
Barış Aykul günler öncesinde "Ne Viski Ne İSKİ" dedi ve operasyonu işaret etti!
Kendisi ve yakın çevresi hakkında yürütülen KCK ve ihale soruşturmalarından uzun süredir haberdardı. Esenyurt operasyonuyla işin ciddiye bindiğini anladı, diploma olayı işin tuzu biberi oldu.
Türkiye'nin gündemine oturan İstanbul Büyükşehir Belediyesi ve iştiraklerine düzenlenen operasyonla ilgili olarak İstanbul'da yaşayan bir İzmirlinin, Antropolog Barış AYKUL’un değerlendirmelerini almak üzere kendisinin İstanbul Şile'deki evindeyiz.
TH- Sayın Aykul operasyondan sadece iki gün önce Facebook'ta yaptığınız "NE İSKİ NE VİSKİ" başlıklı paylaşımla Belediyecilik tarihinin en büyük operasyonunun kapıda olduğunu net olarak ifade ettiniz. Bu konuda bu kadar net nasıl konuşabildiniz?
(NE İSKİ NE VİSKİ PAYLAŞIMI)
BA- Bir operasyonu öngörebilmeniz için onun ayak seslerini duymanız gerekir. CHP Kurultayındaki skandal, Kemal Beyin devrilmesi sonrasında Ali Mahir BAŞARIR’ın abartılı sevinci, Esenyurt ve Beşiktaş Belediyelerine yapılan operasyonlar, Ekrem Beyin daha ortada seçim yokken kendisini CHP Adayı seçtirtmek için çırpınması, mitinglere başlaması hep birer ayak sesiydi.
TH- CHP Kurultaydaki skandalla başlayalım. Neler oldu o kurultayda?
BA- CHP’de geçmişte önemli görevlerde bulunduğu anlaşılan Erkan ÇAKIR adlı bir partilinin Ekrem Bey için delege ayarlaması ve bunu haber alan bir milletvekilince dövülmesi sonrasında Ekrem Bey tarafından teselli edildiği görüntüleri hepiniz izlediniz. Özgür KARABAT ve Ali Mahir BAŞARIR’la olan fotoğraflarından Erkan ÇAKIR’ın bu işlerin göbeğinde olduğu da net biçimde anlaşılıyor. Her şey kurultay bittikten sonra Erkan ÇAKIR’a sırt çevrilmesiyle başlıyor. X'deki bazı hesaplarda kurultayın olduğu Pazar günü İstanbul Laleli'deki hangi döviz bürolarının açıldığı ve parasal işlemler yapıldığı araç plakalarına kadar duyuruluyor. Gene aynı şekilde kimin hangi otelde kiminle buluştuğuna kadar net bilgilerde veriliyor. Bu şartlar altında Kurultayın temiz bir Kurultay olduğuna da insanın inanası gelmiyor maalesef. Ve ne yapıyoruz, sosyal medyada cevap bekleyen sorularla beraber bu Kurultayın iptal edileceğini 17 Şubatta ilan ediyoruz.
(KURULTAY İPTAL PAYLAŞIMI)
TH- Peki Ekrem Beyin kendisini aday ilan ettirmesinin temelinde yatan neydi?
BA- Ekrem Beyin en büyük endişesi diplomasındaki sahteciliğin ortaya çıkmasıydı. Kendisi benim hemen hemen akranım olur ve bende ÖSYM sınavına girip Kıbrıs'ta değil İstanbul Üniversitesini kazanmış birisi olarak dönemi gayet iyi bilir ve hatırlarım. Kendisinin girdiği okul parayı bastıranın girdiği bir okuldur ve ÖSYM kitapçığında adı dahi bulunmamaktadır. Böyle bir okuldan, Türkiye'nin %1’lik dilimine girmiş en zeki çocuklarının girebilmeye hak kazandığı bir okula geçmenin ne hukuki, ne vicdani ne de haklı bir gerekçesi olamaz. Gelinen nokta içler acısı, sırf partizanlık uğruna bu işi makul görmeye çalışanlar, hukuki kılıfa uydurmaya çalışanlar, konunun detaylı incelemesiyle aynı geçişten yararlanmış hatta Profesör olup bugüne kadar öğrenci yetiştirmiş Hocalar… Maalesef yapılmış hatalı işlemin sorumlusu da devletimizin ilgili kurumları. Böyle bir hadise gelişmiş bir ülkede yaşanamaz. Ama neticede sonuç değişmez yoklukla malul her türlü işlem iptal edilir/edilmelidir. Yoksa sahteciliği özendirir ve teşvik etmiş olursunuz. Devlet bunu yapamaz, alette olamaz. Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Merhum Vural SAVAŞ’ın beyanı da bu yöndedir.
TH- Yani diplomanın iptal edileceğini anladığı için mi adaylıkta aceleci davrandı?
BA- Kendisi ve yakın çevresi hakkında yürütülen KCK ve ihale soruşturmalarından uzun süredir haberdardı. Esenyurt operasyonuyla işin ciddiye bindiğini anladı, diploma olayı işin tuzu biberi oldu. Beşiktaş operasyonu ayrı bir muamma, biliyorsunuz Beşiktaş akçeli işlerin döndüğü en merkezi belediyemiz. Geçmişte görevden alınan bir Murat Hazinedar örneği de belleklerde… Burada Rıza AKPOLAT’a bizzat Ekrem Bey ve ekibince hazırlanmış bir kumpas olduğu yönünde ortaya atılan akıl almaz bir iddia var. Nitekim Özgür KARABAT hemen gözaltındaki AKPOLAT’ı ziyaret ettiğine dair bir paylaşım da bulundu. Bugün AKPOLAT’ın itirafçı olduğu iddia ediliyor. Eğer böyle ise aceleci davranmasının en önemli nedeni budur. Zira CHP gibi açık ve şeffaf görünen oysa gerçekte basın mensuplarının bile bilgi edinme taleplerinin karşılanmadığı veya karşılanmamakta direnildiği kapalı bir yapıda itirafçı olmadan ciddi bir soruşturma yürütülmesi pek mümkün değildir. Nitekim Kurultayda Ekrem Bey için 80-90 delege bağladığı konuşulan AKPOLAT olmasa dahi parti içinden itirafçı olduğu son derece açık… Özetle süren bu soruşturmalar karşısında kendisini koruma zırhına büründürmek için önseçimin tezgahlandığını düşüncesindeyim ve bunu da operasyon öncesinde paylaştım.
(ÖNSEÇİM AÇIKLAMASI)
Zaten CHP’li Sezgin TANRIKULU’da canlı yayındaki konuşmasıyla beni teyit etmiştir.
(SEZGİN TANRIKULU AÇIKLAMASI)
https://x.com/MediaMuhtari/status/1902399222822900209?sfnsn=scwspwa
TH- İhale soruşturmalarının seyri nasıl devam eder?
BA- İhalecilerden Emrah BAĞDATLI’nın yurtdışına kaçması ve Ekrem Beyin kara kutusu olduğu söylenen İBB İştirakler Başkanı Ertan YILDIZ’ın halen firarda olması işin iddia edildiği gibi siyasi operasyon tabiriyle itibarsızlaştırılamayacak kadar büyük olduğunu gösteriyor. Ben 2-3 gün içinde Ekrem İMAMOĞLU’nun tutuklanacağını ve tutuklu yargılanacağını düşünüyorum.
TH- Böyle bir olay Türk demokrasisine zarar vermez mi?
Elbette verir. Ama daha önce gerçekleşen parlamenter sistemden Başkanlık sistemine geçiş kadar vermez. Başkanlık sisteminin ve tek adam rejiminin hakim olduğu bir ülkede demokrasiden söz edilebilir mi? Sosyal medyada kelli felli adamlar Ekrem Bey aleyhindeki yorumları, 128 milyar dolar nerede? Gemiler nerede? gibi karşı saldırıyla karşılıyorlar. Peki ben sorayım AKP kendi yandaşlarının ve kendi usulsüzlüklerinin üzerine gitmiyor diye CHP kanadındakilerin usulsüzlüklerinin üzerine de gidilmesin mi? Biri iktidarda diğeri muhalefette kardeş kardeş yesinler mi bu milleti? Arzu edilen bu mudur? Hırsıza hırsız demek insan olan herkesin görevidir. Kendi hırsızına dokunmuyorsun, benimkine de dokunma gibi bir yaklaşımın hiçbir temeli yoktur. Türkiye öyle kutuplaştırıldı ki AKP’yi eleştiren CHP'li olmakla, CHP’yi eleştiren AKP’li olmakla suçlanıyor. Bu ülkede herkes AKP’den memnun olsa zaten muhalefete ne gerek var? Bu takdirde kim Muhalefet arayışına girer? Ortada bir memnuniyetsizlik varki muhalefete teveccüh gösteriliyor. Ama Muhalefette iktidarın uygulamalarını taklit ederse o zaman muhalefetliği sorgulanmaz mı? Tabiiki sorgulanır… Neticede halk muhalefete şaibesiz belediyeler için oy vermiştir. Hal böyleyken Beykoz örneğinde olduğu gibi belediyeye alındığı iddia edilen sebze meyvelerin tankerle taşındığının ortaya çıkması halkı sükutu hayale sürüklemiştir. Kararsızların yüzde 40’a dayanması bunun delili değil mi? Dikkat edin, yandaş kanal olarak nitelendirilen kanallarda AKP'li belediyelerle ilgili tek olumsuz haber yer almıyor, aynı şekilde Halk tv, Tele1, KRT vb. de de bir tek CHP'li belediye aleyhinde yayın göremiyorsunuz. Ya her iki tarafta da usulsüzlük, yağma-soygun varsa? Bunu nasıl anlayacak vatandaşımız? Bu nedenle yapılması gereken sakin bir şekilde soruşturmanın tamamlanmasını beklemek… Oysa bakıyoruz daha iddianameyi görmeden bir kısım vatandaşımız sokağa çağrılmış bile…Sokağa çağıranlarda kapıları kilitleyip kitleyi dışarda yüzüstü bırakıyorlar, iyi mi?
VİDEO
https://x.com/Abese_irca/status/1902859567437906140?t=XnnXzuI_AnyrUEApXp-pFw&s=08
Sonuç olarak Kent lokantası müdavimi üniversite öğrencilerimizden bir teki bile zarar görürse, Petrus şarap içen bir avuç azınlık için heba olursa bunun sorumlusu kitleyi sokağa çağıranlar olacaktır. Bunu herkes bilsin.
Netice itibarıyla ben inanıyorum ki bu operasyonlar sonucunda yüz yıllık çınar olan CHP küllerinden tekrar doğacak ve halkın gerçek umudu vasfını tekrar kazanacaktır. Türk Milleti için hayırlısı olsun.
HABERE YORUM KAT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.