyet Savcısı’nın da önce dosyayı sürüncemede bıraktığı, medyanın baskısına dayanamayıp hukukla ilgisi olmayan takipsizlik kararı vererek dosyayı kapatmaya çalıştıkları açık ve net bir şekilde görülmüştür. Siyasiler dosyaya etki etmiştir. Konuşmaları ve attıkları twitler bu durumu göstermektedir. Daha da vahimi şudur ki, kovuşturmaya yer olmadığına dair kararın kaldırılmasından aylar geçmesine rağmen dosyada tek bir işlem yapılmamıştır” demişti.

SORUŞTURMA SAVCISINI HSK’YA ŞİKAYET..

Avukat Sultansu, soruşturmayı yürüten Cumhuriyet Savcısı’nın  hukuk bilgisi ve seviyesinden yoksun olduğunu belirterek, HSK’ya yaptığı itirazında şunları söylemişti:

“Savcı S.B. soruşturma hakkında kararın kaldırılmasına müteakip yapılan iş ve işlemlerin neler olduğu, herhangi bir iş ve işlem yapılmışsa bilgi verilmesi talebime karşılık, ‘Soruşturma işlemlerinin usul ve yasaya uygun olarak yürütülmektedir’ şeklinde absürt ve gayri ciddi bir yanıt vererek zaten olmayan soruşturmayı yürütebilme kabiliyetinin daha da ötesinde niyetinin de iyi olmadığı anlaşılmaktadır. Sayın Hakimler Savcılar Kurulu, soruşturmayı yürütebilecek ciddiyette ve kabiliyette Cumhuriyet Savcılarına ihtiyaç vardır. Belediyeye namusuyla çalışmak amacıyla gelen bir kadına uyuşturucu kullanarak topluca tecavüz eden bir Belediye Başkanı halen görevine devam edebilmekte, Türk Toplumunun asla kabul etmeyeceği kendi seks görüntülerinin videoya çekilmesini sağlayan, üstelik bunu evinde yaptığını ifade eden, dolayısıyla gayri ahlâki hayat süren Belediye Başkanı en basit bir seviyeden olmak üzere toplumun çekirdeğini oluşturan ailelerin nikâhlarını kıymaktadır. Varın gerisini sizler düşünün!.. Kendisine isnat edilen suç ve olayların vahametinden ve karşılığından kurtulmak amacıyla sanal bir düşman oluşturan, adına da ‘rant çetesi’ adını uyduran Ahmet Deniz Atabay, ifadeleriyle soruşturmayı yürüten Cumhuriyet Savcısını büyük bir hataya ve çıkmaza sürüklemiştir. Cumhuriyet Savcısı bu oyuna kanmış, kandırılmıştır. Zira kamu gücünü kullanarak şahıslara zarar veren, hayatları karartan, toplumsal ortak değerleri hiçe sayan Belediye Başkanı, aynı kamu gücünü kullanarak yargılama makamlarının algılarını yönlendirmiş ve yanlış, hukuktan uzak karar almalarına neden olmuştur. Öyle ki, avukat olarak şahsımı hedef almış, sanal olarak oluşturduğu ve adına ‘rant çetesi’ dediği safsataya büyük bir cüretkarlıkla adımı karıştırmış, şahsımdan şikâyetçi olmuştur.”

TEŞHİS İŞLEMİ FOTOĞRAFTAN YAPTIRILDI..

Soruşturma savcısının, şüphelilerin beyanları ve müdafilerinin dosyaya sunduğu tek taraflı rapora göre sosyal medyada dolaşan video görüntülerindeki kişinin kendisi olmadığını savcılığın tam kabul ettiğini ve gerekli araştırmayı yapmadığını ifade eden Avukat Murat Sultansu, “Cumhuriyet Savcısı şüphelinin araştırmalarına bağlı ve muhtaç kalacak kadar aciz midir?” sorusunu sorarak hukukun ayaklar altına alındığına vurgu yapmıştı.

Müştekiye İlçe Emniyet Müdürlüğü’nde şüphelilerin fiziksel görüntü üzerinden yapılması gereken teşhis işleminin fotoğraf üzerinden yaptırıldığını, fiziksel görüntüler üzerinden teşhis yapılması yönündeki taleplerinin de reddedildiğini kaydeden Avukat Murat Sultansu, “Teşhis işlemi bizzat soruşturmayı yürüten Cumhuriyet Savcısının katılım ve gözetiminde, İlçe Emniyet Müdürlüğünde, müştekinin teşhis yapmasını engellemek amacıyla, şüphelilerin on yıllar önce çekilmiş polnet kayıtlarındaki vesikalık fotoğrafları üzerinden kasıtlı olarak yapılmıştır. Soruşturmayı yürüten Cumhuriyet Savcısı bu hassas durumu açıkça göz ardı etmek suretiyle Polis Vazife ve Selahiyetleri Kanunu’nun Ek 6. maddesinin 9. fıkrasına, usul ve yasaya aykırı fevkalade aykırı bir şekilde Belediye Başkanı ve diğer şüphelilerin lehine olacak şekilde teşhis işlemini yapmıştır. Bu yaşanan usulsüzlüklerin ötesinde Takipsizlik Kararında teşhis tutanağına tek kelime yer verilmemiştir” demişti.

Soruşturmayı Yürüten Cumhuriyet Savcısı’nın gerçekleştirdiği güveni yok eden usul ve yasaya aykırı işlemlerinden bir diğerinin de “Yer Gösterme” işlemleri olduğunu ifade eden Avukat Murat Sultansu, yer gösterme işlemine savcının katılmadığını belirterek, “Cumhuriyet Savcısının yer gösterme işlemi usul ve yasaya aykırıdır, yanlıştır. Savcının, Yer Gösterme işleminde hazır bulunmaması ve bu işi adli kolluğa bırakmış olması, önyargılı olduğunun göstergesi olmakla, siyasetin bu soruşturma dosyasına ne kadar müdahil olduğunun da açık ve net bir göstergesidir” diye açıklama yapmıştı.

Savcının soruşturmasında şüphelilerin uyuşturucu madde kullandıkları ve başkalarının kullanmasını temin ettikleri ve üstelik bunu hile ve zor kullanarak yaptıkları yönündeki iddialar karşısında duyarsız kaldığına da dikkat çeken Avukat Sultansu, şüphelilerin kan ve saç testi neden yapılmamıştır? Bu konudaki taleplerimiz neden karşılanmamıştır?” sorusunu sormuştu.

4 YIL NEREDEYDİN SORUSU..

Avukat Murat Sultansu başta soruşturmayı yürüten Cumhuriyet Savcısı olmak üzere herkesin sorduğu “Dört Yıl Neredeydin, Neden Bu Kadar Zaman Bekledin” sorusuna cevap verirken “yargılama makamları bu konuda sınıfta kalmıştır” demiş ve Neden 4 yıl beklenildiğini şöyle açıklamıştı?

“Müvekkilem bu sorunun cevabını, tecavüze şantaj ve tehditle uğrayan bir mağdur olarak ifadesinde açık ve net bir şekilde vermiştir. Ancak bu ifadenin içinden cevabı alacak kişi ve kurum maalesef kalmamıştır. Zira müevekkilem tecavüze uğradıktan sonra psikolojik tedavi gördüğünü açıkça ifade etmiştir. Teşhis işlemini yutup yok eden, çiftlik evi Ali’nin değil, Taner’in gibi absürt ve ütopik gerekçelerle yer gösterme işlemini yanlışa alan Cumhuriyet Savcısının aklına müştekinin ifadesini dikkate almak neden gelmemiştir? Çünkü suçu ve suçluyu bulma gibi bir derdi yoktur da ondan! Maalesef Savcı “Dört Yıl beklemişse tecavüze uğramamıştır” önermesinden çıkarak, tecavüze uğrayan bir kadın dört yıl neden susar araştırmasını yapamamıştır. Karara imza atan savcı soruşturmayı yürütecek bilgi ve tecrübeye sahip değildir. Değiştirilmesi elzemdir. İvedilikle dosyadan el çektirilmesi gerekmektedir.”

Önceki ve Sonraki Haberler

HABERE YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.